Köse, dünyada su kaynakları artmadığı gibi küresel ısınma, iklim değişikliği, düzensiz kentleşme, çevre kirliliği ve benzeri nedenlerle temiz suya ulaşmanın daha da güçleştiğini anlattı.
Ahmet Köse, Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) tarafından 2010 yılında yayınlanan Yaşayan Gezegen Raporuna göre, 20'nci yüzyılda dünya nüfusu 3 kat artarken, su kullanımının 6 kat arttığını belirtti.
Meteoroloji Genel Müdürlüğünün hazırladığı kuraklık analiz verilerine göre de Türkiye'nin batı ve iç kesimlerinin olağanüstü ve çok şiddetli kurak geçtiğine işaret eden Ahmet Köse, kuraklığın nedeninin "omega blokajı" olduğunu söyledi.
Yağışların, "omega blokajı" nedeniyle yaşanan yüksek basınçtan etkilendiğini anlatan Köse, "Omega blokajı nedeniyle aralık ve ocak aylarının ilk 10 günü içindeki yağış azlığına bağlı, kuraklık süresi ve şiddeti daha da artmış durumda." dedi.
Ahmet Köse, yağışların yurdun batısında başladığını belirterek, şöyle konuştu:
"Geriye kalan kesimlerde normale dönse bile, su yılı başlangıcı olan ekimden bu yana en fazla yağış aldığımız ekim, kasım, aralık ve ocak ayının ilk yarısını içine alan 100 günlük bölümü olağanüstü kurak geçirdik. Yağışlar normale dönse bile, susayan toprak önce kendi ihtiyacını depolayıp, yeraltını bir miktar besledikten sonra akarsularımız, göllerimiz ve barajlarımızın seviyesi artmaya başlayacaktır. Bu gerçekleşse bile tamamen dolması pek mümkün gözükmüyor. Bu nedenle çok geç kalsak da acilen ülkemiz genelinde su tasarruf tedbirlerine geçilmesi gerekiyor."
Öneriler
Su tüketiminin azaltılması için bireysel önlemler de alınması gerektiğini vurgulayan Ahmet Köse, "Nerede ne kadar su tükettiğimizi bilmiyoruz. Günlük 3-5 litre arası içmemiz gereken suyun en az 10 katını farklı amaçlarla tüketiyoruz." dedi.
Köse, 1 dilim ekmeğin yaklaşık 2 damacana sudan meydana geldiğini, bunun farkına vararak, bireysel tedbirlerin alınması gerektiğini belirterek, "Örneğin duşu kısa tutalım, gereksiz yere sifona basmayalım, bulaşık ve çamaşırları makinede yıkayabiliriz. Bisiklete binmek, yakın mesafeleri yürümek, şahsi araç yerine toplu taşıma araçlarını kullanmak önemli." diye konuştu.
Tasarrufun, yaşamın tüm alanlarında uygulanması gerektiğine vurgu yapan Köse, tüketim çılgınlığından vazgeçilmesi gerektiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
"Biz tükettikçe firmalar üretiyor, ürettikçe atmosfere sera gazı salınmaya devam ediyor. Bunun dışında ilkbaharda ekim yapacak çiftçilerimiz, ürün seçimini daha az su isteyen ürünlerden yana kullanmalı. Bu konuda Tarım ve Orman Bakanlığımız çiftçilere önerilerde bulunmalı ve onları yönlendirmeli. Belediyelerimiz park bahçe sulamalarını gri su dediğimiz kullanılmış sulardan karşılamalı, keza sanayicilerimiz de. Ayrıca düşen her damla yağışın kıymetini bilerek sarnıç ve depolama yöntemleri ile sularımızı israf etmemeliyiz."
"Omega blokajı" nedir?
Ahmet Köse, iki alçak basınç merkezinin orta kısmına sıkışmış yüksek basıncın uzun süreli etkili olduğu sisteme denilen "Omega blokajı"nın, Yunanca "Omega" harfine benzediği için bu isimle anıldığını belirtti.
Köse, "Omega blokajında, uzun süre güneyden gelen sıcaklar nedeniyle sıcaklıklar mevsim normallerinin üzerinde seyrederken, sabahları sis, pus nedeniyle hava kirliliği, yağış azlığı nedeniyle de kuraklık yaşanır." diye konuştu.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.