Kimlik tespiti ve iddianamenin okunmasının ardından savunma yapan sanıklardan Özçelik, müşteki Büşra Akdoğan'ın SGK'yi dolandırdığını öne sürdü. Özçelik, "Başkası adına reçete edilip eczane deposundan alınan ilaçlar, yüzde 7 oranında kar konularak yurt dışına satılırdı. İlaçlar İran'a giderdi. Satıştan elde edilen para benim hesabıma yatar, o parayı çekip onlara verirdim. Akdoğan, her perşembe psikoloğa gider psikiyatrik ilaç kullanırdı. Belki de kullandığı ilaçlardan dolayı bu kaza oldu. Başka bir çalışana ilaç vermedim. Kendisinin içmediğini nasıl bilebilirim?" diye konuştu.
Diğer sanık Bozdoğan da kimseye ilaç vermediğini, herhangi birine ilaç verildiğini de görmediğini iddia etti.
Suç tarihinde stajyer eczacı olduğunu belirten Bozdoğan, savunmasını şöyle sürdürdü:
"Yurt dışı ilaç mevzularını bilmiyorum. 4-5 kalem ilaçla liste yapardık. Kimin adına yazılacağı da vardı. Listede olan kim varsa onun adına reçete yazardık. İlaçlar gelince barkodları okuturduk. SGK'de görünsün diye sonra bunları depoya kaldırırdık. Satabildiklerimizi satar, satamadıklarımızı ise müştekinin babası yakmamızı söylerdi. Bu liste Pursaklar Devlet Hastanesi'ne de giderdi. Usulsüz reçetede benim bir çıkarım yok. Orada çalıştığım için mecburen yaptım. İşverene bunu yapmak istemediğimi söyledim, ancak o 'Bir şey olmaz' dedi."
"Sürekli uykum geliyordu"
Beyanı alınan eczacı Büşra Akdoğan da sanıklardan çocuğunu öldürdükleri ve kendisini dolandırdıkları için şikayetçi olduğunu belirtti.
Sanık Özçelik'i işe aldıktan sonra hayatının değiştiğini ifade eden Akdoğan, sanıkların kendisine ilaç verdiğini, ne zaman eczaneye girse uykusunun geldiğini söyledi.
Tedavi için doktorlara başvurduğunu anlatan Akdoğan, "Doktorlar gizli şekerden şüphelenerek bana ilaç yazdılar fakat bir işe yaramadı. Sürekli uykum geliyordu. Birçok kez farklı branşlardan doktora gittim. Bir şey bulunamadı." ifadesini kullandı.
Tanık D.A. da sanıklar işten ayrıldıktan sonra Akdoğan'ın iyileştiğini, el titremesi, baygınlık ve uyku gibi problemlerinin kalmadığını ifade etti.
Cumhuriyet savcısı ise sanıkların, "birden fazla kişi tarafından birlikte yağma", "olası kastla çocuğu öldürme" ve "serbest meslek sahibi kişilerin dolandırıcılığı" suçlarından cezalandırılmasını talep etti.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıklardan Bozdoğan'ın tahliyesine, Özçelik'in ise mevcut halinin devamına karar vererek duruşmayı 17 Mayıs'a bıraktı.
İddianameden
Ankara'da yaptığı trafik kazasında oğlu A.N.Y’i (4) kaybeden eczacı Büşra Akdoğan, yanında çalışan kalfa Süleyman Özçelik ve yardımcısı Muaz İslam Bozdoğan'ın yiyecek ve içeceklerine ilaç kattıklarını ve bu nedenle trafik kazası geçirdiğini iddia ederek şikayetçi oldu.
Şikayet üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma çerçevesinde Özçelik ve Bozdoğan hakkında hazırlanan iddianamede, sanıkların usulsüz ilaç alım satımı yapıp SGK'yi zarara uğratarak "nitelikli dolandırıcılık" yaptıkları ve eczacı Akdoğan'a gizlice ilaç vererek kendileri üzerindeki denetim imkanını ortadan kaldırdıkları belirtiliyor.
İddianamede, Özçelik ve Bozdoğan'ın ayrıca Akdoğan'ın yiyecek ve içeceklerine kattıkları ilaç nedeniyle kaza yapmasına ve çocuğunun hayatını kaybetmesine sebebiyet verdikleri için "olası kasıtla çocuğu öldürmek" suçundan cezalandırılması talep ediliyor.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.