Yangın bölgesindeki çalışmaları yerinde takip eden Soylu, gazetecilere, yangın başladığı andan itibaren orman teşkilatının helikopterlerle çok kısa bir sürede alevlere müdahale ettiğini söyleyerek, "Bu kısa sürede yapılan müdahale, yangının daha geniş alanlara yayılmasını engelledi" dedi.
"En büyük riskimiz öğlenin hemen akabinde çıkabilecek rüzgar"
Yangının başından itibaren akredite sivil toplum kuruluşlarıyla çalıştıklarını, yangın alanlarına sivil halkın girmesini engellediklerini, ekiplerin birbirleriyle koordinasyonunun çok profesyonelce olduğu bir çalışma yürüttüklerini dile getiren Soylu, şöyle konuştu:
"Hava ve kara koordinasyonu da burada çok iyi oldu. Dün gece itibarıyla özellikle Marmaris'e yangının atlama ihtimaline karşılık, aynı zamanda orada bir çöp toplama merkezi var, bunların hepsi bir tehlikeye işaret ediyordu. Akşam hava kararana kadar havadan, hava karardıktan sonra da sabaha kadar göz kırpmadan sektör sektör ayırıp o bölgenin tamamını söndürdüler. Burada orman teşkilatımızı tekrar tebrik etmek istiyorum, olağanüstü bir koordinasyon ortaya koydular. Şu anda Sayın Bakanımızın söylediği gibi, bir bölge var. Onunla ilgili hem havadan hem de karadan etrafı çevrildi. Dönem dönem başka yerlerde toparlanmalar var. Onları bir vesileyle söndürüyorlar. En büyük riskimiz öğlenin hemen akabinde çıkabilecek rüzgar. Rüzgarın oluşturacağı sonuçlarla ilgili tüm tedbirleri arkadaşlarımız almaya çalışıyor."
"Biz işimize bakıyoruz"
Bakan Soylu, yangın bölgesine gelip de hassasiyeti yaşamayıp "Sadece bir söz söyleyeyim de boş lakırdı olsun, ne olursa olsun" derdinde olanların bulunduğunu anlatarak, şöyle devam etti: "Afetle uğraşan bir kardeşiniz, bu milletin bir evladı olarak, belki de bizim zihnimizi en çok meşgul eden budur. Yalanla uğraşmamızdır. Bir şeyi bir daha ifade etmek istiyorum. Bir yalanmetre icat edilse, herhalde Türkiye'de afetle ilgili söylenen yalanlar üzerinden Türkiye'nin en büyük cirosunu yaparız. İkincisi, bir partinin genel başkan yardımcısı ki kendisi partisinin sözcüsüdür. Siyasetin kendi adına kuralları var. Marmaris'e gelip 'Burada helikopter, uçak yok.' demek bir yalandır. Bu doğru. Ama ikinci büyük yalan, yangının riskinin nerede olduğunu bilmeden, burada yangının 'Cumhurbaşkanlığının Okluk Koyu'ndaki yeri için bütün hava uçaklarını yapıyorlar.' demek, bir zihnimizle dalga geçmek, iki milletle dalga geçmek, üç bunca yapılan büyük bir mücadeleyi ki ortaya koyanların emeğine bir gram saygı göstermemektir. Böyle bir değerlendirme ortaya koymak, herhalde siyaset kurmaya çalışmak, TBMM çatısı altında bulunan bir milletvekiline ulu orta yalan söylemek yakışmıyor. Genel başkan yardımcılığı yapan bir kişiye hiç yakışmaz. Allah'tan korksun, kuldan utansın. Doğru bir iş değil.
Biraz önce gittim, sivil toplum kuruluşlarında sabaha kadar çalışan hanımefendiler 'Çalışıyoruz, gözümüze uyku girmedi ama bu kadar yalandan biz yoruluyoruz. Siz ne yapıyorsunuz?' diyorlar. Hukukun yalana karşı bir yaptırımı var. Ama yalanı dinimiz İslamiyet, çerçevelendirmiş, yalan ve gıybet konusunda, insan eti yemeye kadar bir derecelendirme koymuştur. Ayıptır, günahtır, yazıktır. Bu milletin yakasından bir düşün. Bittikten sonra gördüğün eksiklikler varsa, bunu kamuoyuyla paylaşırsın. Bir program ve projen varsa bunu kamuoyuyla paylaşırsın. Yapacağın bir şey varsa paylaşırsın. Onları Allah’a havale ediyoruz. Milletimizin vicdanına havale ediyoruz. Biz işimize bakıyoruz."
"Sorumluluk hepimizin sorumluluğu"
Gazetecilerin gözaltına alınan zanlıyla ilgili sorusuna yönelik Soylu, savcılığın şüpheliyi talep ettiği bilgisi geldiğini söyledi.
Ormanların sahibinin doğa olduğunu vurgulayan Soylu, şunları kaydetti: "Bu ormanlar, kimse kusura bakmasın, altına arabasını alıp, ormanın içerisine girip, bu ormanın içerisinde 'Ben de biraz piknik yapayım.' diyen kişilerin değildir. Hele eline içkisini alıp, kendisini kaybedip sonra da buranın yakılmasına vesile olan, sigarasını alıp, buranın yakılmasına vesile olan, kamp ateşi yakıp, o közle beraber buranın yakılmasına vesile olan kişilerin değildir. Sorumluluk hepimizin sorumluluğu."
Tarım ve Orman Bakanlığı'nın, belediyelerin piknik alanları bulunduğunu belirten Soylu, insanların dinlenmek, piknik yapmak, doğayla baş başa kalmak için bu yerleri tercih etmelerini istedi.
Ormanların piknik için yasaklı bölge olduğunu ifade eden Soylu, "Ona kızmış, buna kızmış ama sonucunda bir kişi ormana girmiş, ormanda yangını başlatmış, yangını başlattıktan sonra da binlerce insan buradayız, milyonlarca insan Türkiye'de bu meseleyi izliyor, birçok ülke 'Acaba yardım edebilir miyiz?' diye bize talepte bulunuyor. Yani mesele hem kamusal mesele hem de dünyanın ilgilendiği mesele haline gelmiş" diye konuştu.
"Bu sorumsuzluğun yüklü bir cezası olması lazım"
Bakan Soylu, özellikle sıcaklıkların yükseldiği dönemde kurallara riayet etmenin hem vatandaşlık görevi hem insani hem de doğaya karşı temel sorumluluk olduğunu vurguladı.
Şüphelinin de adliyeye sevk edildiğini anımsatan Soylu, "Mahkeme nasıl karar verir? Ama tekrar söylüyorum, bu işlerden canı yanan birisi, vatandaş olarak söylüyorum, özellikle orman konusundaki cezalar artırılmalıdır. İdam konusu Türkiye'de çok tartışılıyor. İdamın da kendine ait bir caydırıcılık süreci söz konusu. Evet ağza hoş gelmiyor yani çok sıcak gelmiyor. Ama bu kadar sorumsuzluğun da kendi adına yüklü bir cezası olması lazım" dedi.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.