"Davalının önce grup konuşmasında sonra da bağlantılı bir şekilde sosyal medya hesabında ileri sürdüğü mesnetsiz iddialar akıl, mantık ve izandan yoksun olduğu gibi, mesnetsiz iddialar üzerinden kurguladığı kaçma senaryosu da ancak kara mizaha konu olabilecek bir kurgudan ibarettir.
Davalının hayali kaçma senaryosuna dayanak kıldığı husus, Türkiye'de faaliyet yürüten kamuya yararlı bir kısım vakıfların, ABD'de faaliyet yürüten ve bu Vakıflarla ilişkili olan bir Vakfa aktardığı tutarlara ilişkindir. Davalı, bu hususu Sayın Cumhurbaşkanı'mızın yurt dışına kara para aktardığı şeklinde kamuoyuna lanse etmiştir.
Adı geçen vakıflar, Türk hukukuna göre faaliyet gösteren, Vakıflar Genel Müdürlüğünün denetimine tabi kamuya yararlı vakıflardır. Hukuki vasıfları itibarıyla özel hukuk tüzel kişisi olup, özel hukuk hükümlerine tabidirler ve kamu idaresinin hiyerarşisinde yer almamaktadırlar. Vakıflar yönetim organları vasıtasıyla idare edilmektedirler. Bu vakıfların amaçları doğrultusunda topladıkları bağışları, yaptıkları harcamaları ve mali tasarrufları Sayın Cumhurbaşkanı'mızın mali tasarrufları olarak göstermek açık bir saptırmadır ve asgari hukuk bilgisiyle de telifi kabil değildir."
- "Kişilik haklarına en büyük saldırı"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, ABD dahil olmak üzere yurt dışına aktardığı herhangi bir varlığının bulunmadığı kaydedilen dilekçede, "Ayrıca Vakıf malları hem ABD hukuku açısından hem de Türk hukuku açısından ancak Vakfın amaçları için kullanılabilmektedir." ifadesine yer verildi.
Kişisel amaçlar için kullanılamayan bu malların kaçış senaryosunun parçası olarak göstermenin aklı selim bir muhakemenin ürünü olarak değerlendirilemeyeceği belirtilen dilekçede, şunlar kaydedildi:
"Davalının, 'Cumhurbaşkanı'mızın kaçağına yönelik iddiası' da deli saçması bir iddiadan öte bir anlam taşımamaktadır. En son 15 Temmuz gecesinde FETÖ'cü teröristler tarafından ortaya atılan bu iddianın sahiplerinin bugün hangi ülkeye kaçtıkları dahi bilinmemektedir.
Davalının konuşmasının bütününe bakıldığında esas maksadı, demokratik seçimle iş başına gelen ve halen görevde bulunan Sayın Cumhurbaşkanı'mızın kaçacağı iddiası üzerinden kaos oluşturmak, kamu idaresinin işleyişini felce uğratmaktır.
Cumhurbaşkanı'mızın siyasi hayatı ve mücadelesi dikkate alındığında 'yurt dışına kara para aktardığı ve kaçacağı iddiası' onun kişilik haklarına yapılacak en büyük saldırıdır. Davalının söz konusu mesnetsiz iddiaları nedeniyle Sayın Cumhurbaşkanı'mızın kişilik hakları, onur şeref ve saygınlığı ağır bir şekilde ihlal edilmiştir."
Kılıçdaroğlu'nun, Erdoğan'ın kişilik haklarına saldırmayı alışkanlık haline getirdiği belirtilen dilekçede, "Davalının, dava konusu beyanları, ifade özgürlüğünün sınırlarını aşan, kamusal tartışmalara katkı sunma kapasitesi olmayan, Sayın Cumhurbaşkanı'mızın itibarına zarar veren, siyasi eleştiriden çok kişisel saldırı niteliğinde açıklamalardır." ifadeleri kullanıldı.
Dava dilekçesinde, söz konusu açıklamaları nedeniyle her bir konuşması için 500 bin lira olmak üzere toplam 1 milyon liralık manevi tazminatın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan tahsil edilmesi ve kararının yüksek tirajlı bir gazetede yayınlanması talep edildi.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.