Son Dakika Haberler
2 Nisan Perşemde 2015 MALAGA(Maleka)
İspanya ve Endülüs tarihi ile güncel bilgilerden sonra seyahat notlarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.
100 kişilik grup ikiye ayrılmıştı. Konya grubu olan bizler ile İyider isimli dernek mensupları bir otobüsü dolmuştuk.Otobüsteki tanışmamızda Konyalı olarak bizden başka İstanbul dan katılan Nevzat Sak eşi ve kızı ile Ankara dan katılan bir bayan hemşerimizinde olduğunu öğrendik. Böylece otobüsün yarısı Konyalı olmuştu.
Halil Yıldırım bizde Mehmet Sılay diğer otobüste yola çıktık.Güneşli bir Nisan günü Malagayı gezmeye başladık.Rehberimiz İnanç bey isimli Anakaralı bir genç arkadaş.6 yıldır İspanyada mış.Arkeoloji doktorası yapıyormuş.İlk izlenimiz ile ayrılıken ki kanaatlerimiz hep aynı oldu. Bilgili konusuna hakim, bizim kültürümüzü taşıyan, nazik, hitabeti, anlatımı güzel bir arkadaş.
Malaga(Maleka)tuz demekmiş. Fenikeliler tarafından kurulmuş.turistik bir şehir.merkez 600.000 banliyölerle 1 milyon civarında bir nüfusa sahipken yazın bu nüfus 4-5 milyona kadar çıkabilmekteymiş.Bizim Antalya gibi.Otobüsümüzle şehir merkezine girmek istedik.ama mümkün olmadı.
Çünkü Nisanın ilk haftası burda Semana Santa ... denen bir paskalya törenleri varmış.ana caddeler trafiğe kapalı.Dükkanların çoğu kapalı.Caddelere tribünler kurulmuş,gösteri yapanları izlemek için.Bu sebeble şehri tepeden görecek kaleye çevre yollardan ulaştık.Şehri panaromik olarak gördük.Daha sonra merkezi yürüyerek dolaştık.Picasso müzesine giremedik.önünden geçtik.Roma antik tiyatrosu, Malaga kalesi gördüğümüz noktalar.serbet zamanda ise deniz kenarında bir kafede kahve içtik.Şehir merkezinde tekrar dolaştık.Bir faslıya ait tabelasında helal yazan bir kafede türk çayı istedik.demlikte bizim çayın açık renklisi ve kokusu biraz farklı türünden çaylarımızı içtik.Akşama yaklaşmıştık.Otobüsümüzle buluştuktan sonra kalacağımız otelin bulunduğu tahminen 20 km uzaklıktaki Fuengirola kasabasına doğru yola çıktık.yol boyu yazlıklar dikkatimizi çekti.
Otelimize yerleştikten sonra akşamyemeğine kadar kısa bir süre istirahat ettik. 4 yıldızlı olmasına rağmen bakımlı bir otel değildi. Bizdeki karşılığı belki 2,5 dan 3 edebilir. Akşam yemeği açık büfeydi. İşte seyahatlerin en büyük sıkıntısı burda başlıyordu.Yemeklerde ne yiyecektik. Domuz eti ve diğer etlerden uzak durmak gerekecekti. Allah'tan bol miktarda yeşillik, domates, salatalık ve balık vardı. Arkasından da bir kaç çeşit tadını bildiğimiz meyveler. İlk gün biraz koku vesair diye zorlandıyasak da takip eden günlerde artık iyice alışmış, yemek problemini halletmiştik. O yorgunluğun üzerine yine de biraz deniz kenarında sahilde yürtüyüş yaptık.