Son Dakika Haberler

BUGÜNÜ VE GEÇMİŞİYLE İSPANYA

Eklenme Tarihi: 11.10.2022 - 16:42

BUGÜNÜ VE GEÇMİŞİYLE İSPANYA

          Avrupa nın güneybatısında, İber yarımadasında yer alan ülkedir. Güneyde ve doğuda Akdeniz e, kuzeyde ise Atlantik Okyanusu na kıyısı vardır.

  Batıda Portekiz,kuzeyde Fransa ve güneyde İngiltere ye bağlı Cebelitarık  ile komşudur.  504.712 km2'lik alanıyla İspanya, Fransa dan sonra  Batı Avrupa daki ikinci büyük ülkedir.


             İspanya parlamenter demokrasi şeklinde örgütlenmiş bir anayasal monarşi rejimi ile yönetilir.Kral V1 Felibe 2014 yılından beri tahttadır.


              Nüfusu 2011 sayımına göre  47.000.000 ,yüzölçümü 505.992 km2 ,Başkent MADRİD,Resmi dili İspanyolca dır (%82). Ancak bölgesel olarak Aranca,Baskca,Katalonca(%10),Galiçyaca  konuşulanlar diller arasındadır.Resmi olarak %90 larda katolik olduğu belirtilmiştir. 17 özerk bölge ile idare edilmektedir.Endülüs de bu özerk bölgelerden bir tanesidir.

 

 


              Turizmde dünyanın 4.en çok gezilen ülkesi konumundadir.

 

             

   1986'dan beri Avrupa Birliği'nin 1982'den beri NATOnun bir üyesidir.
           

    İspanya bugün itibarıyle dünyanın 13.büyük ekonomisi olup,kişi başı milli gelir yıllık 28.000 dolar civarındadır.

 

             

 

TARİHİ:          

               İnsan uygarlığının İspanyanın bulunduğu iber yarmadasındaki tarihi günümüzden 35.000 yıl öncesine kadar uzanmaktadır. Bu dönem boyunca İber yarımadası Keltler, Kartacalılar, Fenikeliler, Yunanlar dahil birçok kavim tarafından istilaya uğramıştır. MÖ 2. yüzyılda İspanya Roma Cumhuriyeti'nin bir parçası haline geldi. Vandallar ve Vizigotlar ,daha sonra da Emevi müslümanlarının  eline geçti. Orta Çağ boyunca süren anlaşmazlıklara rağmen, İspanya Avrupa'daki en eski milli devletlerden biridir. İspanya'nın bugünkü sınırları Endülüs ün ele geçirilmesi ile onbeşinci yüzyılın sonlarında çizilmiş ve Aragonlu II. Fernando ile Kastiyalı I. Isabel'in evlenmesiyle tek bir taht altında birleştirilmişti. 16. ve 17. yüzyıllarda Portekiz de bir süreliğine bu İber birliğinin bir parçasıydı.

 

 

 


              İspanya 16. yüzyılda Avrupa'daki en büyük güç haline gelmiş ve bu dönemden 18. yüzyıla kadar Avrupa'daki meselelerle oldukça yakından ilgilenmiştir. İspanya'nın kralları Avrupa'nın birçok yerine yayılmış eyaletlere hükmediyordu. İspanyol İmparatorluğu evrensel bir imparatorluktu ve birçok yere, özellikle de Amerika'da oldukça yayılmıştı, öyle ki İspanyolca bugün bile İspanya sınırları dışındaki 200 milyonun ana dili durumundadır.(mesela Arjantin de  resmi dilin ve en çok ispanyolcanın konuşulduğu ülkelerden biri)

 

 


            Yinelenen siyasi kararsızlık, siyasete askeri müdahaleler, sık sık ortaya çıkan iç savaşlar ve baskıcı hükümetlerin hüküm sürmesi modern İspanyol tarihini oluşturan olaylardı. Ondokuzuncu yüzyılda İspanya'da İngiltere ve Fransa'dakine benzemeyen parlamenter monarşiyi sağlayan anayasal bir sistem vardı.
 

            500.000'den fazla kişinin öldüğü İspanyol İç Savaşı (1936 - 1939) nesillerdir süregelen anlaşmazlıkları daha geniş bir boyutta ve daha kanlı bir şekilde yeniden gözler önüne serdi. Katolik Kilisesi'nin sosyal ve siyasi rolü, sınıf farklılıkları ve Bask ve Katalan milliyetçilerinin cephesinde bölgesel özerklik savaşı merkezli bu anlaşmazlıklar milliyetçi lider Generalissimo Francisco Franco y Bahamonde (1939 - 1975) liderliğinde bastırılmış fakat tam olarak ortadan kaldırılamamıştı.

 


               Franco'nun 1975 Kasım'ında ölmesi üzerine İspanya tahtına geçen I. Juan Carlos'un İspanya'yı demokratik bir ülke haline getireceği yönünde çok az belirti olmasına karşın, o ve Başbakan Adolfo Suarez Gonzalez (1976 - 1981) İspanya'yı üç yıl içinde şiddete başvurmadan diktatör bir rejimden çoksesli bir parlamenter demokrasiye geçirmiştir. Bu başarı, İspanya'nın tarihi bölünmüşlüğünün iyileşmesi yönünde ilk kilometre taşını koymuş oldu.
 

             

              Demokrasiye bu barışçıl geçişte genç kralın siyasi kurumlara bağlılığının yanı sıra başbakanının mevcut siyasi durumda gerekli olan yenilikler konusunda oldukça öngörülü olması da büyük önem taşımaktadır. Şubat 1981'de başarısızlıkla sonuçlanan bir darbe ve Ekim 1982'de gücün barışçıl bir şekilde bir partiden diğerine geçmesi İspanyol toplumunun demokratik prensiplerinin ne derece olduğunu gözler önüne serdi.
             

 

                 Batı Avrupa hükümetleri, II. Dünya Savaşı'ının hemen ardından otoriter rejimi olan ülkelerle işbirliği yapmayı reddetmiş ve ülkeyi bölgenin siyasi, ekonomik ve savunma kurumlarından dışlamışlardı. Fakat Soğuk Savaş'ın başlamasıyla birlikte İspanya'nın Batı Avrupa'nın savunması açısından stratejik öneminin artması diğer siyasi etkenlerin önüne geçerek Franco rejiminin dışlanmasına bir son vermişti. İlk olarak 1953 yılında yapılan karşılıklı anlaşmalar sonucunda Amerika Birleşik Devletleri'nin Batı Avrupa'nın savunmasını desteklemek için İspanya'da bir hava ve deniz üssü ağı oluşturmasına izin verildi. İspanya 1955 yılında Birleşmiş Milletler üyesi oldu ve 1982'de  Nato ya girdi.(Wikipedia)