İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kahramanmaraş merkezli depremde 32 jandarma ve 120 polisin hayatını kaybettiğini açıkladı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kahramanmaraş Afet Kriz Merkezi'nde açıklamalarda bulundu.
Bakan Soylu'nun açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
İki büyük depremden sonra devletin bütün birimleri, millet canhıraş bir mücadele ortaya koydu. Depremi haber alır almaz Türkiye Afet Müdahale Planı çerçevesinde bütün birimler yol ve hava şartları çok olumsuz olmasına rağmen yerlerine intikal etti. Bazı yerlerde havalimanları çalışmadı, hala çalışmayan yerler var. Elektrik, su, doğal gaz bütün bu olumsuzluklara, kara kışın getirdiği olumsuzluklara, aynı zamanda özellikle depremin bu bölgede neredeyse yolları ortadan yarmasına rağmen vatandaşımızın bir an önce imdadına yetişebilmek için bütün Türkiye devletiyle, milletiyle seferber oldu.
"Devlet bütün imkan ve kabiliyetini sevk etmektedir"
Yüzlerce ayrı detayın aynı anda yönetilmesini gerektiren bir afet yaşanıyor. 250 kilometre fay hattı. Ve yaklaşık 99 bin 362 kilometrekare. Macaristan'dan büyük, Portekiz'den büyük, İrlanda'dan büyük, Çek Cumhuriyeti'nden (Çekya) büyük, Hollanda'nın iki katı. Yani büyük bir afet alanında, çok güçlü, bir yerkürenin gördüğü denizler hariç karada en büyük depremlerden birisi. Devlet bütün imkan ve kabiliyetini sevk etmektedir. Sadece burada görev yapan polis, jandarma ve Türk Silahlı Kuvvetleri, Kara Kuvvetleri mensubu arkadaşlarımızın sayısı 20 bin.
Son aldığımız rakam 5 bin 323 vatandaşımızı Kahramanmaraş'ta kaybettik. Allah rahmet eylesin. 4 bin 493'ü de şu ana kadar defnedildi. Defin noktasında da savcılık, emniyet, kriminal, diyanet aynı zamanda sağlık, yıkama hizmetleri, hepsi bir arada yürümektedir. Bu operasyonda sahada olduğumuz için, vatandaşımıza bu bilgiyi vermek zaruretindeyiz. Mezarlar kazılıyor, yıkamalar yapılıyor. Kimliklendirme yapılıyor, adli tıp uzmanıyla, aynı zamanda başsavcıyla, savcılarla bizim kriminal ekiplerimiz parmak izlerini alıyorlar. Kimliklendirilenler de, sahipliler aynı zamanda görgü yapıyorlar, yani 'bu bizim yakınımızdır' diye. Bütün tutanaklar tutuluyor ve definler gerçekleştiriliyor hocalarımız vasıtasıyla. Çok kısa bir zaman içerisinde hakikaten her türlü faktör de değerlendirilerek bunlar burada yapılmakta ve sağlanmaktadır. Burada dinimizin, inancımızın emrettiği bütün usuller hiçbir eksikliğe yer bırakmadan sağlanmakta ve gerçekleştirilmektedir. Aynı zamanda hukuki bütün usuller de gerçekleştirilmektedir. Kimliksizler de belli bir zaman dilimi geçtikten sonra tüm resimler, fotoğraflar, DNA'lar alındıktan sonra defnedilmektedir.
"Kahramanmaraş'ta günde 500 bin öğün yemek verilmektedir"
Kahramanmaraş'ta günde ilçelerle beraber 500 bin öğün yemek verilmektedir. Bazı köylere off-road araçlarıyla, yolunu açtıramadığımız 7 köye de helikopterlerle hizmet verdik. Mesai arkadaşlarım, sosyal medya ve medyada gördüklerinden etkilenmeden vatandaşımıza olan görev sorumluluğunu yerine getirmeleri gerekiyor.
Kahramanmaraş merkezli depremler dünyanın en büyük depremlerinden birisi olarak nitelendiriliyor. Depremin büyüklüğüne rağmen "birileri açık arıyor. Böyle bir depremde elbette ki bazen yetişmekte zorlandığımız ama ardından da yetiştiğimiz meseleler elbette ki olacaktır ama bunu istismar konusu yapmak, bundan bir siyasal çıkarım ortaya koymak, depremin ortaya koyduğu hasardan daha büyük bir hasardır. Deprem, ortaya koyduğu hasarla hepimizi etkilemektedir ama öbür tarafta insanlık suçu işlenmektedir ve bu ayıptır. Onları ayıplarıyla baş başa bırakacağız. Yani bir insanın nasıl bir ruh hali olabilir ki yani fitnenin ve fesadın peşinden gidebilir?
Devletin tüm imkanlarıyla sahadadır. Herkes elinden geleni ortaya koymaya çalışıyor. Birileri çıkıp işte 'Daha önce şunlar olmuştu, daha sonra bunlar oldu.' gibi birtakım değerlendirmeler ortaya koyuyor. Ellerinde kameralar, bir şeyi alıp bir yerden bir yere koyması gerekirken, bir vatandaşımızın elini tutması gerekirken, bir kişiye yardımcı olması gerekirken... Biraz önce burada 6 vatandaşımızın 90'ıncı saatte, 89'uncu saatte Kahramanmaraş'ta kurtarılmasından elde ettiğimiz buruk da olsa ama bir heyecanın hep beraber yaşadık. Yani hiç mi insanların içerisinde sevgi kırıntısı kalmamış? Her şey mi siyaset? Her şeyin mi siyaset olması gerekir? Siyaset yaparsak yapıyoruz zaten. Birbirimizden de lafı esirgemiyoruz. Ama burada eğer bir siyaset yapılacaksa hem millet meclisinde hem de Cenab-ı Allah nezdinde bu hesap sorulur. Ben de yaparsam benimki de sorulur.
"Birçok operasyonu 10 ilde yürütüyoruz"
Deprem bölgesinde herkesin morale, direncini artırmaya ihtiyacı var. Dünyanın birçok yerinden de destek alıyoruz. Küçücük çocuklar bile kumbaralarındaki paraları depremzedelere göndermeye çalışıyor. Birçok sorunla karşı karşıyayız. Hepsini çözebilmek için hep beraber adım atmaya çalışıyoruz. Barınma, akaryakıt, hastanelerdeki yoğunluk, kanserli hastalara sağlık hizmetleri gibi birçok operasyonu 10 ilde yürütüyoruz. Çalışmalar süresince televizyon izlemiyorum ve sosyal medyaya da bakmıyorum. Buna rağmen arkadaşlarımızın ilettiklerinden elde ettiğim sonuçlar hakikaten insanlık adına beni üzmektedir. Neymiş? 'AFAD Düzce depreminde şunu açıklamış, şunu açıklamış, şöyle açıklamış.' Beni bağışlasın aziz milletim; defalarca karşı karşıya kalınan bir mağlubiyetten sonra sürekli - kamu kurumlarında da olur ama herhalde kendileri yapmamışlar - faaliyet sonu izleme adına bir şey oluşturulur. Orada bütün gerçekler ortaya konulur. Eksik nedir, aksak nedir? Bazen abartılarak konulur. Neden? Uğraştığımız iş AFAD'dır. 'Düzce depreminde şunlar tespit edildi...' Biz tespit ettirdik. Talimatını da ben verdim, 'Eksik neyse yazacaksınız arkadaşlar' ama ya bir ülkede grup başkanvekilliği yapmış, milletvekilliği yapmış ana muhalefet partisi genel başkanlığı yapan bir kişi bu kadar mı istismar eder hayatı? Bu kadar mı istismar eder bir olayı? Eksikliklerin belirlenmesi her zaman yapılıyor ve yapılması gerekiyor. İnanın bazen insanın bütün bu olanlara inanası gelmiyor, bu doğru mudur değil midir diye.
"120 polis arkadaşımızı kaybettik"
Burada polis teşkilatımızda şu ana kadar tespit ettiğimiz 120 polis arkadaşımızı kaybettik. Allah rahmet eylesin. Kahramanmaraş'ta da aynı zamanda Hatay'da, Nurdağı'nda da. Bu tabii toplu kayıplar. Toplu olmayan kayıplarımız da var. Aynı zamanda yine 32'nin üzerinde şu anda tespit edebildiğimiz jandarma personelimizi de kaybettik. Allah onlara da bütün kaybettiklerimiz gibi rahmet eylesin.
Asayiş olaylarında arkadaşlar, aziz milletim, biz her ihbara gidiyoruz. Yüzde 99,99'u asılsız ihbar. Asılsız ihbar olmasının birkaç sebebi var; Bazen evinin korunmasını istiyor, bunun için 'Burada şöyle işler oluyor.' diyor. Bazen vatandaş kendi evinden bir şey alıyor. Buraya 'Başka birisi geldi.' diyor. Şurada bir ayakkabı mağazası var. 4 gündür camları kırık. Bir tane ayakkabı alınmış değil. Normal hayatın içerisinde nasıl hırsızlık işleri varsa, asayiş işleri varsa bu dönemlerde de olabilecek bazı işler olabilir ama bir güvensizlik algısı oluşturup, bu milletin bütün değerleriyle, bu milletin bütün kodlarıyla oynamak elbette ki yanlıştır.
"Nedir bu öfke, nedir bu kin, bunu hala anlayabilmiş değiliz"
Afet zamanlarında asılsız iddialar ortaya atılabiliyor. Biz hepimiz burada bir depremzedeyiz. Biz de 2. depremin içerisinde burada olduğumuz için biz de depremzedeyiz ve burada insanları ırklarına göre, renklerine göre ayırabilmek... E tamam. Onları soğukta bırakalım. Hayatlarını kaybetsinler ölsünler. Bu insanlar dün hırsızlık yapmıyordu da depremi bekliyorlardı hırsızlık yapacaklar? Böyle bir akıl tutulmasıyla karşı karşıyayız. Elimizde rakamlar olmasa elbette. Nedir bu öfke, nedir bu kin, bunu hala anlayabilmiş değiliz. Ne olursunuz yardım etmeyecekseniz ki etmeyeceksiniz gözüküyor. Neden söyleyeyim? Buradan milletime şikayet ediyorum, ellerindeki bazı belediyeler... Hatay'a gidebilirsiniz, orada valimizin ve arkadaşlarımızın çektiği sıkıntıları biliyorlar; defnine bile yardımcı olmadılar, defnine. Olmayabilirler, 'Aman bunlar batsınlar, milletin gözünde sıkıntıya girsinler.' diyebilirler. Her şeyi yapabilirler ama bu dünyanın bir de öteki dünyası var. Bu konuların değerlendirilmeleri yapılacak. Şu günleri hep beraber bir geçelim. İşimize bakalım.
"Herkes seferber"
Türk milletinin tam bir seferberlik içindedir. Aziz milletimizden yapacaklarını yaptığına emin olduğumuz için bu milletin evladı olmaktan büyük bir onur duyuyoruz. Herkes seferber. Cep telefonlarımıza gelen mesajlar, bakabildiğimiz kadarıyla, hassasiyetler, ortaya konulanlar, herkes ama herkes büyük bir seferberlik içerisinde. Böyle bir milletin evladı olmak bizim için büyük bir onurdur. Tarihin her döneminde kötücül insanlar çıkmıştır. Bizim işaretimiz orası değildir, işimize bakacağız. Sonuna kadar çünkü milletimizin ve ülkemizin karşı karşıya kaldığı bu büyük afetten en yakın zamanda çıkması hususunu boynumuzun borcu olarak görüyoruz. Yabancı ülkelerden birçok yardım geliyor. Burada arama kurtarma ekipleri var. Yani birçok ülkeden, sayamayacağım kadar birçok ülkeden. Türkiye'nin her tarafından var. Her birine ayrı ayrı teşekkür ediyoruz ve Allah yardımcımız olur.