Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "Bölgedeki Müslüman ülkeler, Filistin halkının bekasını teminat altına almalı, kalıcı barışın garantörleri olarak hareket etmeli. Müslüman dünyası, başkenti Doğu Kudüs olan egemen, bağımsız ve coğrafi bütünlüğü haiz Filistin devleti hayat bulana kadar cesur kararlar almalı" dedi.
Dışişleri Bakanı Fidan, İslam İşbirliği Teşkilatı Açık Katılımlı İcra Komitesi Toplantısı'nda konuştu.
Fidan, Suudi Arabistan'ın Cidde kentinde düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Açık Katılımlı İcra Komitesi Toplantısı'nda konuştu.
Müslüman ülkeler olarak özgüvenli davranılması gerektiğini belirterek dayatılan "hegemonik" söyleme meydan okunması çağrısı yapan Fidan, "Son olarak Türkiye'nin görüşü, yeni bir garanti mekanizmasının tasarlanıp hayata geçirilmesi gerektiğidir. Bölgedeki Müslüman ülkeler, Filistin halkının iyiliğini ve bekasını teminat altına almalı ve kalıcı bir barışın garantörleri olarak hareket etmeli." ifadesini kullandı.
Fidan, bu mekanizmanın Filistin’in merkezinde olduğu barış, güvenlik ve istikrar kuşağı oluşturma potansiyeli olduğuna işaret ederek “Bu, İstanbul'daki 7. Olağanüstü İslam Zirvesi'nde mutabakata vardığımız ve BM Genel Kurulu kararlarında da kabul ettiğimiz Filistinlilere sağlanacak uluslararası korumayla da uyumlu olacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.
"Bu kısır döngüyü kırmak zorundayız"
İsrail ve diğer ülkelerin, Filistinlilerle barışı ertelemenin bir bedeli olacağını anlaması gerektiğinin altını çizen Fidan, “İsrail’in zulmettiği, bizlerden ağır eleştiri aldığı ve başka bir gaddarlık yaparak dünyaya bunu unutturduğu kısır döngüyü kırmak zorundayız. Onlar bu modele alışkın" dedi.
Dışişleri Bakanı Fidan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Müslüman dünyası, başkenti Doğu Kudüs olan egemen, bağımsız ve coğrafi bütünlüğü haiz Filistin devleti hayat bulana kadar, cesur kararlar almalı ve kararlılıkla onları kademeli şekilde uygulamalı."
Fidan, toplantı bildirisine "İşgalci güç İsrail'in insanlığa karşı suçlarını durdurmak için bütün üye ülkeleri, uygulanabilir ve etkili diplomatik, legal ve zorlayıcı tedbirleri almaya teşvik eder" paragrafının eklenmesini teklif etti.
Olağanüstü acil toplantıyı düzenleyen Suudi Arabistan Krallığı'na ve Genel Sekreterliğe teşekkür eden Fidan, Gazze'de yaşananların uluslararası hukukun her türlüsünün ağır bir ihlali olduğunu belirtti.
Fidan, 7 Ekim'den itibaren Gazze'ye yapılan saldırıların benzerine rastlanılmadığını aktararak, "Tereddütsüz olarak sivillerin hayatını kaybetmesini kınıyoruz" ifadesini kullandı.
İsrail'in işgali derinleştirdiğini ve sahadaki istikrarsızlığı artırdığını aktaran Fidan, "Mescid-i Aksa'nın kutsallığına yönelik provokasyonlar, Batı Şeria ve Kudüs'teki yerleşimci terörü, uyarı ve çağrılarımıza rağmen Gazze'ye yönelik insanlık dışı abluka devam etti. İsrail'in askeri yanıtı, Filistin halkını insanlıktan çıkararak, (Filistinlilerin) acılarını normalleştirmeyi hedeflediğini bir kez daha gösterdi" diye konuştu.
Fidan, hiçbir şeyin dar bir koridora hapsedilen 2 milyondan fazla insanın toplu olarak cezalandırmasını meşrulaştıramayacağını vurgulayarak, Gazzelilerin gıdasız, susuz ve elektriksiz kalmasının bahanesinin olmayacağını belirtti.
"Dün gece şahit olduğumuz, evlerin, camilerin ve hastanelerin zulümle bombalanmasını hiçbir şey haklı gösteremez" diyen Fidan, Filistinlilerin her gün yenilenen ve ağırlaştırılmış acılara maruz kaldığına dikkati çekti.
Fidan, Filistinli şair Mahmud Derviş'in sözüne atıfta bulunarak, "Filistinliler, bugünün önümüzdeki günlerin getireceğinden daha iyi olduğuna kesin olarak inanan dünyadaki tek millet. Yarın, her zaman daha kötü bir durumun habercisidir" dedi.
"Ama bu sefer, tarihin yönünü değiştirmeliyiz"
Fidan, "Ama bu sefer, tarihin yönünü değiştirmeliyiz." ifadesini kullanarak, Türkiye'nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde, içinde bulunulan krizden tarihi ve kalıcı bir barış elde edilmesine yürekten inandığını aktardı.
Bunun gerçekleşmesi için beş unsura odaklanılması gerektiğinin altını çizen Fidan, ilk olarak koşulsuz ateşkes sağlanması gerektiğini, sivillerin hayatını kaybetmesinin engellenmesi gerektiğini aktardı.
Fidan, ikinci unsurun ise "acil insani yardımın Gazze’ye ulaşması" olduğunu söyleyerek, Türkiye’nin El-Ariş Havalimanı’na halihazırda 80 tondan fazla insani yardım gönderdiğini ve fazlasını göndermeyi sürdüreceğini kaydetti.
"Mısırlı kardeşlerimizin de bu konudaki çabalarını takdirle karşılıyoruz." diyen Fidan, üçüncü unsurun ise "Coğrafi minvalde gerilimin artmasının önlenmesi" olduğunu vurgulayarak, "Bu, herkes için uyandırma çağrısı olmalı, özellikle Batı’da. Coğrafi minvalde gerilimin arttığı bir senaryoda, bölgede ne meydana geliyor, mutlak surette bölge içinde kalmayacaktır." sözlerini sarf etti.
"Tek adil ve kalıcı çözümünün iki devletli çözüm olduğu konusunda hemfikirdir"
Fidan, felaket getirebilecek risklerin önlenmesinin bilgelik, duyarlılık ve liderlik gerektireceğini belirterek, bölgeye büyük savaş gemileri sevk etmenin İsrail'in hastaneleri bombalamasından başka hiçbir amaca hizmet etmediğini ifade etti.
Barışı sağlamak için yeni metot ve söylemlere ihtiyaç duyulduğuna işaret eden Fidan, "Bugün tüm taraflar, Filistin sorununun tek adil ve kalıcı çözümünün iki devletli çözüm olduğu konusunda hemfikirdir. Fakat bu yeterli değil, bunu somut hale getirmeliyiz" dedi.
Fidan, Filistinlilerle barışın bölgedeki güvenliğin sağlanması için zaruri olduğuna işaret ederek, İsrail'in, bu olmadan daha geniş bölgesel planların hiçbir zaman güvenliği getirmediğini ve getirmeyeceğini anlaması gerektiğini söyledi.
7 Ekim'den beri meydana gelen olaylar karşısında Müslüman dünyasının birlik halinde düşünmesi, konuşması ve hareket etmesi gerektiğini dile getiren Fidan, "Şu ana kadar acil meselelerde, buluştuk, kınadık ve dağıldık. Maksadın hasıl olması için bunu bu sefer burada bırakmamalıyız" ifadesini kullandı.
Fidan, "İcra Komitesi, Genel Sekreter'e İsrail'e yönelik önlem ve eylem planı hazırlama yetkisi vermelidir" diyerek sözlerini tamamladı.