Son Dakika Haberler
İnsan için ilkeleri vücuttaki omurga gibidir.
Omurganızda sıkıntı varsa asla dik duramazsınız.
Et, kemik ve kandan oluşan insanın dik durabilmesi için nasıl ki kendine yetecek kadar sağlık bilgisine ihtiyacı varsa;
Ruh, akıl, kalp, gönül ve vicdan gibi kişilik ve kimliğin muhafazası ve dik durabilmesi ilkeler çerçevesinde yaşayabilmesi için onları sürekli besleyen vahye ihtiyaç vardır.
Akıl içeriden gelen vahiy, vahiy dışarıdan gelen akıldır.
Bir akünün kutup başları gibi ikisi birlikte hareket etmezse insan dik duramaz.
Modern dönemde “hümanizm” ile Allah yerine kendi nefsini koyan insanlar akünün vahiy kutup başını ihmal etmişlerdir.
Tek kutuplu insan bir kısım başarılara ulaşsa da her geçen gün mutluluktan uzaklaşmaktadır.
Her mutlu insan başarılıdır.
Her başarılı insan mutlu değildir.
Allah dünyayı eksik yaratmıştır ve o eksikliği ebedi hayatta ebedi vücut, ebedi mekânlar ve ebedi nimetlerle tamam edeceğini vaat ediyor.
Ahireti hesaba katmadan hesabın kitabın içine giren insanoğlu denklemi bir türlü çözemiyor.
Çünkü eksik bilgi ve malzeme ile yola çıkıyor.
Hz. Ömer (r.a.) valilerine mektup yazarken şu cümle ile başlardı.
“Allah’a ve ahret gününe iman edin!”
Yükün iyilikse belin bükülmez diyoruz ya;
İnsanın omurgası vahiyden gelen gıdalarla sürekli olarak desteklenmezse bükülür, eğilir.
Onu dik tutacak tek şey ufka bakıp, ahreti ve oradaki hesabı/kitabı, ebedi mükâfat ve cezayı görüp hayat yolunu bu ilkelerle yürüyebilmektir.
Hayat yolculuğu bisiklet sürmek gibidir;
1.Tekere değil daima ileriye (ahret/cennet/cehennem) bakılmalı
2.Asla pedal çevirmeyi bırakmamalı.
Namaz kıyamla (dik/omurgalı duruş) başlar.
Hangimizin daha iyi amel edeceğini öğrenmek maksadıyla imtihan için (Mülk, 67/2) gönderildiğimiz bu dünyada ölümü öldürüp her halimizi ebedi hayata dönüştürmek omurgalı bir duruştan, kendinden emin sağlam adımlarla hayat yolculuğumuzu son nefese kadar devam ettirmekten geçiyor.
Herkese çok değerli olduğunu düşündüğüm modern zamanlarda “omurgalı bir hayat” diliyorum.
Yorumlar