Sezonun yarısına iki maç kala Konyaspor, Trabzonspor ile kazanma zorunluluğu olan bir maça çıkıyordu. Bir hafta önce on dakikalık bir mücadele ile attığı gol ve yakaladığı beraberliğin olumlu etkisini beklediğim maçtı.
Geçmiş sezonlarda rekabetçi bir mücadeleye sahne olan Trabzonspor maçlarında Konyaspor’un üst seviye mücadelesini sıklıkla izlemiş olmak da Konyaspor adına ümitlendirirken, her iki takım arasında hakem hatalarının hep Trabzonspor lehine yapıla gelmiş olması bu maç için düşünmek istemeyeceğimiz noktaydı.
Maça başlandığında her iki takım adına da belirgin oyun düzenlerinin olmadığı, birbirinin oyun kurgularını bozma etkinliklerinin sıkça görüldüğü mücadele sergileniyordu. Her iki takım arasındaki fark ise Trabzonspor daha isabetli paslarla topa daha çok sahip olduğu, topu kolay kaybetmemesi buna karşılık Konyaspor’un ayağındaki topları basitçe çabucak kaybetmesiydi. Bunda da Trabzonspor’un aldığı topu kolay kaybetmeyecek meziyetlere sahip Sosa ve NWekame gibi oyunculara sahip olması etkili oldu.
Konyaspor rakip kaleye etkili atak yapabileceği pozisyonlarda ya atak başlarında ağır kalarak, ya da paslaşmanın bir yerinde yapılan yanlış pas ile ya da pas atılan futbolcuların anlamsız şekilde topu hakimiyetlerine almada zorlanmaları ve gecikmeleri atakların etkisizleşmesine ve oyunun sıkışmasına sebep oluyordu. Bunlarda topların basitçe kaybına neden oluyordu.
Konyaspor öne geçebileceği etkili pozisyonu da yakaladı. Olmadı… Olmadı çünkü son topa vuran ve uygun pozisyonda yine Konyaspor’u golden eden Bajiç vardı.
Gelişen atakta Trabzonspor sol taraftan NWakeame ile gelirken belki de çalım atacak düşüncesinin hakimiyetinde yaptığı ortaya hazır olmayan Konyaspor defansı Sörloth’un ön direk koşusunda uyudu. Serkan kurtarabileceği bir topa müdahale edemedi ve basit bir golü kalesinde gördü.
Oyuna etki edemeyen, yediği gole teslim olan Konyaspor görüntüsü ilk yarı sonuna kadar devam etti.
İkinci yarıda daha çok net paslaşma yapıp, daha çok topa sahip olarak rakip üzerine gitmeye çalışan bir oyun anlayışını sergileyen bir Konyaspor vardı. Fakat bunu pozisyona dönüştürecek bir hareketlilik ve rakip kale önünde etkili oyun olmadı.
Konyaspor etkili pozisyonlar üretmekte zorlanıyor. Bunun nedeni rakip stoperlerin dengesini bozacak güçlü , hareketli ve hava toplarında etkili olacak forvetlerin olmayışından kaynaklanıyor. Sağlam ve yerleşik şekilde topu karşılayan defansa karşı pozisyon üretmek zordur.
Yapılan ortalar kendi oyuncularının yerleşimine bakmadan ve bölgesel oluyor. Ayrıca orta yapılırken Konyasporlu oyuncuların rakip ceza sahasında çok az sayıda olması kanat ortalarından pozisyon üretilmesini nerdeyse imkansızlaştırıyor.
Hava toplarında etkisiz forvetlerin varsa topu daha çok yerden, hareketli ve hızlı paslaşmalarla sıfıra inilerek, adam eksiltilerek ceza sahasında çevrilecek isabetli paslarla rakip defansın dengesini bozarak pozisyon üretebilirsin. Bu etkinlik Alper ile bir kez gerçekleştirildi ve etkili pozisyon yakalandı.
Duran topları etkisiz kullanıyoruz. Bu artık geliştirilemeyen ve gelişeceğine dair ümit oluşturamadığım bir husus fakat bu maçta yine bir duran top o kadar kötü kullanıldı ki rakibin hızlı atağına ve Ömer Ali’nin ikinci sarı artı görmesine neden olacak kadar kötüye giden bir duran top kullanışı oldu.
Maçın hakemi elbette ki yapması gerekenleri yaptı. Baktığınızda sonuca etki etmeyen bir hakem yönetimi görünse de bir maçın dengesini bozacak bir takımdan yana tavır koyan, en kötü hakem yönetimi karakteri sergiledi. Konyaspor aleyhine çalınan faullerin çoğu faul değildi. Trabzonsporlu futbolcuların yanına yaklaşma yasağı vardı. Konyasporlu futbolculara yapılan sert fauller ise çoğu zaman görülmezden geldi. Trabzonsporlu futbolculara sert oynama hakkı verilmiş gibiydi. Ömer Ali’ye gösterdiği hatalı ikinci sarı kartla da finali yaptı.
Hakem kötüydü ama adaletli bir hakemle kazanacak bir Konyaspor var mıydı? Bence yoktu…
Jönsson ve Miloseviç’in emeklerine yazık oluyor. Maç içinde elle tutulur beğenilecek performansı sadece bunlar sergiledi.
Zar zor yakalanan iki net pozisyon ve kaçması zor olan türden ama bunları basitçe harcayan Bajiç ve Hurtado… Buna karşılık basitçe yenen gol… Mağlubiyet kaçınılmaz oluyor.
Utanıyorlarmış, elbette ki utanacaklar… Utanmaya sınırsız hakları var… Size yüksek değer veren taraftarlar ve sınırsız destek olan bir şehir var. Buna karşılık sınırsız utanabilirsiniz. Maçları kaybediyorsunuz, yine kaybediyorsunuz, bir daha kaybediyorsunuz. Hiç kimse her şeyi yaptık olmadı diye maç sonlarında ağlamayacak. İşte buna hakkınız yok. Maç kazanacaksınız…
Bir takımın veya futbolcunun elbette ki kötü oynama, maç kaybetme hakları vardır da Konyasporlu futbolcular iyi oynama ve maç kazanma haklarını ne zaman kullanacaklar?
Selam ve dua ile…