Avrupa kupası maçları ile lig mücadelesini bir arada götürmeye çalışan Atiker Konyaspor için işler istenildiği gibi gitmiyor ve Adanaspor ile kazanılması fazlası ile zorunlu hale gelmişti. Bu maçta puan kaybedilmesi Atiker Konyaspor’da sorunların katlanarak çoğalmasına ve ileriki haftalarda onarılamaz hale dönüşmesine neden olabilirdi. Bu yönü ile bu sezonun kırılma maçıydı ve muhakkak kazanma zorunluluğu vardı.
Bir yönü ile de geçen sezonun ardından yukarı sıralar için mücadele etme zorunluluğu yaşayan, kaybedilen puanlarla üst sıraların biraz gerisinde kalmış, üst sıralara yakın bir yerde kalmayı sürdürmek adına kazanılma zorunluluğu üst noktada olan bir maçtı. Olası puan kaybında yine üst sıralar için mücadele edebilmek adına büyük yara alınacak bir maçtı. Atiker Konyaspor için lig düşme mücadelesi veren bir takımın sezon sonlarında kazanması zorunlu maçlardan biri kıvamında bir maça neredeyse eşdeğerdeydi.
Maçta beklenilenin üzerinde daha iyi oynayan Adanaspor ve yapmak istediklerini bir türlü sahaya yansıtamayan Atiker Konyaspor vardı. Alıştığımız oyun düzeninin dışına çıkmış bir Atiker Konyaspor izledik. Geriden oyun başlatmaktaki sorun bu maçta da devam etti. İleriye uzun oynanan rastgele topları fazlasıyla izledik. Bu maçta en olumsuzluğa giden yönümüz pozisyon vermeyen iyi bir savunma takımı olma hüviyetini kaybetmemizdi. Adanaspor savunmamızı aşmakta zorlanmazken gol atamamaları ve öne geçememeleri en büyük şanstı. Rakibe fırsat tanımayan savunma düzeninin bu maçta olmayışı muhakkak çok iyi irdelenmeli ve çözümler üretilmeli.
Her şeye rağmen maçın şekli çok değişik olabilirdi. İlk yarıda Atiker Konyaspor adına görülmesi ve tespiti çok kolay iki penaltıyı (hangi zihniyetle ise artık) es geçen hakem bunun önüne geçti. Bir futbolcu kendi ceza sahası içinde rakip futbolcunun beline sarılarak 3 – 4 metre saniyelerce gidiyorsa, topa kafa vurmasını engelliyorsa nasıl görülmez? Görüldüyse neye göre penaltı verilmez? Önünde, çok iyi gördüğü bir alanda bir futbolcunun kendi ceza sahasında kolu vücuduna yapışık vaziyette de olsa kolunun net bir şekilde uzanıp topa müdahalesini ve yönünü değiştirmesini göremiyorsa o hakemin ya hakemliğinden ya da zihniyetinden şüphe edilir?
Aslında bu durumlarla karşılaşılacağının işareti geçen sezonun sonundaki tvde bazı yorum yapanlar tarafından gelecek sezon göreceğiz bakalım Konyaspor ne yapacak tarzında lakırdılarla verilmişti. Rize, Bjk ve Trabzon maçlarındaki hakem yönetimleri Atiker Konyaspor’a en az 5 puan kaybettirdi. Hatta Trabzon maçında 3 puanlık kayıp olduğunu düşünmenin daha makul olduğunu varsayarak Atiker Konyaspor’un 7 puanının çalındığını söyleyebiliriz. Konyaspor için hakem vakalarının hep yaşanıla gelen bir durum olmasının dışına çıkarılması gerekiyor artık. Konyaspor’un ve Konya’nın haklarını savunma yetisinde olan herkesin boynunda olan bu borcun tez zamanda edasının gerekliliği de ortadadır.
Maçı iyi oynayan Adanaspor değil, Atiker Konyaspor kazandı. Hiçbir organize atak yapamazken rakip kalecinin ikramını değerlendiren Vukoviç, Atiker Konyaspor’un tek golünü atarak değerli bir üç puan kazandırdı. Bazen kötü oynayarak kazanılan puanlarla elde edilen konum zamanla peşinden iyi futbolu da getirir. Bunun tersi de mümkündür. İyi futbol oynarken kazanılamayan puanlar oynanan oyunun kalitesini yok eder. Bu anlamda kazanılan üç puan önemlidir.
Avrupa kupalarında mücadele etmenin getirdiği bir zorluk lige de yansıyor. Fakat bu zorluğun büyük tecrübeler getirdiği de muhakkak. Tecrübe anlamında çekilen bu zorluğun değeri Avrupa kupalarına sürekli katılan Konyaspor oluşturmakla anlam kazanacaktır. Çekilen bu zahmetler Konyaspor için yapılan planlama ve organizasyonların buna göre dizayn edilmesi zorunluluğunu getiriyor.
Selam ve dua ile…
Mehmet YILDIRIM
mhmt_yldrm_42@hotmail.com