Tarım faaliyetlerin tarihsel gelişimine baktığımız zaman çok büyük değişimlerin yaşandığını görüp anlamaktayız. İlk önce ilkel şartlarda çapa ile başlayan kara saban ile devam eden süreç motorlu araçların devereye girmesiyle daha geniş alanlarda daha verimli ürünler alma imkanı sağlamıştır. Çapadan sonra saban ve tekerleğin icadı ile birlikte insanlık için çok önemli buluş gerçekleştirilmiştir. Önceleri evcilleştirilen sığır, yük hayvanı olarak kullanılmış, boyunduruluğun keşfi ilede sabana koşularak tarlalar sürülmüş, mahsüller ekilmiştir.İlk zamanlarda toprağı sürmek için ağaç dallarından çatallı sabanlar kullanılırken sonrasında sap takılıp taban oluşturulan kısımları ile geliştirilmiş demirin kullanımı ile birlikte de daha iyi toprağı sürebilecek konuma getirilmiştir.
Son dönemlerde tarımda, uydu takip sistemleri devreye konulmuş, tarladaki ürünlerin gelişimi, verimi, hastalık, ilaçlama v.b özellikleri dijital takip edilerek kısa sürede müdahele etme imkanları sağlanmıştır. Çiftçilerimizin üretimlerini kolaylaştırmak için uydu takip sistemleri ile birlikte yapay zeka destekli uzaktan algılama teknolojileri kullanılmaktadır.Bu gerçekler göstermektedir ki teknolojık gelişmeler tarım faaliyetlerinde yoğun olarak kullanılmaktadır. Tabiki dünyanın her yerinde hem sanayide, hemde tarımdaki gelişmeler aynı değildir. Dünden bugüne coğrafi şartların imkanları ve onları değerlendiren insanların yeteneklerine göre değişkenlik göstermektedir.
İlk insan ve ilk Peygamber Hz. Adem (a.s.) su ve topraktan yaratılmıştır. Su ve toprak karışımından yaratılan Hz. Adem (a.s.)’a Allah (c.c.) peygamberlik görevi vermiş, eşyanın isimlerini öğretmiştir. Hz. Adem (a.s.) tarım, ziraat ile uğraşıp toprağı işleyip buğday v.b. ürünleri ekip kaldırarak alın teri ile helâl gıdayı temin etmiştir. İnsanlık ilk önce tarımla başlamış; tahıl, sebze ve meyveler yetiştirilmiş olup ayrıca yenilmesi helâl olan hayvanlarla da beslenmişlerdir. İnsanlar hangi coğrafyada bulunmuşlarsa o bölgenin şartlarına uygun olarak beslenme meselesini çözmek için çalışmıştır. Zaman içinde beslenme işini çözüp, köyleri,şehirleri ve devletleri kurarak yerleşik hayata geçip medeniyet inşasını gerçekleştirmiştir.Medeniyetlerin kurulmasında tarım, en önemli vazgeçilmez dinamiklerden olmuştur.Tarım ve hayvancılık ile uğraşıp asli özellikleri bozulmadan doğal yapıları uzun süre korunarak devam edilmesine rağmen zaman zaman bazı insanların ihtiras ve çıkarları yüzünden tohumların genetiği değiştirilmiş, bitkilere gelişi güzel ölçüsüz atılan kimyasalların artması ile birlikte de sıkıntılar hat safhaya çıkmıştır.
Gıdalarımız ne kadar doğal, asli özelliklerine uygun olursa insanımızda o kadar sağlıklı olur. Su, toprak, tarım ve helâl gıdanın önemi her geçen gün çok daha iyi anlaşılmaktadır. Tarım ve hayvancılık alanında olduğu gibi tabii ki teknolojik, sanayi alanında da çok önemli çalışmalar yapmak zorundayız. Tarım, teknolojik gelişmelerden bağımsız düşünülemez. Bu yönüyle düşündüğümüz zaman tarım ve saniyi birlikteliği çok olumlu sonuçların alınabileceği gerçeklerin gerçekleşmesine sebep olur. Tarım ve hayvancılıktaki ayrıcalığımızı koruyup zenginleştirip geliştirmeli ayrıca teknolojik gelişmelerden de uzak kalmadığımız gibi öncülük edenlerden olmalıyız. Hem tarımda hemde sanayide öncü olmak zorundayız. Endüstri 4,0, hatta 5,0’ı, yapay zekayı v.b. alanlarda öncülükleri biz Müslümanlar yapmalıyız. Ülkemiz insanları tarafından yapılan dron, iha, siha ve benzeri teknolojik gelişimeler düşmanlarımıza karşı caydırıcı bir güç olduğumuzu göstermektedir. Ayrıca dron veya tarım uçaklarıylada tarım arazileri denetlenip ilaçlama çalışmaları ile toprak ve mahsül analizleri yapılabilmektedir. Kara sabandan dron’a tarımsal gelişim’in geldiği nokta gerçekten çok önemlidir. Yarınlarda daha ileri teknolajilerin kullanılacağıda aşikardır.Tarım alanlarında kullanılan araçların baş döndürücü bir şekilde geliştiğini görmek bizleri ziyadesiyle mutlu etmektedir.Değerleri ile bütünleşmiş, dünyayı tanıyan, teknolojik gelişmeleri takip edip her meşru alanda yenilerini üretmeleri, geleceğimizin teminatı gençlerimizin öncü olmaları en büyük arzumuzdur.
Sanayi ile tarımı mukayese etmeye gerek yok diye düşünüyorum. Sanayi de tarımsal faaliyet alanında kullanılacak araç ve gereçleri günün şartlarına göre üretmek için çalışılmalar yapılmalıdır. Tarım konusunu hafife alanlar hiç kusura bakmasınlar, çok yakın gelecekte, su ve güvenli gıda konularında büyük savaşların yaşanacağı hakikatini unutmasınlar. Şuan dışarıdan alınan bir cep telefonuna bir kamyon buğday veriyoruz diyerek küçümseyebilirler ancak öyle bir dönem gelecek ki bir kamyon cep telefonu getirilecek ancak bir kilo buğday karşılık olarak verilmeyecektir. Bizler bu gerçeği bu günden görerek uyarıyoruz. Herkes her meşru alanda üretebildiği kadar üretimi artırmalıdır. Üretmeden tüketmemeyi öğrenmek zorundayız. Hem su, hem ekmek hemde bütün sahip olduğumuz konularda israf etmeden bilinçli bir tüketici olmak zorundayız. Sahip olduğumuz tarlalarımızı zorunlu ihtiyaçlar dışında kesinlikle satmamalıyız.İsimlerini saymaya gerek görmediğim herkesin bildiği bazı büyük şirketler dünyanın dört bir yanından çok büyük tarım arazileri satın alma girişimlerinde bulundukları bilinmektedir. Onların tarım alanına yönelişleride yakın gelecekte tarımın en önemli konu başlığı olacağının işaretlerini vermektedir. Dünyanın her tarafında kendini gösteren salgın covid 19 hastalık sürecide bizlere tarım ve hayvancılığın vazgeçilmez olduğu gerçeğini çok net olarak göstermiştir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN 3. Tarım Orman Şûrası’nda; “temel tarım ürünlerinde dışa bağımlı olmanın en az savunma sanayiinde dışa bağımlılık kadar tehlikeli olduğunu,gıda güvenliğini garanti altına almanın, her ülke gibi Türkiye içinde bir milli güvenlik meselesi haline geldiğini haklı olarak çok net ifade etmişlerdir. Sürdürülebilir tarım uygulamaları, doğal kaynakların etkin kullanımı, iklim değişikliğine uyum ve çevre konularında insanlığı bilinçlendirmek çok önemlidir. Bilinçlendirme çalışmalarından en iyi sonuçların alınabilmesi için kurs, seminer, çalıştay, panel, konferan gibi eğitim hizmetleri ile yazılı ve görsel bigilendirme dökümanlarına gereken önemi vererek olumlu sonuçlar alınabilir diye düşünüyorum.
Birleşmiş Milletler verilerine göre dünyada 3 milyar insan sağlıklı besinlere ulaşma zorluğu, 690 milyondan fazla insan açlık çekiyor. 130 milyonu aşkın insan kronik açlıkla yaşıyor. Açlığa bağlı ölümler giderek artarken dünya genelinde 931 milyon ton gıda çöpe gidiyor. Yere düşen bir ekmek parçasına gösterdiğimiz saygıyı her gün çöplere atılan milyonlarca ekmeğe de gösterdiğimiz zaman bir şeyler değişmeye başlayacak. Topraktaki elementler, toprağa atılan tohum, bereket için yağan yağmur, gelişen, çimlenen bitkilerin üzerine her sabah umutla doğan güneş, akarsular, denizler, balıklar, sütünden, derisinden ve etinden faydalandığımız hayvanlar bizlere Allah (c.c.)’ın bir lütfudur. Saydıklarımızın hepsi tekrar eden bir döngü içerisinde yaşamımızı sürdürmemiz için kusursuz bir şekilde işliyor. Bu nimetlerin değerini bilmez ve bilinçsizce israf ederek tüketmeye devam edersek kaynaklarımızın bizlere yetmeyeceği aşikardır. ‘Çok geç olmadan, ekinimizi ve neslimizi heba etmemek için gayret göstermeliyiz.’ Su ve ekmek konuları başta olmak üzere her alanda israftan kaçınmalıyız. Ayrıca her alanda üretimleri artırmak için çok yoğun çalışmalıyız.
Tahminlere göre 2050 yılına kadar dünya nüfusunun 3’te 2’si şehirlerde yaşayacak. Kırsal yaşamdan uzaklaşan dünyada 10 milyarı aşan nüfusa yetecek besini ve yaşamsal ihtiyaçları karşılamak için tarımsal üretimin %70 arttırılması gerekiyor. Şehirlerde azalan tarım alanları ve iklim değişikliği nedeniyle ülkelerin üzerindeki baskı giderek artıyor.Gelecekte bizleri bekleyen kıtlığı ve açlığı önlemek için geç olmadan düşünmek, acilen harekete geçmek zorundayız. Topraklarımıza daha çok sahip çıkıp daha çok faydalanmamız gerekiyor. 78 milyon hektar yüzölçümüne sahip olan Türkiye 22.9 milyon hektar orman, 14.6 milyon hektar mera ve çayır, 23. 1 milyon hektar tarım alanına sahip. Nüfusunun %78’i büyükşehirlerde yaşıyor. Tarım alanlarının yaklaşık %60’ı büyükşehir belediyelerinin sınırları içerisinde. Bu veriler ışığında büyükşehirlere tarımsal kalkınmada büyük bir rol düşüyor. İnanıyorum ki yakın gelecekte Büyükşehir belediyelerinin yaptığı ve bundan sonra yapacağı çok önemli çalışmalar sonucu gönül coğraflarımızdaki ülkelerde örnek projeler geliştirilip insanlığın kurtuluşuna birlikte hizmetler edilecektir.
Konya’mızda; (AGRICITIES) Uluslararası Tarım Şehirleri Birliği’nin kurulması gerçekten çok önemlidir. Dünyanın neresinde olursak olalım tarımın yaygın olarak en etkin, verimli bir şekilde yapıldığı yerlerdeki mevcut olan bilgi, birikim ve tecrübeyi paylaşmada üyelerine, Belediyeler, Üniversiteler, Sanayi, Sivil toplum örgütleri, tarım sektörü çalışanları ile Uluslararası Tarım şehirleri Birliği aralarında köprü olarak dayanışma, yardımlaşma ile deneyimlerden hareketle iş birliğini geliştirmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca bilgi ve teknolojiden azami yararlanıp var olan güzelliklerin paylaşılması, bazı örnek projelerle ufuk açıcı sonuçlara ulaşılması hedeflenmektedir. Uluslararası Tarım Şehirleri Birliği çalışmalarının hayırlı hizmetlere vesile olunacağına olan inancımı gönülden belirtir, destek verenlerin her birine kalb-i şükranlarımı sunar, sıhhat ve afiyetler dilerim