​Kapıyı açmayalım

Geçtiğimiz gün Amerikalı bir annenin çocuğunun sınıfına girip LGBT paçavrasını çöpe atmasını izledik. Bir tarih öğretmeninin! O renkli bayrağı savunması bu tehlikenin hangi boyutta olduğunu bir kez daha gösterdi. Özellikle Avrupa’da eğitimde sözde cinsel gelişim adı altında verilen derslerde LGBT’yi yani cinsel tercih konusunu normalleştirme çabaları var. Dizilerde, moda programlarında, sosyal medyada bu örgütün ne kadar büyüdüğünün farkında mıyız? Amerika’da ki annenin hassasiyetini taşımıyorsak bu tehlike evimize kadar gelecek. Uyuşturucu ve bu gibi sapkın fikirlerin bize bulaşmayacağını söylemek tedbirsizlik, ahmaklık, hatta neslimize ihanettir. Peki ne yapacağız? Çocuklarımızı öncelikle şu paralı platformlardan uzak tutacağız. Çocuklarımızın hal ve tavırlarına dikkat edeceğiz. Bakışlarında, tavırlarında bir değişiklik olup olmadığını gözlemleyeceğiz. Hangi sayfalara girdiğini, hangi arkadaşlarıyla vakit geçirdiği kontrol edeceğiz. Çok şükür bizim toplumumuzda şimdilik bir kabul görmüşlüğü yok ama dediğim gibi şimdilik. Tedbir almazsak, tepki vermezsek kapımıza hızla geleceğinden emin olabilirisiniz. Bu tehlikeyi kapımıza getirecek İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’ler gibiler çıkacaktır. Belediyede birim kurup bu hastalıkları teşvik edecek sözde hizmet yapıp neslimizi bozacak çıkacaktır. Uyanık olmak zorundayız. Sadece bu gibi yapılara değil bunlara kapı arayanlara karşı da uyanık olmalıyız. Masumane gibi görünüp bu ülkenin insanına ahlaksızlığı dayatmalarına asla müsaade edemeyiz. Eyvallah…