​Eli öpülesi kadınlarımız…

25 Kasım tarihi “Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü” ilan edildi ya, tüm kadınlarımız sokaklara döküldü.
“Erkeksen Öfkeni Yen!” sloganıyla bu önemli günde çeşitli etkinlikler yaptılar ve kadına karşı yapılan şiddeti kınayarak farkındalık yaratmaya çalıştılar.
Nasıl dökülmesinler ki, son 10 ay içerisinde 200’e yakın kadın, erkek şiddeti nedeniyle öldürülmüş.
Kadına şiddet konusu sadece bizim ve bizim gibi ülkelerin sorunu değil. Bu sorun tüm ülkenin kanayan bir yarası.
Bu konuda eğitimli-eğitimsiz farkı da kadına şiddet konusunda bir farklılık yaratmıyor. Kadına şiddet sadece fiili şiddet değil, yani yüzü gözü kan içinde şeklinde değil de sözlü ve baskı şeklinde de oluyor.
Ülkemizde de kadına karşı yapılan şiddete son vermek için çabalayan kadın derneklerinin başında da kısa adı KADEM olan Kadın ve Demokrasi Derneği geliyor.
KADEM, ülke genelinde kadınlara karşı erkeklerin şiddetini içeren raporlar hazırlamış. Bunları burada yazarak vakit almak istemiyorum ama, bizim ülkemizde kadınlara karşı erkeklerin uyguladığı şiddet öyle az-buz değil.
Baksana bir yıl bile dolmadan erkek şiddeti yüzünden 200’e yakın kadın ölmüş.
Halbuki, bizim ülkemizde kadına şiddet hiç olmamalı.
Çünkü, biz Müslüman bir ülkeyiz. Bizim dinimizde kadına şiddet kesinlikle reddedilmektedir.
Hatta, kadınlarımızla ilgili öylesine anlamlı bir Hadis-i Şerif vardır ki, ben bunların içerisinde bu hadisi çok beğenirim. Çünkü, bu hadiste bizim kadınlara karşı sorumluluklarımızı bilmenin ve kadına karşı nasıl davranmamız gerektiğini ifade etmenin incelikleri yatmaktadır.
“Cennet, anaların ayakları altındadır” diye.
Oysa, her kadın bir anadır. Bunu bilmek ve dinimizin vecibelerini de yerine getirmek görevimizdir diye düşünüyorum.
Ya, bu konuda ülkemiz gerçekten de bir tezatlıklar ülkesi.
Bir yanda “Cennet, anaların ayakları altındadır” diye Hadis-i Şerif var. Öte yanda, “Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin” diye halk arasında söylenilen saçmalıklarımız var.
Hatta öyle saçma bir halk deyimi daha varki evlere şenlik.
“Kadın, bir şeytandır. Ayda bir döveceksin ki, kafasındaki şeytanlıklar bitsin” deriz.
Başka bir ülkede böylesine tezatlıklar varmı bilmiyorum ama maalesef bizim ülkemizde bu tür söylemlere rastlamak çokça mümkün.
Büyük şair Nazım Hikmet’in de “Bizim Kadınlarımız” adlı bir şiiri var. Bu şiirde de kadınlara bakış açımızı çok güzel özetlemiş.
Anadolu’nun kadına bakış açısını ortaya koymak için yazdığı şiirinde, “…Ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen…” diye devam eden dizesinde kadınlara verdiğimiz önemi çok güzel vurguluyor.
Ülkemizde, kadına karşı yapılan erkek şiddetinin boyutları bölge bölge de değişiklikler gösteriyor.
Bir bölgemizde “Ataerkil” aileden gelmiş olmamız nedeniyle kadınlara erkek şiddeti uygulanırken, bir başka bölgemizde de şiddetin gerekçesi “Feodal” yapıya dayandırılıyor.
Mesela ben hiç unutmam!
Okulda doğulu veya güney doğulu arkadaşlarımızla konuşurken “kaç kardeşsiniz” diye sorduğumuzda aldığımız yanıt “6-7 veya 9” şeklinde olabiliyor.
“Peki kaçı erkek, kaçı kız” diye sorduğunuzda ise aldığınız yanıt hiçte iç açıcı değildir.
Çünkü, feodalizmin kalıntılarının hala yaşatılmaya çalışıldığı bu bölgemizde kadının adı hala yoktur.
Hatta, rahmetli yazarlarımızdan Duygu Asena kadınlara yönelik “Kadının Adı Yok” adlı bir kitap bile yazmıştır.
Tıpkı, kadınlarımızın “soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelir” şiirindeki gibi.
Oysa, dinlerin en yücesi olan İslam dininde bile kadınlarla erkeklerin “eşit” olduğu sıkça vurgulanır.
Kadınlara karşı yapılan şiddetle ilgili konuyu uzattıkça uzatabiliriz.
Ama, kesin olan bir şey var o da kadınlara karşı erkek şiddetine son vermek için çaba göstermek.
Gelin yazımızı, kadınlarla ilgili bir hadisle tamamlayalım.
“Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimse değer verir. Onları ancak kötü ve aşağılık kimseler hor görür.”
Ben de yazımı şu sloganla noktalıyorum.
“Erkeksen Öfkeni Yen!”