​Derinleşen kriz ve sorunlar yumağı

Bjk maçı Konyaspor açısından maç değerlendirmesi kapsamı dışında olup derinleşen krizin irdeleneceği bir hâl aldı.

Altı maçtır kazanamayan bir Konyaspor var. Son iki maç ise sorunların sahaya yansımasının çok net şekilde görüldüğü maçlar oldu.

Düşünün gördükleri kırmızı kart sonrası paniklemiş topa ve oyuna sahip olamayan Bjk karşısında dahi hiç bir şey yapamayan. Kaleye şut çekebilme gayretine dahi girmemiş bir Konyaspor…12 dakika kadar bocalayan Bjk’nin Konyaspor’un durumunun farkına varıp on kişi ile oyuna, topa hükmetmesi ve her türlü istatistikte üstünlük sağlaması… Maçın kazanılması için olgunlaşan şartlara rağmen sanki maç kazanma düşüncesi ile gelmemiş bir takımdı Konyaspor.

Birbirine küsmüş zoraki bir araya getirilmiş gibi futbolculardan oluşan bir takım vardı sanki… Ya da aralarında az önce kavga etmişler ama mecburen maça çıkmış gibiydiler.

Birbirinden kopuk, fikir ve amaç birlikteliği olmayan, yardımlaşmanın olmadığı, ileri uç ile defans arasında oluşmuş uçurumlar ve tabi ki hocaları ve birbirleri ile bağları kopmuş bir futbolcu topluluğu…Böyle bir futbolcu topluluğunun yaptığı maçı değerlendirmeye hiç gerek yok…

Gelelim asıl meseleye: O zaman Konyaspor bu duruma nasıl geldi?

En başta Konyaspor’u daha bir sezon önce iyi yönetemedikleri net bir şekilde görülmüş, anlaşılmış olan yöneticilerin kendileri bıraktıkları halde şehrin ileri gelenlerinin araya girerek yeniden yönetime getirilmesiydi ilk hataydı beklide…

Konyaspor benzer olayları iki sezondur yaşıyor. Geçen sezon da bu sezon da yaşanan sorunlar sahadaki futbol ile ilgili değil, idaresel yaşanan sorunların, doğru yönetilemeyen takımın oyununun sahaya olumsuz yansıması ile ilgiliydi. 

Sezona beklentilerin üzerinde giren, üst sıralarda yer alabilme fırsatlarını değerlendiremeyip düşüşe geçen bir takım… Geçen sezonun benzeri… Oluşan hataların zamanında görülememesi, hataların büyüyerek krize dönüşmesi… Benzer olayları yaşayalı daha bir yıl olmamasına rağmen yeniden yaşayan bir takım ve geçmişten hiç ders çıkarmamış yönetim…

Aslında kazanılacak Ankaragücü maçının skandal hata ve kenar yönetim hataları ile kaybedilmesinin ardından takım halinde mücadelesizlikle kaybedilen Sivas maçı işareti vermişti… 

Biraz düzelme olur gibi oldu… Kupada tur geçildi, ligde maç kazanıldı derken olması pek hoş olmayacak durumlar oluşmaya başladı.

İsmail Kartal’ın oğlu Emre Konyaspor’a transfer olabildi. Geçen sezon U19 liginde sol bek olarak on maç oynamış Emre… Oysa geçen sezon sol bek olarak U19 liginde 29 maç oynamış futbolcunun yüzüne bakılmazken… Diyelim ki Emre çok kaliteli futbolcu ve yöneticiler transfer etmek istedi İsmail Kartal’ın kabul etmemesi gerekirdi. Diyelim ki İsmail Kartal istedi. İşleyiş bozulur, gidişata olumsuz etki eder diye yönetimin kabul etmemesi gerekirdi. Hele ki sadece on maç oynamış futbolcuyu alırsanız işleri fazlasıyla kötü etkileyeceğini yöneticilik yapan kişiler nasıl göremez, nasıl düşünemez?

Emre Kartal’ın zararının bittiğine inanıyor musunuz? Yatırım yapılan, büyük beklentilerle geliştirilmeye çalışılan ve yıllardır emek verilerek belli bir düzeye getirilen alt yapı çöpe atıldı… Bu işleyişteki olumsuzluğu gören alt yapı futbolcularının olumsuz etkilenmediğini düşünebilir miyiz? Umutlarının, beklentilerinin zedelenmediğini söylemek mümkün mü?

Hiç ihtiyaç olmamasına rağmen, üstelik ağır sakatlık geçirmiş ve uzun süre oynamamış. Diomande’nin transferi, üstüne ilk fırsatta ilk on birde maça çıkması daha da üstüne formsuz olduğu halde bir maç sonra yine ilk on birde maça çıkması… 

Uğur’un takımdan ayrılması ve İsmail Kartal ile aşılamayacak sorunları olduğuna işaret etmesi…

Ömer Ali’nin maçlardaki hiç görmediğim sinirlilik hâlleri ve takımdan ayrılması…

İsmail Kartal’ın yeni transfer edilen bazı futbolculara hoş geldin demediği söylentileri…

Sportif direktörün menajer oğlunun ilk transferini pilot takıma yapması…

Tüm bu kötü işleyişi içinde hocasından, arkadaşlarından kopan, takımdaşlık ruhunu kaybeden bazı futbolcuların maçlardaki mücadelesiz oyunları… (ki nedeni ne olursa olsun mücadele etmeme hakları yok. Bu durum büyük saygısızlıktır.Başta kendilerine, yaptıkları işe, arkadaşlarına, taraftarlara en iyi şekilde oynayacakları umudu ile yapılan sözleşmeye saygısızlıktır. Konyaspor’u aşağıya itmek anlamı taşır.)

İyi bir başlangıç yapmıştı İsmail Kartal… İlk yarı maçında Konyaspor’un Bjk’yi 4-1 yendiği maçta rehavetten yenen golün irdeleneceğini söyleyen İsmail Kartal, kalecinin ısınırken sakatlanmasını maçın kırılma anı olarak belirleyen, iyi oynadığını fazla kullandığı kornere bağlayan, maç içinde şut atamadan iyi oynadığını iddia eden, akıllarımızla dalga geçen İsmail Kartal’a dönüştü.

Geçen sezon bittiğinde 7-8 kaliteli futbolcu transferi ile çok iyi bir takım oluşabilecek Konyaspor takımı vardı görüşüne katılır mısınız bilemem… İki transfer döneminde yanlış saymadıysam takıma18 kadar futbolcu kazandırılmış… Takımın oyununa baktığımızda bu kadar futbolcu alınmasına rağmen hâlâ 7-8 belki de daha fazla kaliteli futbolcu transferine ihtiyaç var. Nasıl bir işleyiştir bu?

Türkiye’de bir futbol takımında yönetici olmak zordur. Emek ister, gündüze geceyi katıp çalışmak ister, ailene – çocuklarına hasret kalmayı ister, yetmez büyük miktar paraları çıkarıp vermenizi ister…Yönetici olmak bunların tümüne talip olmaktır. Hemen hemen her takım yöneticilerinin yaşadığı olaylar… Konyaspor yöneticileri de bu gerçeklerin farkında olarak bu işe girmişlerdir diye düşünüyorum… İşler kötü gittiğinde en acımasız eleştirilere de hazır olmalısınız… En zoru da nedir biliyor musunuz? Şikayet etme hakkınız yoktur.

Derinleşen kriz ve sorunlar yumağı… Yazıda değinemediğim başka sorunlar… Konyaspor ne hâle gelmiş? Konyaspor geçen sezonu çok zor şartlarda bitirmişti. Gelinen noktada bu sezonun sonu geçen yılkinden daha karanlık görünüyor. Ama teslim mi olalım… Teslimiyet asla… Bu krizi, sorunlar yumağını çözecek yine sizlersiniz… Çünkü yetki sizde ve yetki olmadan etki olmaz… Bu kötü gidişe etki edip çözecek yük sizin omuzlarınızda…

Ya da çözebileceklerin yetkilendirilmesine olanak sağlayacaksınız…

Selam ve dua ile…