Konyaspor dün oynanan Avrupa Ligi maçında ilk golünü ve ilk puanını almış oldu. Bu sene Konyaspor için Avrupa macerasının bir deneyim, bir tecrübe niteliği taşıdığını düşünürsek önemli işlere imza attığını söylemek lazım. Nitekim sezon başından beri söylediğimiz birşey var bu sene amaç Avrupa kupalarında edinilebildiği kadar tecrübe edinmek, puan toplamak ve gol atmak. Bu sebeplerden ötürü de tüm takımı, teknik heyeti ve yönetimi kutlamak gerekir.
Maç özelinde ise Konyaspor belki de sezonun en iyi ilk yarısını oynadı.Harika bir oyun, daha maçın ilk dakikasında yakalanan bir pozisyon, istekli ve çok arzulu bir takım. Böyle olunca da maçın 9.dakikasında Konyaspor tarihinin Avrupa kupalarındaki ilk gölü geldi ve dahası da gelebilirdi. Braga gibi hızlı oyuncularla kurulu bir takıma karşı alan daraltarak oynayan, hücuma kalkarken 3-5-2 dizilişini alan top rakipteyken ise 4-4-2’ye dönerek alan daraltan bir takım görüntüsü çizen Konyaspor rakibini adeta sirklase etti. Ancak ilk yarıdaki son dokunuşlarımız oyun kadar iyi olmayınca soyunma odasına 1-0 önde girdik. İlk yarıda çok daha farklı bir skorla soyunma odasında gidebilsek belki burada başka şeylerde konuşuyor olabilirdik.
İkinci yarıda ise ayakları ileri gitmeyen bir takım adeta maç bitse de gitsek havasına girmiş durumdaydı. Kabuğuna çekilen bir takım vardı sahada. Topu rakibe veren bir takım. Bu oyun anlayışı Konyaspor gibi bir takımda Avrupa maçları için bir çözüm değil çünkü topu kaptığın zaman fark yaratabilecek maalesef bir oyuncu yok. Bu oyunu Atletico Madrid oynadı kazandı çünkü topu kaptığı zaman fark yaratabilecek birden fazla oyuncuları var. Zamanında Chelsea ve Inter bu oyunuyla Şampiyonlar Ligi kupasını aldı çünkü onlarda da fark yaratabilecek birden fazla oyuncu vardı. O yüzden Konyaspor topa ilk yarıda ki gibi hükmetmeli oyun oynamaya çalışmalı aksi halde Avrupa'da bu oyunu çözebilecek çok sayıda oyuncu ve takım var. Özellikle ilk yarıda Ömer Ali’nin kanadından ataklar geliştirerek hızlı oynayan Konyaspor Ömer Ali’nin sakatlanarak ikinci yarıya çıkmamasından sonra adeta kendi sahasında hapsoldu. Tabi skoru koruma içgüdüsü bunda çok büyük etken ama o zamanda top sana geçtiği zaman topu iyi kullanman gerek. Konyaspor'un kadro yapısı maalesef buna müsait olmadığı için topu hep Braga’ya verdik ve böyle olunca da kalemizde golü gördük. Nitekim bu dakikadan sonra da Braga ataklarını sıklaştırdı ikinci golü bulmak için çok çabaladı ancak Konyaspor bir şekilde o atakları savuşturarak skoru korudu ve sahadan 1 puanla ayrılarak Avrupa kupalarındaki ilk puanını almış oldu.
Bu o kadar önemliki neden mi nice milyon dolarlar harcanarak kadrolar kuruluyor ve puan alınamadan Avrupa kupalarına veda ediliyor. Konyaspor gibi mütevazi, ilk defa Avrupa kupalarına katılan bir takım ve 3 maç sonunda alınan 1 puan bence gayet iyi bir sonuç. Deneyim açısından bakıldığı zaman ilk oynanan Shaktar maçı ile bu maç arasında dağlar kadar fark vardı. Artık oyuncular yavaş yavaş bu atmosferin etkisinden çıkıyorlar normal oyunlarına dönüyorlar yani Avrupa’ya alışıyorlar. Ama alışkanlıklar kolay kolay bırakılmaz İnşallah Konyaspor ve oyuncular bu alışkanlığını hemen bırakmazlar.
Son olarak maça çıkan kadrodan bahsetmek isterim. İlk yarıda ki oyuna baktığımız zaman Volkan’ın oynamasında hiç bir sıkıntı yok çünkü Volkan zaten bir stoper ve top Konyaspor’a geçtiği zaman 3. stoper olarak görev yaptı. Ancak ikinci yarıda oyun anlayışı değişince Volkan orta sahaya geçti ve oyunu bozuldu. Aykut Hoca’nın neden Volkan’ı orta sahada sürekli denediğini herkes merak ediyor. Orta sahada Volkan hem kendi oyununu tam sahaya yansıtamıyor hemde Ali’ye orta sahada çok yük binmesine sebeb oluyor. Hal böyle oluncada taraftar tepki gösteriyor. Taraftarın serzenişi haklı ancak Volkan’ın da orta sahada yapabileceği, oyun anlamında birşeyler verebilmesi bu kadar oluyor. Volkan mı kendini geliştirmeli orada yoksa Aykut Hoca o bölgede başka bir alternatif mi denemeli bunu da size bırakıyorum.