İki gün sürecek sempozyumun birinci gününde 4 farklı panelde medya ve İslamofobi konusunun ayrıntılarıyla ele alınacağını aktaran Şahin, oturumlarda devlet adamları, akademisyenler ve gazetecilerin panelist olarak yer alacağını söyledi.
"İslam düşmanlığı adeta kanser hücreleri gibi büyümeye başladı"
Sempozyumun ikinci gününde ise çıkılan akademik çağrı sonucunda ulaştırılanlar arasından seçilen 113 bilimsel çalışmanın paylaşılacağını anlatan Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Medya ve İslamofobi Sempozyumu bir ihtiyaçtan ortaya çıktı. İslam düşmanlığı dünyada, özellikle de Batı'da adeta kanser hücreleri gibi büyümeye başladı ve bu nedenle de mücadele edilmesi elzem bir noktaya ulaştı. İslamofobi sadece Türkiye'nin baş etmesi gereken bir sorun değildir. Gönül coğrafyamızın lideri olan ülkemiz, İslamofobi ile mücadelede Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde gururla başı çekmektedir."
"Dünyada İslami değerlerin tehdit altında olduğunu açıkça görüyoruz"
RTÜK Başkanı Şahin, İslamofobi'nin en kısa tanımıyla "İslam düşmanlığı" olduğuna vurgu yaparak, bunun dünyada yer atmış bir hastalık olarak adlandırabileceğinin altını çizdi:
"Bugün dünyada İslami değerlerin tehdit altında olduğunu açıkça görüyoruz. Demokrasinin beşiği kabul edilen ülkelerde ırkçılık ve İslam düşmanlığı zehirli sarmaşık gibi yayılıyor. Cami ve mescitler faşist grupların hedefi oluyor. Başörtülü Müslüman kadınlar tacize uğramaktadır. Kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim, Avrupa ülkelerinde yakılıyor. Kendilerini medeniyetin sahibi olarak gören ülkelerde sözüm ona basın özgürlüğü altında Peygamber Efendimizi tahkir eden karikatürler yayımlanabilmektedir. Filmlerde İslam karşıtı sahnelere sıkça yer veriliyor. Kısacası kutsallarımıza yönelik İslamofobi ürünler maalesef durmadan devam etmektedir ve sapkın saldırılar içimizi kanatmaktadır"
"Bu mücadelede medya en ön safta yer almalı"
Batı medeniyetinin büyüyen bu tehdit karşısında önlem almayı ısrarla reddettiğine dikkati çeken Şahin, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Birileri, Müslümanların mukaddes değerlerine yönelik saldırılar karşısında fikir özgürlüğü kisvesi altında üç maymunu oynamıştır. İslam diniyle ilgili olarak oluşturulmaya çalışılan olumsuz algıyla mücadele sadece devlet adamları ve siyasetçilerin sorumluluğuna bırakılmamalı, kesinlikle bizler de her daim yanlarında olmalıyız. Bu mücadelede medya en ön safta olmalı, toplumu uyarmalı ve bu tehlikeye karşı mücadele eden devlet adamları ve siyasetçilere destek olmalıyız.
Yeri gelmişken söyleyeyim, en tehlikeli yaklaşımlardan biri ise İslam'la terörün yan yana anılmasıdır. Hoşgörü ve merhamet üzerine kurulu İslam dini, İslamofobi gibi ilkel bir duyguyu asla hak etmemektedir. Peygamber Efendimizin merhametini tüm dünya biliyor. Beslediği kuşu ölen bir çocuğa taziyeye giden bir Peygamber'den söz ediyoruz. Böyle bir Peygamber'in dini, şiddetle yan yana gelebilir mi? Medya olarak her fırsatta 'Müslüman terörist olmaz ve İslam'dan terörist çıkmaz' demeli ve birilerinin ısrarla gündemde tutmaya çalıştığı 'İslami terör' yaftasını asla ve asla kabul etmemeliyiz."
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.