Kişiyi hürriyetten yoksun kılma suçu, bireylerin özgürce hareket etme haklarının hukuka aykırı şekilde engellenmesi eylemlerini kapsar. Bu suç türü, bir kişinin isteği dışında bir yere gitmesinin veya bir yerde kalmasının engellenmesi olarak tanımlanır ve bu bağlamda bireyin özgür iradesine müdahale edilmesi suç teşkil eder.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 5. maddesi ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 19. maddesi, bireylerin kişi güvenliğini ve özgürlüğünü koruma altına alır. Bu düzenlemeler, devlete kişilerin hürriyet ve güvenliklerini sağlama konusunda pozitif yükümlülükler yükler.
Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 109 ve 111. maddeleri arasında yer alan düzenlemeler ile kişiyi hürriyetten yoksun kılma suçu, müstakil bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu düzenleme, bireyin serbestçe hareket etme özgürlüğünün evrensel hukuk normları doğrultusunda koruma altına alınmasını amaçlar.
Makalede ele alınan bu suçun Türk Hukuk Sistemi'ndeki uygulamaları incelenmiş, suçun tanımı, unsurları, uygulamaya yönelik çeşitli örnekler ve karşılaşılan sorunlar ile çözüm önerileri tartışılmıştır. Ancak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma sebebiyle başlatılmış olan hukuki ve cezai süreçlerde bir avukattan hukuki destek almak çok önemlidir.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu Nedir?
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) İkinci Kısmı'nda yer alan Kişilere Karşı Suçlar bölümünde, Yedinci Bölüm başlığı altında Hürriyete Karşı Suçlar Bölümü bulunur. Bu bölümde, 109. maddede "Kişiyi Hürriyetten Yoksun Kılma" suçu başlığı altında düzenlenmiştir. Bu düzenleme, bireylerin özgürlüğüne yönelik hukuka aykırı müdahaleleri cezalandırmayı amaçlar ve kişinin özgürce hareket etme hakkının korunmasını hedefler. Bu madde, kişinin iradesine aykırı olarak bir yere gitmesinin veya bir yerde alıkonmasının yasaklanması ve bu tür eylemlerin suç olarak tanımlanması yoluyla, bireysel özgürlüklere verilen önemi vurgular. Buna göre,
“(1) Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Bu suçun:
a) Silahla,
b) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Üstsoy, altsoy veya eşe karşı,
f) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat artırılır.
(4) Bu suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması halinde, ayrıca bin güne kadar adlı para cezasına hükmolunur.
(5) Suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarı oranında artırılır.
(6) Bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.”
biçiminde düzenlenmiştir.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma (Hürriyeti Tahdit) Suçunun Şartları
Türk Ceza Kanunu'nun düzenlemelerine göre, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, belli şartların varlığı halinde işlenmiş kabul edilir. Bu suç, bireylerin özgür iradeleriyle hareket etme haklarını koruma altına alır ve bu haklara yönelik herhangi bir ihlali cezalandırır. İşte, bu suçun oluşabilmesi için aranan şartlar:
- Kast:
Fail, kişinin hareket özgürlüğünü kısıtlama eylemini kasıtlı olarak gerçekleştirmelidir. Bu, failin, mağdurun hareket özgürlüğünü bilerek ve isteyerek kısıtladığı anlamına gelir. Failin amacı, mağdurun istediği yerlere gitmesini veya istediği yerde kalmayı engellemek olmalıdır.
- Hareket Özgürlüğünün Engellenmesi:
Suçun işlenmesi için, mağdurun hareket özgürlüğünün fiziksel veya psikolojik engellerle kısıtlanmış veya tamamen engellenmiş olması gerekir. Bu, mağdurun özgürce hareket etme, bir yerden bir yere gitme ya da bir yerde kalmak gibi temel haklarının ihlal edilmesi anlamına gelir.
- Somut Tehdit veya Zorlama:
Suçun işlenmesinde, mağdurun iradesi dışında hareket etmesine neden olan somut bir tehdit veya zorlama olmalıdır. Bu, fiziksel güç kullanımını, tehdit edici davranışları veya psikolojik baskıyı içerebilir.
- Hukuka Aykırılık:
Mağdurun hareket özgürlüğünün kısıtlanması veya engellenmesi hukuka aykırı olmalıdır. Yasal bir yetki veya haklı bir neden olmaksızın gerçekleştirilen her türlü kısıtlama veya engelleme bu suçu oluşturur.
- Gerçek Zarar veya Tehdit:
Mağdurun hareket özgürlüğünün gerçek anlamda kısıtlanmış veya engellenmiş olması gerekir. Bu, somut bir zararın veya tehdidin varlığını gerektirir. Yalnızca korkutma veya tehdit etme eylemleri, suçun unsurlarını tek başına oluşturmaz.
- Tahdit Süreci:
Hukuki sistemlere göre, hürriyeti tahdit suçunun gerçekleşebilmesi için belirli bir süre boyunca hürriyetin kısıtlanmış veya engellenmiş olması gerekebilir. Bu süre, mağdurun ne kadar süreyle hürriyetinden yoksun bırakıldığına bağlı olarak farklılık gösterebilir.
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, temel insan haklarından olan özgürce hareket etme hakkına yönelik ciddi bir müdahaleyi temsil eder ve Türk hukuk sistemi tarafından ciddi bir suç olarak kabul edilir. Bu nedenle, bu suçun unsurları ve şartları titizlikle değerlendirilmelidir.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu Unsurları
Suçun Maddi Unsurları
- Fail ve Mağdur
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 109. maddesi kapsamında, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun faili herkes olabilir; özel bir özellik aranmaz. Kamu görevlisi, altsoy, üstsoy veya eş tarafından işlenmesi durumunda suçun cezasında artırım uygulanabilir. Ayrıca, birden fazla kişi tarafından işlenmesi halinde de cezada artırım öngörülür.
Suçun mağduru her insan olabilir. İsnat yeteneği veya hareket kabiliyeti ne olursa olsun, herkes bu suçun mağduru olabilir.
- Fiil
Bu suç, mağdurun bir yere gitme veya bir yerde kalma yönündeki serbest iradesinin engellenmesi veya kısıtlanmasını içeren eylemleri kapsar. Fiziksel bağlama, belirli bir alandan çıkışı engelleme, aldatma veya tehdit yoluyla hareket özgürlüğünün kısıtlanması gibi çeşitli yöntemler bu suç kapsamında değerlendirilebilir.
Uykuda, sarhoşluk gibi durumlarda kişinin hareket etme iradesinin engellenmesi, fiilin işlenmesi için yeterlidir. Kişinin uyanık veya ayık olup olmaması, suçun oluşumu için belirleyici değildir.
- Suçun Konusu
Suçun konusu, belirli bir kişinin özgürce bir yere gitme veya bir yerde kalma hürriyetidir. Esas olarak, kişinin fiziki hareket özgürlüğünün engellenmesi suçun temelini oluşturur.
- Hareket-Sonuç ve Nedensellik Bağı
Bu suç, mağdurun özgür iradesi dışında hareket özgürlüğünden yoksun bırakılması ile karakterizedir. Hürriyetten Yoksun Kılma Suçu, hareketin sonucuna direkt bağlı bir suç olarak değerlendirilir ve icrai veya ihmali hareketlerle işlenebilir. Ancak, ihmali hareketlerle suçun işlenip işlenemeyeceği konusunda hukuki tartışmalar bulunmaktadır.
Suçun Manevi Unsurları
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun manevi unsuru, genel kasttır. Bu bağlamda, failin mağdurun kişisel özgürlüğünden yoksun bırakılmasına yönelik hareketleri kasıtlı olarak gerçekleştirmesi gerekmektedir. Bu suçta, failin hareketinin sonucunu öngörüp istemesi, yani mağdurun özgürlüğünün kısıtlanması veya engellenmesi sonucunu bilerek ve bu sonucu gerçekleştirmeyi amaçlayarak hareket etmesi kastın varlığı için yeterlidir. Özel bir saik veya amaç aranmaz.
Genel kastın varlığı, failin suçu işlerken mağdurun hürriyetinden yoksun bırakılması sonucunu öngördüğünü ve bu sonucu gerçekleştirmeyi istediğini gösterir. Bu, failin eyleminin bilinçli bir seçim olduğunu ve belirli bir sonuca ulaşmayı amaçladığını ortaya koyar.
Ayrıca, bu suç olası kast ile de işlenebilir. Olası kast durumunda, failin eyleminin potansiyel olarak mağdurun hürriyetinden yoksun bırakılmasına neden olabileceğini öngörmesi ve bu riski kabul etmesi yeterlidir. TCK'nın 21/2. maddesi uyarınca, suçun olası kast ile işlenmesi halinde tayin edilen cezada indirim yapılabilir. Yani, fail suçun gerçekleşme ihtimalini göze alarak hareket etmişse, bu, cezanın hafifletilmesine sebep olabilir.
Taksirle işlenmesi, yani failin eyleminin sonucunu öngörmemesi veya öngörmekle yükümlü olmaması durumu, bu suç türü için mümkün değildir. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, failin bilinçli ve istemli eylemleriyle işlenen bir suçtur ve bu yüzden taksirle işlenemez.
Bu çerçeve, suçun manevi unsuru üzerine doktrinde ve uygulamada genel kabul gören görüşü yansıtmaktadır. Failin eylemlerinin kasıtlı olması, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun temel bir gerekliliğidir.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunun Nitelikli Halleri
Türk Ceza Kanunu'nda kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun temel hallerinin yanı sıra, suçun işleniş şekli, kullanılan yöntemler, mağdurun kimliği ve suçun amacı gibi özellikler dikkate alındığında, cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli haller de düzenlenmiştir. Bu nitelikli haller, suçun daha ağır sonuçlar doğurması veya suçun özellikle tehlikeli yöntemlerle işlenmesi durumlarını kapsar. Aşağıda, bu nitelikli haller ve ilgili yasal düzenlemeler özetlenmiştir:
- Cebir, Tehdit, Hile Kullanılması: TCK 109/2, suçun cebir, tehdit veya hile kullanılarak işlenmesi, cezanın artırılmasını gerektiren bir nitelikli hal olarak kabul edilir. Cebir, fiziksel zor kullanmayı; tehdit, mağduru gelecekteki bir kötülükle korkutmayı; hile ise mağduru yanıltmayı ifade eder.
- Suçun Silahla İşlenmesi: TCK 6/1.f, Suçun ateşli silahlar, kesici-delici aletler veya diğer saldırı/savunma amaçlı şeylerle işlenmesi, suçun nitelikli hali olarak değerlendirilir ve ceza artırımına tabidir.
- Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte İşlenmesi: İştirak halinde, birden fazla kişinin suçu birlikte işlemesi, suçun ağırlaşmasına neden olan bir diğer faktördür.
- Belirli Kişilere Karşı İşlenmesi: Suçun üstsoy, altsoy veya eşe karşı işlenmesi, yine cezanın artırılmasını gerektiren bir durumdur.
- Suçun Kamu Görevi Nedeniyle İşlenmesi: Suçun, mağdurun kamu görevi nedeniyle veya kamu görevlisinin görevinden kaynaklanan nüfuzu kötüye kullanarak işlenmesi, cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli haller arasındadır.
- Suçun Cinsel Amaçla İşlenmesi: Suçun cinsel amaçla işlenmesi, özellikle cinsel saldırı veya istismar amacıyla kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılması durumunda, suçun ağırlaşmış hali olarak değerlendirilir.
- Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Hali: Suçun işlenmesi sonucunda meydana gelen ağır yaralanma gibi zararlar, suçun neticesi sebebiyle ağırlaşmış halini oluşturur.
- Mağdurun Ekonomik Bakımdan Önemli Bir Kaybına Neden Olması: Suçun mağdurun ekonomik olarak önemli kayıplara uğramasına neden olması durumu, suçun neticesi sebebiyle ağırlaşmış halidir ve ayrıca adli para cezasını gerektirir.
Bu nitelikli haller, suçun işleniş biçimine göre cezai sorumluluğu artırır ve yargılama sürecinde dikkate alınır. Suçun hangi nitelikli hal veya haller altında işlendiğinin belirlenmesi, failin cezasının tayin edilmesinde önemli bir rol oynar.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda Şikayet Süreci
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda, şikayet süreci genellikle mağdurun ya da suçtan zarar gören kişinin yetkili makamlara, yani savcılığa veya karakola başvurmasıyla başlar. Bu suç türünde önemli bir husus, suçun takibinin şikayete bağlı olmamasıdır. Bu, mağdurun veya suçtan zarar gören kişinin şikayeti olmasa bile devletin soruşturma başlatabileceği ve kamu davası açabileceği anlamına gelir. Bu çerçevede, suçla ilgili başlamış bir soruşturma sürecinde, mağdurun şikayetini geri çekmesi, devam eden veya başlatılacak olan kamu davasını etkilemez. Dolayısıyla, mağdurun şikayeti üzerine başlayan bir soruşturma, mağdurun daha sonra şikayetini geri çekmesine rağmen, kamu davasına dönüşebilir ve yargılama süreci devam edebilir. Bu, mağdurun korunmasını ve suçun cezasız kalmamasını amaçlayan bir düzenlemedir.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunun Cezası
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun cezası, suçun ağırlığına göre değişmektedir. Buna göre suçun basit halinin işlenmesi durumunda, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Bu suçun:
a) Silahla,
b) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Üstsoy, altsoy veya eşe karşı,
f) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat artırılır. Bu suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması halinde, ayrıca bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarı oranında artırılır. Bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.” şeklinde cezalara yer verilmiştir.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda HAGB
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB), Türk Ceza Kanunu'nda düzenlenen bir yargılama sonucudur. Bu uygulama, mahkemenin suçun sabit görülmesine rağmen, ceza verilmesine karar verip bu kararın açıklanmasını belirli şartlar altında geri bırakması anlamına gelir. Bu süreçte, sanığa verilen ceza hükmü, belirli bir deneme süresi boyunca açıklanmaz ve bu süre içinde sanık yeniden suç işlemezse, hüküm kesinleşmeden ortadan kalkar.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda Etkin Pişmanlık ve Denetimli Serbestlik
Etkin pişmanlık, Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) belirli suçlar için öngörülen bir hukuki düzenlemedir. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu ile ilgili olarak TCK'nın 110. maddesi, etkin pişmanlık durumunda ceza indirimi getirmektedir. Etkin pişmanlık, suçun tamamlandığı ancak soruşturma başlamadan önce, failin gönüllü olarak mağduru serbest bırakması ve bu eylemiyle mağdurun şahsına zarar vermemiş olması durumlarında uygulanır. Bu durumda, failin alacağı cezanın üçte ikisine kadar indirim yapılabilir.
Etkin pişmanlık koşulları şunlardır:
- Suçun Tamamlanmış Olması: Etkin pişmanlıktan yararlanabilmek için, suçun tamamlanmış, yani sonuç itibarıyla gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Bu, mağdurun fiziken hürriyetinden yoksun bırakıldığı anlamına gelir.
- Gönüllü Serbest Bırakma: Fail, mağduru herhangi bir dış baskı olmaksızın ve kendi inisiyatifiyle serbest bırakmalıdır. Bu eylemin, soruşturma başlamadan önce gerçekleşmesi gerekir.
- Mağdura Zarar Verilmemesi: Failin eylemi sırasında veya mağduru serbest bırakırken mağdurun şahsına herhangi bir zarar vermemiş olması gerekmektedir.
Denetimli serbestlik, suça mahkum olan kişinin belirli şartlar altında hapis cezasının infazının ertelenmesi ve topluma yeniden kazandırılması amacı taşıyan bir uygulamadır. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda da, ceza 2 yıldan az ise ve diğer şartlar da mevcutsa, hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) ile birlikte denetimli serbestlikten yararlanılabilir. Ancak, denetimli serbestliğin uygulanma süresi ve koşulları, suçun işlendiği tarihe ve mahkemenin takdirine göre değişiklik gösterebilir.
Bu hukuki düzenlemeler, mağdurun haklarının korunmasını sağlarken, aynı zamanda failin topluma yeniden entegre olmasını ve pişmanlığının cezai yaptırımlar üzerinde etkili olmasını amaçlar.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu Adli Para Cezasına Çevrilir Mi?
Türk Ceza Kanunu'nda kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu ile ilgili olarak, suçun mağdurun ekonomik olarak önemli bir kayba uğramasına neden olması durumunda, hapis cezasına ek olarak adli para cezası da öngörülmektedir. Bu düzenleme, suçun mağdura maddi zarar da vermesi durumunda, suçun ciddiyetini ve mağdura olan etkisini daha da artırır.
Suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması, suçun etkilerinin yalnızca fiziksel veya psikolojik olmadığını, aynı zamanda maddi zararlara da yol açabileceğini gösterir. Bu nedenle, yasal düzenleme, mağdurun bu tür zararlarının da cezai süreçte dikkate alınmasını sağlar.
Adli para cezasının miktarı, suçun oluşturduğu zararın büyüklüğü, failin ekonomik durumu ve suçun diğer özellikleri göz önünde bulundurularak belirlenir. Bin güne kadar adli para cezası, suçun mağdura yol açtığı ekonomik zararın ciddiyetine göre mahkeme tarafından takdir edilir. Bu cezanın amacı, mağdura yönelik maddi zararın telafisine katkıda bulunmak ve aynı zamanda fail üzerinde caydırıcı bir etki yaratmaktır.
Bu tür bir adli para cezasının uygulanması, suçun mağdura olan etkisini kapsamlı bir şekilde değerlendirme ve mağdurun maruz kaldığı zararları azaltma çabasının bir parçasıdır. Suçun mağdur üzerindeki maddi etkilerinin tanınması, adaletin sağlanması açısından önemlidir.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Bırakma Suçu Şikayete Tabi Mi?
Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçu şikayete tabi değildir. Bu suç, kamu düzenini ilgilendiren ve kamuoyunun korunması gereken temel hak ve özgürlükler arasında yer aldığı için, şikayet aranmaksızın devlet organları tarafından re'sen takip edilir. Bu durum, suçun işlenmesi halinde, mağdurun şikayeti olmasa dahi, yetkili makamların (savcılık, polis vs.) harekete geçerek soruşturma başlatma yetkisine sahip olduğu anlamına gelir.
Bu suçla ilgili soruşturma başladıktan sonra mağdurun şikayetini geri çekmesi, devam eden soruşturmanın veya açılacak olan kamu davasının önünde bir engel teşkil etmez. Yani, mağdurun şikayetini geri çekmesi, davaya konu olan suçun takibinin durdurulması ya da kamu davasının açılmaması için bir neden oluşturmaz. Bu, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunun ciddiyetinin ve toplum üzerindeki etkisinin farkında olunduğunu ve bu tür suçların cezasız kalmaması gerektiğini vurgular.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Bırakma Suçunda Zamanaşımı
Türk Ceza Kanunu'nda kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçu için öngörülen genel zamanaşımı süresi 8 yıldır. Bu, suçun işlendiği veya suçlunun kimliğinin belirlendiği tarihten itibaren soruşturma veya kovuşturmanın başlatılması ve tamamlanması için geçerli olan süredir. Eğer bu süre içinde dava sonuçlanmazsa, zamanaşımı nedeniyle ceza kovuşturması yapılamaz.
Nitelikli hallerde ise, suçun daha ağır cezayı gerektiren özel durumları içermesi (örneğin, silah kullanılması, birden fazla kişi tarafından işlenmesi, cinsel amaçla işlenmesi gibi) nedeniyle zamanaşımı süresi 15 yıla çıkar. Bu, söz konusu suçun ağırlığı ve toplum üzerindeki etkisini dikkate alarak, adaletin sağlanması ve suçluların cezasız kalmaması amacıyla daha uzun bir süre tanınmasını sağlar.
Zamanaşımı süreleri, suçun ciddiyetini ve toplumun adalet beklentisini yansıtır. Bu süreler içinde soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin tamamlanmamış olması durumunda, suçun zaman aşımına uğraması nedeniyle cezai takibatın sonlandırılması gerekebilir. Ancak, zamanaşımı sürelerinin başlaması ve işlemesi, suçun türüne, niteliğine ve işleniş şekline göre değişiklik gösterir, bu yüzden her bir dava için bu süreler dikkatle değerlendirilmelidir.
Kaynak: Haber Merkezi