Salgının kadınların yaşamları üzerindeki etkisine dikkati çeken Selçuk, bu dönemde sokağa çıkma yasakları nedeniyle kadınların aile sorumluluklarının ve üzerlerindeki yüklerin önemli ölçüde arttığını söyledi.
Salgın süresince kadınların şiddete maruz kalma riskinin de arttığını belirten Selçuk, "Her şeyden önce insanlık suçu olan kadına yönelik şiddetle dün olduğu gibi, bugün ve yarın da sıfır tolerans ilkesiyle mücadeleye devam edeceğiz." ifadesini kullandı.
Türkiye'de kadın haklarının teminatının, başta anayasada olmak üzere ulusal mevzuatta yer alan mevcut düzenlemeler olduğunu vurgulayan Selçuk, "Ortaya çıkan ihtiyaçlara göre, yeni düzenlemeleri uygulamak için güçlü ve dinamik bir yasal zemine sahibiz. Bu nedenle milli ve manevi değerlerimiz çerçevesinde kadına yönelik şiddete sıfır tolerans ilkesiyle çalışmalarımıza devam ediyoruz." diye konuştu.
Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezleri ve her ilde bulunan 148 kadın sığınma evi aracılığıyla mağdurlara hizmet verdiklerini kaydeden Selçuk, şiddet mağdurlarının barınma ihtiyaçlarını karşılamak için 71 ek tesisi hizmete açtıklarını aktardı.
Salgın döneminde "Sosyal Koruma Kalkanı Programı"nı da hayata geçirdiklerini anlatan Selçuk, salgının başlangıcından bu yana, Sosyal Koruma Kalkanı Programının finansmanı için yaklaşık 56 milyar lira ayırdıklarını dile getirdi.
Araştırmaların, kadınların kazançlarını, tasarruf ve çocukları için kullanmaya daha istekli olduklarını gösterdiğine dikkati çeken Selçuk, "Bir kadının ekonomik olarak güçlendirilmesi, sadece bir bireyin refahının artmasının çok ötesinde olup güçlü bir toplum inşa etmenin önemli bir göstergesi olarak değerlendirilmelidir." görüşünü paylaştı.
"Sosyal yardımlardan faydalananların yaklaşık yüzde 65'i kadın"
Türkiye'de sosyal yardımlardan faydalananların yaklaşık yüzde 65'inin kadın olduğuna işaret eden Selçuk, aile dostu yaklaşımların geliştirilmesine yönelik gerekli yasal düzenlemelerin de yapıldığını belirtti.
Bakan Selçuk, "Evde bakım desteği, doğum izni düzenlemeleri, kreş desteği, prim desteği ve yarı zamanlı çalışma uygulaması, bu alanda hayata geçirdiğimiz program ve teşviklerden bazılarıdır." açıklamasında bulundu.
Aile ve iş hayatı arasındaki uyumun sağlanması ve kadınların kayıtlı istihdamının teşvik edilmesi bakımından çocuk bakım hizmetlerine özel önem atfedildiğini vurgulayan Selçuk, "Ev Tabanlı Çocuk Bakım Hizmetleri Yoluyla Kayıtlı Kadın İstihdamının Desteklenmesi Projesi ile şimdiye kadar 25 binden fazla çalışan anne desteklendi." dedi.
Proje ile çalışan annelere, profesyonel çocuk bakımı için mali destek sunularak işgücü piyasasına geri dönme fırsatı sağlandığını belirten Selçuk, bu proje sayesinde 15 bin kadının ilk kez sosyal güvenlik sistemi kapsamına alındığını hatırlattı.
Özellikle yeni normalleşme döneminde kadınların işgücü piyasasına katılımının önündeki engelleri kaldırmayı hedeflediklerinin ifade eden Selçuk, bu sebeple, aktif işgücü piyasası programları ile kadınların sürdürülebilir istihdamlarını desteklediklerini ve 2002'den bu yana, 4 milyondan fazla kadının bu programlardan yararlandığını kaydetti.
Aktif işgücü hizmetlerinden faydalananların yarısını kadınların oluşturmasından gurur duyduğunu dile getiren Selçuk, salgın döneminde "Uzaktan Çalışma Yönetmeliğini" de yürürlüğe koyduklarını söyledi.
"Kadınları hayatın her alanında desteklemeyi sürdüreceğiz"
Kadınların iş gücüne katılımını artırmak açısından kadın girişimciliğinin, kooperatiflerin itici gücü olduğuna inandığını vurgulayan Selçuk, "Kadınları, kooperatifler aracılığıyla güçlendirmek amacıyla 700'den fazla çalıştay, eğitim ve bilgilendirme toplantısı düzenledik ve 452 yeni kadın kooperatifinin kurulmasına destek verdik." ifadesini kullandı.
Bakan Zehra Zümrüt Selçuk, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi, önümüzde kontrollü normalleşmeye odaklanmamız, salgının etkilerini hızla bertaraf etmemiz gereken bir süreç var. Kadınları hayatın her alanında desteklemeyi sürdüreceğiz. Emine Erdoğan Hanımefendi'nin himayelerinde başlattığımız Mercan Kampanyası ile kadınlara kendi başarı hikayelerini yazmaları, karar alma mekanizmalarında daha fazla yer almaları, aile-iş hayatı dengesini kolaylaştırmaları ve sosyo-ekonomik güçlenmelerini arttırmaları hususlarında fırsatlar sunmaya devam edeceğiz."
Kovid-19 krizinden sonra daha ileriye gitmek için önceki yaşam şekline geri dönülemeyeceğini söyleyen Selçuk, "Bu nedenle, yenilikçi yollar keşfetmemiz gerekiyor. Daha kapsayıcı ve sürdürülebilir bir gelecek için kadın liderliğinin gücünden tam olarak yararlanmanın zamanı geldi." diye konuştu.
"İş ve yaşam dengesi, kadın ve erkeklerin birlikte çözmesi gereken bir sorun"
KADEM Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan Bayraktar ise salgın süresince en dezavantajlı, yorgun, endişeli ve stresli olanların kadınlar olduğuna dikkati çekti.
Toplumsal cinsiyet adaletinin ailede, iş hayatında ve sosyal hayatın her alanında tesis edilmesinin önemine değinen Bayraktar, iş ve yaşam dengesinin ise kadın ve erkeklerin birlikte çözmesi gereken bir sorun olduğunu vurguladı.
Bayraktar, erkeklerin ev idaresi ve çocuk bakımı gibi sorumluluk ve rollerin paylaşımında adaletli davranması durumunda ise kadının iş ve yaşam dengesi yükümlülüklerinin hafifleyeceğini dile getirdi.
Panele, KADEM Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Derya Yanık da katıldı. Panelin moderatörlüğünü KADEM Yönetim Kurulu Üyesi Melek Cevahiroğlu Ömür yaptı.
Kaynak: