Semanın, manevi bir ritüel, bir zikir şekli olduğunu hatırlatan Bayru, kadınların da sema yaptığını ancak meydana çıkmadığını anlattı.
Mevlevihanelerde Mevlevilikle ilgili bilgi almak isteyen kadınların da harem kısmında eğitildiğini, onların sorularının cevapladığını dile getiren Bayru, "Hatta Mevlevihanelere baktığımız zaman mutlaka 'kadınlar mahfili' diye bir yer var. O mahfilde, kadınlar mevlevihanedeki ayin-i şerifin müziği eşliğinde, kendi aralarında sema etmişler." diye konuştu.
"İnsanlığın birliğe, beraberliğe, sevgiye ihtiyacı var"
Bayru, Mevlana'nın insanları sevgiye, barışa, birliğe, beraberliğe çağırdığını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hazreti Mevlana, özünü Kur'an-ı Kerim'den ve hadislerden alarak insanlara bir yaşam şekli, bir hayat görüşü anlatmış, öğretmeye gayret etmiş. Hazreti Mevlana'nın bu bakışı, İslamiyet'teki o Allah aşkını öne çıkararak anlatıyor olması, Hazreti Mevlana'yı evrensel kılmıştır. Bugün insanların buna ihtiyacı var, birliğe, beraberliğe, sevgiye ihtiyacı var. Hazreti pir bunları anlatmış."
Mevlana'nın "Beri gel beri, daha da beri. Bu yol vuruculuk ne zamana kadar sürüp gidecek. Madem ki sen bensin, ben de senim, nedir bu senlik ve benlik. Biz hakkın aynasıyız. O halde kendi kendimizle, birbirimizle ne diye çekişip duruyoruz. Bir aydınlık, bir aydınlıktan neden böyle kaçıyor..." sözlerini hatırlatan Bayru, "Bu gazelde bugünün insanına çok gerekli bir ders var. Önce insan kendi kendiyle barışmalı. Kendimizle barışırsak, bu dünyaya geliş nedenimizi bilirsek, bu şekilde o geliş hedefimize göre bu dünyayı yaşarsak, bu dünyaya hizmet edersek o zaman bütün insanlara da bu sevgiyi, bu birliği anlatabiliriz, yayabiliriz." dedi.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.