Dilekçede, merhum Adnan Menderes'in darbeciler tarafından katledilen bir başbakan olduğu, Menderes'in idam edilmesinin milletin vicdanında derin yaralar açtığı kaydedildi.
Vesayet odaklarının da Menderes'in akıbetiyle, seçilmiş başbakanları ve cumhurbaşkanlarını tehdit ettiği belirtilen dilekçede, "(Menderes'in akıbeti) vesayet odakları ve onlara destek veren siyasetçiler tarafından olağanlaştırılmaya çalışılan bir tehdit ifadesidir. Son altmış yılda, siyasetçilere ve ülkeyi yöneten sivil idarecilere demokrasi dışı yöntemlerle istikamet vermeye çalışan odakları da bu tehdit ifadesine çokça başvurmuşlardır." denildi.
Dilekçede, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "tehdit" suçunu düzenleyen 106. maddesinin ilk fıkrasında, bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceğinden bahisle tehdit eden kişinin, 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacağının hükme bağlandığı hatırlatıldı.
"Altay'ın şikayete konu açıklamalarıyla Cumhurbaşkanını, 27 Mayıs darbesi sonrası idam edilen merhum Başbakan Adnan Menderes'in akıbetiyle tehdit ederek açıkça atılı suç işlediği" kaydedilen dilekçede, "Son olarak soruşturma yürütülen '104 Amiral Bildirisi'nde de 'aksi halde' ile başlayan cümlenin vurgulamaya çalıştığı akıbet de 'Menderes'in akıbeti'dir. 104 amiral bildirisinde örtülü olarak vurgulanan akıbet, Engin Altay tarafından açıkça ifade edilmiştir." ifadelerine yer verildi.
Dilekçede, bildirinin muhtevası ile Engin Altay'ın açıklamaları arasındaki benzerliğin dikkati çekici olduğu belirtilerek, şikayete konu açıklamalar ile amirallerin bildirisi arasında bir bağlantı olup olmadığının araştırılması ve varsa soruşturmanın birlikte yürütülmesi talep edildi.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.
