Konuşmasına toplantının öneminden bahsederek başlayan Bakan Gül, “Bugün çok önemli bir başlığı, mağdur odaklı adalet buluşmasını burada gerçekleştiriyoruz. Bu toplantıda önemli verilerin, çıktıların ortaya çıkacağına inanıyorum. Güven veren ve erişilebilir bir adalet sistemine ulaşmak için çıktığımız bu yolda bu toplantılar ve buluşmalar önemli katkılar sağlıyor. Vatandaşımızın hakkını, hukukunu, beklentisini herhangi bir hak talebini adaletin ortasına yerleştirmek hepimizin ortak sorumluluğu.
Bir suçun mağduru olan vatandaşımızı adliyede derdiyle baş başa bırakmayan bir sistemi inşa ediyoruz. Yeni olarak vatandaşlarımızın hizmetine sunulan mağdur odaklı bu yaklaşımlar vatandaşlarımıza önemli katkılar sunmaktadır. Mağdurun elinden tutan, yarasını dindiren, gözyaşını silen bir uygulamayı sürecin en önemli parçası olarak görmekteyiz. Bu anlayışımızın uygulamalarını yerinde görmek amacıyla bu toplantıları gerçekleştiriyoruz. Bu toplantılarda uygulamanın tüm paydaşlarıyla meseleyi masaya yatırıyoruz.
Biliyoruz ve inanıyoruz ki güçlü Türkiye’nin yolu hangi görüş, hangi düşünce, inanç, mezhep, siyasi kanaate sahip olursa olsun, hangi yaşam tarzına sahip olursa olsun herkesin hakkını hukukunu en yüksek standartlarla geliştirmekten geçmektedir. Türkiye’nin yolu ve rotası budur. Bu yüzden sahadaki uygulamaları da yerinde görmek bizim için çok değerli, çok anlamlı bir çalışma” diye konuştu.
"Yeni bir usul geliştirmenin bir ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz"
Özellikle boşanma davalarında adli süreçlerin uzamasının, tarafları olumsuz yönde etkilediğini belirten Bakan Gül, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Adli süreçlerde vatandaşlarımızın yeni mağduriyetler yaşamaması amacımızı en güçlü şekilde uygulamaya çalışıyoruz. Örneğin bazı davalarda sürenin uzaması ve çıkan belirsizlik tarafların hayatını doğrudan olumsuz etkilemektedir. Bu konuda akla gelen ilk örneklerden biri boşanma davalarıdır.
Biz, iki taraf da boşanmak istiyorsa ama tazminat, velayet gibi şeylerde uzlaşamadıkları için anlaşmalı boşanma olmuyorsa bu dava yıllar boyunca uzayıp gitmesin diyoruz. İki taraf da boşanmak istiyor ama bazı hususlarda anlaşamadığı durumlarda uzayıp giden çekişme kadına da erkeğe de daha da önemlisi çocuğa çok onulmaz yaralar açmakta. Bu süreç de anlaşmazlıkları derinleştirmekte, insan psikolojisini ve tarafları olumsuz etkilemekte, örselemektedir. Tarafların iradesine uygun, yeni mağduriyetlere yol açmayacak yeni bir usul geliştirmenin bir ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Bu konuda da çalışmalarımızı yakın zamanda yoğunlaştırdık.
Bildiğiniz gibi bir anlaşmalı boşanma, bir de klasik çekişmeli boşanma var usulümüzde. Üçüncü bir karma model üzerinde çalışıyoruz. İnsan hakları eylem planımızda da yer alan faaliyet başlıklarından biri bu konuda mağduriyetlerin giderilmesine yöneliktir. Boşanma davalarında süreci uzatan usul hükümlerini, ana davadan ayıran daha hızlı ve yeni bir usul getirmek üzere çalışmalarımızı yoğunlaştırdık.
Bu konuda uygulayıcıları dinledik, çok değerli aile ve usul hocalarımızın görüşlerine müracaat ettik. Önümüzdeki süreçte de bu konuda düzenlemelerin yapılacağına inanıyoruz. Böylece boşanma süreçlerinde insanların daha fazla mağdur olmasını önleyecek bir sistemle vatandaşlarımızın bu mağduriyetlerini gidermeyi hedefliyoruz.”
"İnsanlar kendi çocuğunu görmek için para ödemeyecek"
Bakan Gül, çocuğun psikolojisini korumaya yönelik özel çalışmaları sürdürdüklerini de dile getirerek, şunları söyledi: “Bildiğiniz gibi 5'inci Yargı Paketi geçtiğimiz günlerde Sayın Cumhurbaşkanı'mız tarafından imzalanarak yürürlüğe girdi. Özelikle boşanma sonrası tarafların çocuğunu görme konusunu icra alanının tamamen dışına çıkarmış durumdayız. 90 yıldır süre gelen çocukların icra ile teslim edilmesi uygulamasına böylece son verilmiştir. Bu sürecin uygulamasına yönelik ikincil mevzuat çalışmaları yapılıyor.
Bu hazırlıklar tamamlandığında, süreç tamamlandığında önce pilot uygulamalar sonra Türkiye genelinde bu uygulamalar tamamlanmış olacaktır. Bu işlemler artık ücretsiz yapılacaktır. Bu değişikliğin hayata geçmesi için de süreci beklemedik. İnsanlar artık kendi çocuğunu görmek için para ödemeyecek. Buna derhal başladık. Kendi çocuğunu görmek isteyen baba ya da annenin yaklaşık bin TL para yatırması uygulamasına son verdik.
İnsan kendi çocuğunu görmek için para öder mi? Kendi çocuğunu görmek için icra yoluyla bir mal gibi teslim edilir mi? Hayır. Tüm bu uygulamalara son verdik. Hazırlıkları, konu çocuk olduğu için ilgili kurumlarla çalışarak, bu geçiş sürecini tamamlayarak tüm Türkiye’de uygulamaya geçireceğiz.”
Bakan Gül, çocuk mahkemelerine de değinerek, “Özellikle adalete erişim konusunda yargıda ihtisaslaşmayı çok önemli görüyoruz. Bu konu İnsan Hakları Eylem Planı’nda yargı reformu hedeflerimizin de önemli başlıklarından birisi. HSYK 25 Kasım’da bu konuda önemli bir kararıyla iyi ve köklü bir adım attı.
Bu kararla birlikte artık çocukların yargılandığı ya da çocukların bir şekilde taraf olduğu çocuk davaları ülkemizin tamamında ayrı ve uzman mahkemelerde görülecek. Çocuk mahkemelerinin kurulu olmadığı yerlerde de hangi mahkemenin bakacağı HSYK tarafından tek tek belirlenmiş durumdadır. Böylece bir eylem planımızı daha hayata geçirmiş olduk” diye konuştu.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.