Son Dakika Haberler

Bu haberi daha sonra okumak için kaydedebilir ve sağ üst köşedeki butona basarak haberi okuyabilirsiniz!

18-25 yaş arasına müzeler ücretsiz: İşte Konya’da gezilecek müzeler listesi

Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, 18-25 yaş arasındaki tüm gençlere ücretsiz "Müzekart GNS" verileceğini açıkladı. Konya’da birçok müze zaten ücretsiz olarak hizmet vermekte bununla birlikte Gençlerin Konya’yı daha iyi tanıması için Konya’da ziyaret edilebilecek Müzeleri araştırdık. İşte Konya’daki müzeler…

18-25 yaş arasına müzeler ücretsiz: İşte Konya’da gezilecek müzeler listesi
Bakan Bak, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Gençler, Müzekart GNS bu yıl da ücretsiz olarak hizmetinizde. Genç Ne Sever Platformumuzla gönlünüzden geçenleri gerçekleştirmeye devam ediyoruz." ifadelerine yer verdi.

Projeden faydalanmak isteyen 18-25 yaş arası gençler, "muzekartgns.com" adresi üzerinden başvuru yaparak dijital kartlarını oluşturacak ve ülke genelindeki 300'den fazla müze ve ören yerini tekrar ücretsiz görme imkanı bulacak.” açıklamasında bulundu

Konya’da gezilebilecek müzeler
Müjdeyle birlikte gençler müze araştırmasına girerken Konya’da zaten birçoğu ücretsiz olan müzeleri araştırdık. İşte Konya’da ziyaret edilebilecek müzeler:
Mevlana Müzesi
Bugün müze olarak kullanılmakta olan Mevlana dergahının yeri Selçuklu Sarayı’nın gül bahçesi sultan Alaeddin Keykubat tarafından Mevlana’nın babası Sultanü’l Ulema bahaeddin velede hediye edilmiştir. Sultanü’l ulema 12 ocak 1231 yılında vefat edince bugünkü yerine defnedilmiştir.bu defin gül bahçesinde yapılan ilk definedir Sultan’ül ulema’nın ölümünden sonra kendisini sevenler Mevlana’ya müracaat ederek babasının mezarının üzerine Nil türbe yaptırmak istediklerini söylemişlerse de Mevlana ‘ Gök kubbeden daha iyi türbe mi olur? Diyerek bu isteği reddetmiştir.

Ancak kendisi 7 aralık 1273 yılında vefat edince Mevlana’nın oğlu sultan veled Mevlana’nın mezarının üstünde türbe yaptırmak isteyenlerin isteklerini kabul etmiştir. ‘’kubbe-i hadra’ yeşil türbe denilen türbe dört fil ayağı( kalın sütun) üzerine 130.000 Selçuki dirhemine Mimar Tebrizli Bedreddin’e yaptırılmıştır.
Karatay Medresesi
Çini Eserler Müzesi olarak kullanılan Karatay Medresesi, Selçuklu Sultanı II.İzzeddin Keykâvus zamanında Emir Celâleddin Karatay tarafından 1251 yılında yaptırılmıştır. Medresenin iç mekânları mozaik ve plaka çiniler ile kaplanmıştır. Mimarının Muhammed bin Havlan olduğu tahmin edilmektedir.

Medrese, Selçuklular devrinde hadis ve tefsir ilimleri okutulmak üzere “Kapalı Avlulu Medrese” grubunda beden duvarları taştan, kubbe ve tonozlar tuğladan inşa edilmiştir. Sille taşından inşa edilmiştir. Tek katlıdır. Giriş doğudan gök ve beyaz mermerden yapılmış, Selçuklu devri taş işçiliğinin şaheser bir örneği olan kapı ile sağlanmaktadır. Kapının üzerinde medresenin yapımı ile ilgili kitabeler, diğer yüzeylerine seçme âyet ve hadisler kabartma olarak işlenmiştir.

Medresenin güneybatı hücresinde Celâleddin Karatay’ın türbesi mevcuttur. 

Anadolu Selçuklu devri çini işçiliğinde önemli yeri bulunan Karatay Medresesi 1955 yılında “Çini Eserler Müzesi” olarak ziyarete açılmıştır. Müzede Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı dönemine ait çini ve seramikler, özellikle Kubad-Âbâd Sarayı çinileri, alçı süsleri, dolaplar, çini tabaklar ve kandiller teşhir edilmektedir. Müze pazartesi haricinde haftanın her günü ziyarete açıktır.
Konya Panaroma Müzesi
Konya Panaroma Bölümünde; 13. Yüzyılda Anadolu Selçukluları’nın yaklaşık iki asır kadar başkenti olan Konya’nın; bilgin, sanatkâr, şair ve ediplerin harman olduğu bir şehir olduğu anlatılmaktadır. Özellikle Moğol istilâsından kaçıp Anadolu’ya sığınan Mâverâünnehr, Horasan ve İranlı âlim, mutasavvıf, sanatkar ve tacirler, Konya’yı vatan edinmişlerdi.

Başkent Konya, tacirler için güvenli ve refah düzeyi yüksek bir şehirdi. İpek Yolu üzerinde olması tacirlerin uğrak yeri olmasına sebep olmuştu. O dönemlerde Selçuklu Sultanları merkez ve civarına, kervanların güvenle dinlenebilmeleri ve konaklayabilmeleri için hanlar-kervansaraylar inşa ettirmişlerdi. Konya, bu devrin hatta bütün devirlerin en büyük mutasavvıfı sayılan Şeyhü’l-Ekber Muhyiddîn-i Arabî’nin Konya’ya gelmesi ve  vahdet-i vücut nazariyesini yaymasyla tasavvufi açıdan gelişmişti.  Necmeddîn Dâye, Sadreddîn Konevî, Sühreverdi, Mevlânâ ve ailesi sayesinde de oldukça kuvvetli ve parlak bir dönemi yaşamıştı. Sayısı oldukça fazla olan medreseler, tekkeler, zâviyeler, ilim aşığı talebeler ve irfan arayan müritlerle dolup taşmıştı. Bu yüzyılda Konya’da ilmî hayat gibi tasavvufî hayat da, Selçukluların XI. ve XII. yüzyıllardaki faaliyetlerinin bir neticesi olarak oldukça parlamıştı. Konya, bu devirde içten Baba Resûl, dıştan Moğol saldırılarına maruz kalmışsa da ilmî yönden gelişmesi devam etmişti. Bunun sebebi yüzlerce âlim ve mutasavvıfın Moğol tehlikesinden kaçıp Konya’yı yurt edinmesi, ilim ve sanat erbabına saygı ve sevgileriyle meşhur olan, aynı zamanda kendileri de âlim ve şair olan sultan ve beylerin bu devirde Konya’da hüküm sürmesiydi.

Devlet adamları ve medrese talebeleri birçok eserin yanı sıra İmam-ı Gazalî’nin Kimyâ-yı Saâdet’inden, Nizâmülmülk’ün Siyâsetnâme’sine kadar pek çok eseri okumakta idiler. Fahrettin-i Râzî’nin ekolünden Kadı Sirâceddîn Urmevî, Osmanlı medreselerinde okutulan bazı eserlerin müellifi filozof Esîrüddîn Mufaddal elEbherî, meşhur mutasavvıf Sadreddîn Konevî, Necmeddîn Dâye, Fahreddîn Irakî, Seyyid Burhaneddîn Tirmizî, Ahmed Fakih ve nihâyet Bahâeddîn Veled ve oğlu Mevlânâ bu devirde Konya’daki büyük âlim ve ariflerdendi. Bunun yanı sıra Konya,  Erken Hristiyanlık Dönemi’nin en önemli merkezlerinden biriydi. Hıristiyanlığın Anadolu’da ilk yayılmaya başladığı yıllarda Hristiyanlar Konya’ya göç etmişlerdi. Müslümanlar ve Hristiyanların(Türk-Rum) bir arada kardeşçe yaşadıklarını gösteren 1245’li yılların Konya Panoramasında; bir aziz ve papazın da Konya çarşısında boy göstermesi, Konya’da hoşgörü anlayışının o dönemden bu döneme  temel oluşturduğunu ve şimdinin Konya ruhuna da ışık tuttuğunu göstermektedir.
İnceminare Taş ve Ahşap Eserleri Müzesi
İnce Minareli Medrese ya da diğer adıyla Taş ve Ahşap Eserleri Müzesi Selçuklu İlçesi’nde ve Beyhekim Mahallesi’ndedir. Kapalı avlulu, tek eyvanlı ve tek katlı bir medresedir; adını, kuzey-doğu köşesindeki minaresinden almaktadır.

Selçuklu Sultanı II. İzzeddin Keykâvus Devrinde Vezir Sâhib Atâ Fahreddin Ali tarafından, hadis ilmi okutulmak üzere 1264 yılında inşa ettirilmiştir. Yapının mimarı Keluk bin Abdullah’tır. Selçuklu Devrinin “Kapalı Avlulu Medrese” grubunda olup, tek eyvanlıdır. Doğusunda yer alan taç kapı, Selçuklu Devri taş işçiliğinin en güzel ve nadîde örnekleri arasındadır.

İnce Minareli Medrese XIX. yüzyılın sonuna kadar faaliyetini sürdürmüş, 1876-1899 yıllarında ise yenileme çalışmaları yapılmıştır.  Cumhuriyet Devrinde 1936 yılında başlayan çeşitli onarım çalışmalarından sonra, 1956 yılında “Taş ve Ahşap Eserler Müzesi” olarak hizmete açılmıştır.
 
Medresenin hat sanatının önemli örnekleri olarak kabul edilen yazıları büyük önem taşımaktadır. Özellikle taçkapısı, yazının yoğun olarak uygulandığı ender tasarımlardan biri olarak kabul edilir. Taçkapının ortasındaki düğümlü kitâbe bordüründe, sülüs ile Fatiha ve Yâsin sureleri yazılıdır. Niş kemerinin alınlığındaki rozetlerden birinde “Amel-i Kelûk”, diğerinde ise “bin Abdullah” yazılıdır. İç mekânda, kubbe eteğini çeviren bordürde kûfî yazı ile “El Mülkü-l’illâh” ibaresi yer alır.

Medreseye adını veren minare, bitişiğindeki mescide aittir.

1901 yılında düşen bir yıldırım sonucunda, minarenin birinci şerefeye kadar olan bölümü ve medresenin kuzeydoğu köşesine dıştan eklemlenmiş mescidinin kubbesi yıkılmıştır. Kesme taştan kare planlı prizmal bir kaide üzerinde yükselen tuğla minare, dilimli bir gövdeye sahiptir. Gövde yüzeyi, sırlı tuğla ve kesme çinilerle bezenmiştir.

Mescid bölümünde vakfiyesine uygun olarak “Hadis Sohbetleri” gerçekleştirilmektedir. Müzede, Selçuklu ve Karamanoğlu Devrine ait taş ve mermer üzerine oyma tekniği ile yazılmış inşa ve tamir kitabeleri, Konya Kalesi’ne ait yüksek kabartma rölyefler, çeşitli ahşap malzemeye oyma tekniği ile yapılmış geometrik ve bitkisel motiflerle bezenmiş kapı ve pencere kanatları, ahşap tavan göbeği örnekleri ve mermer üzerine işlenmiş mezar şahidesi ve sandukalar teşhir edilmektedir.

Başkenti Konya olan Selçukluların sembolü çift başlı kartal ile kanatlı melek figürlerinin en büyük ve güzel örneklerinin sergilendiği müze, pazartesi haricinde haftanın her günü ziyarete açıktır.
 Konya Arkeoloji Müzesi
Konya Arkeoloji Müzesi, barındırdığı tarihi eserleri ile Konya’da ve İç Anadolu bölgesinde görülmesi gereken müzeler arasındadır. Türkiye’nin en büyük yüzölçümüne sahip olan Konya şehri, aynı zamanda bölgedeki ve ülkedeki birçok antik kente, yerleşime ve kalıntıya da sahiptir. Konya kentinin tarihi M.Ö. 7000’li yıllara kadar gittiği gibi, yakın tarihte de özellikle Anadolu Selçuklu Devleti zamanında Anadolu’nun en önemli şehirlerinden biri olmuştur ve bu önemde bir tarihsel sürecin yaşandığı bir kentte Türkiye’nin ilk arkeoloji müzelerinden birinin olması kaçınılmazdır.

Konya, Arkeoloji Müzesi haricinde müzeler anlamında şanslı bir kenttir de aynı zamanda. Mevlana müzesi başta olmak üzere, Konya içinde 10’a yakın müze bulunmaktadır. İnce Minare Müzesi, Karatay Medresesi Müzesi, Sahip Ata Vakıf Müzesi bunlardan sadece birkaçıdır. Çatalhöyük, Kilistra antik kenti, Karahöyük, Eflatunpınar Hitit Anıtı, Astra antik kenti de Konya ve çevresinde bulunan antik yerleşim yerleri veya antik yapıların başında gelmektedir.

Konya Arkeoloji Müzesi sergilenen eserleri ise yine Konya ve çevresinde olan antik kentler başta olmak üzere birçok tarihi eseri, kullanım araç ve gereçlerini, özellikle Çatalhöyük’ten çıkartılan iskelet, el işlerini kapsamaktadır. Roma lahitleri konusunda Anadolu Medeniyetleri Müzesi ve İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nden sonra üçüncü sırada gelmektedir. Bundan dolayı Konya Arkeoloji Müzesi İç Anadolu müzeleri kategorisinde önemli bir yer tutmaktadır. Tüm bu bilgilerin yanında unutulmamalıdır ki Konya Arkeoloji Müzesi, Türkiye’nin en eski ikinci arkeolojik müzesidir. Türkiye’nin ilk arkeolojik müzesi Osmanlı döneminde kurulmuş olan Müze-i Hümayun yani İstanbul Arkeoloji Müzeleri’dir.
Konya Etnografya Müzesi
İlkin eğitim amaçlı olarak inşa edilen bina 1975 yılında Etnografya Müzesi olarak hizmete açılmıştır.

Üç katlı binanın bodrum katında fotoğrafhane, arşiv, ayniyat ve etütlük eser depoları, kaloriferhane ile halen çalışmaları devam etmekte olan 1998 yılı içerisinde açılması planlanan halı-kilim seksiyonu bulunmaktadır. Zemin katta teşhir salonu ve Dr. Mehmet Önder Konferans Salonu; birinci katta bürolar, idari hizmet servisleri, kütüphane ve eser depoları bulunmaktadır. Teşhir salonunda satın alma, hediye ve başka müzelerden devir yolu ile müzeye kazandırılan daha çok Konya ve çevresine ait etnografik eserler sergilenmektedir.

Sergilenen eserler arasında; oyalar, çeşitli cins ve büyüklükte keseler, değişik malzeme ve tekniklerle yapılmış işlemeli bohça, peşkir, uçkur, yemeni örnekleri, son devir Türk kumaşlarından örnekler, bindallı, gelinlik, cepken, kaftan, içlik ve şalvar örnekleri; kadın süs eşyalarından kemer tokaları, bilezik, fes askıları, tepelik örnekleri, kahve fincanı ve zarfları, kahve kutusu, kahve tavası, kahve değirmeni, kahve takımı örnekleri; maden, cam ve porselen mutfak kapları, şifa ve hamam tasları, şamdan buhurdan, gülabdan örnekleri; değişik malzemelerden tesbih örnekleri, hat sanatında kullanılan malzemeler ve yazı takımı; çekmece, rahle, el yazması, yazı levhası örnekleri; ahşap sedef kakma salon takımı ve çekmece örnekleri; Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemine ait halı-kilim, cicim örnekleri; Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerine ait ateşsiz ve ateşli silahlardan ok, yay, sadak, hançer, kılıç örnekleri ile çakmaklı, kapsüllü tabanca ve tüfekler ayrıca bunların yardımcı silah malzemeleri bulunmaktadır. (İsmail Can Şef)
Google News Takip Et
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? ’te KONHABER'e abone olun.
Google News Takip Et
Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için WhatsApp haber kanalımıza katılın.
İsmail Can Şef
İnternet Editörü

Yasal Uyarı:

Yayınlanan haberler, köşe yazıları, fotoğraflar, yazı dizileri ve her türlü eserin tüm hakları Mirajans Medya İletişim Reklam Haber ve Prodüksiyon A.Ş.’ye aittir. Kaynak gösterilerek bile olsa eserin bütünü veya bir kısmı özel izin alınmadan kullanılamaz.

Bu İçeriğe Emoji İle Tepki Ver!

  • 8
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • Begendim
  • Kalp
  • Begenmedim
  • Gülen Surat
  • Kalpli Göz
  • Kızgın
  • Şokta
  • Üzgün

Yorumlar (0)

Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
X
Yorum Yazma Sözleşmesi
“Sayfamızın takipçileri suç teşkil edecek, yasal olarak takip gerektirecek,hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, müstehcen, toplumca genel olarak kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir yorumu bu web sitesinin hiçbir sayfasında paylaşamazlar. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderen takipçiye aittir. KONHABER yapılan yorumlar arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Konhaber başta yukarıda sayılan hususlar olmaz üzere kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen yorum yapan takipçilerine ait ip bilgilerini ve yapmış olduğu yorumları paylaşabileceğini beyan eder ”
Türkçe العربية English