Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şu şekilde:
Geçtiğimiz hafta BM 76. kurul toplantısına istişare etmek üzere New York'a gittik.
Yaptığımız görüşmelerde, ülkemizin temel yaklaşımını tüm dünyaya paylaşma fırsatı bulduk. Uzunca bir süredir dünya 5'ten büyüktür itirazıyla küresel yönetim sistemindeki değişimli talebini daha iyi bir dünya büyüktür talebiyle bir adım daha öne taşıdık.
Dünyanın adalet çağrısına verme niyeti olmayanların, sağlık ve iklim krizlerindeki yaklaşımları farklı göstermeleri elbette zordur. Bu krizler zengin fakir kriteri etki etmeden herkesi etkiliyor.
Türkiye olarak bu fotoğraf içinde kendimizle birlikte tüm insanlığın ortak hissiyatını ifade eden bir duruş sergiliyoruz. Bölgemize ve dünyaya dair tespitlerimiz çok daha iyi anlaşılıyor. Dün küresel sistemdeki çarpıklara bizim itirazlarımızı kaygısız kalanlar, bugün aynı itirazı etmeye başladı.
BM yapısal eksiklerine rağmen hala insanlığın ortak sorunlarını çözecek en önemli platform olarak görüyoruz. Bunun için BM'yi daha adil, daha kapsayıcı bir yapı oluşturmanın mücadelesini vermeyi sürdüreceğiz.
Güvenliği ve refahı kendi vatandaşlarımızla birlikte tüm kardeşlerimiz, tüm dünya için istemek bize medeniyetimizin ve tarihimizin emridir. Geleceğin dünyasında tüm insanlığın ortak çatısı haline gelmesi için gayret gösteriyoruz. Her platformda bunu anlatmayı sürdüreceğiz. Hepimiz için geç olmadan bu sürecin tamamlanmasını diliyoruz.
"İklim değişikliği konusunda tarihi bir adım atıyoruz"
Yeni Türkevimizin binasının açılışını da gerçekleştirdik. Temelini 4 yıl önce attığımız 36 kat yüksekliğe 20 bin metre kapalı alana sahip yeni Türkevi binamız Lale şekilli görkemli yapısıyla şimdiden şehrin sembollerinden biri haline geldi.
BM Genel Kurulu'ndaki hitabımda ülkemiz için çok önemli olan bir müjdeyi de tüm dünya ile paylaştık . Yeşil kalkınma devriminin tabi sonucu olan İklim Konusunda yeni ve tarihi bir adım atıyoruz. Paris İklim Anlaşmasına mutabakat veren ülkeler arasında yer alıyor.
Son dönemde yaşanan gelişmeler, ülkemize verilen taahhütler ile önümüzdeki ay bu anlaşmayı onaylama kararı aldık. BM'de duyurduğumuz bu kararın ülkemiz ve dünyaya hayırlı olmasını diliyorum. Kasım ayına kadar inşallah onay sürecini tamamlamış olacağız.
Esasen AB yeşil mutabakatına uyum için gereken eylem planını hazırlayarak bu konuda önemli bir adım atmıştık. Girdiğimiz bu yeni yol Cumhuriyet döneminde Türkiye'nin yaptığı en keskin tercihlerden birini ifade ediyor.
Yapılan işi değersiz hale getirmeye, önemsizleştirmeye çalışsa da gerçekten tarihi bir karar aldık. Anlaşmalara taraf olduğu halde yükümlülüklerini yerine getirmeyenler artık Türkiye'yi eleştiremeyecekler. Tam tersine artık biz onları her platformda yükümlülüklerini yerine getirmeye davet edeceğiz.
Bu tercih bizim için lüks, kayıp değil tam tersine bugünden geleceğe hazırlanmanın yol haritası olacaktır. Madem iklim değişikliği bir gerçektir elbette Türkiye böyle bir hayati meselede öncü rol üstlenecektir.
Yaşadıkları yerler su altında kalacak milyonlarca insan her geçen yıl bu hakikatle yüzleşmek zorunda kalacaktır. Bizim böyle bir sürecin dışında kalmamız düşünülemez.
İklim değişikliği konusunda da bizim safımız mazlumların yanı olacaktır. İlgili kurumlarımız şimdiden 2053 taahhüt olan net emisyon olan eylem planlarını hazırlamaya başlamıştır.
Enerji, savunma, sanayi başta olmak üzere hayatımın her tarafını kuşatan bu eylem planları meclisimizin onayının ardından yürürlüğe koyacağız. Bu hususta emeği, katkısı olan bakanlıklarımıza, kurumlarımıza ve diğer herkese şahsım ve ülkem adına teşekkür ediyorum.
"Ülkemizin yıllık ihracatı tarihimizin en yüksek seviyesine ulaştı"
Önceki hafta sonu MÜSİAD'ın genel kurulunda iş dünyamızla bir araya geldik. Polatlı'da ŞişeCam'ın yeni fabrikasının açılışını yaptık. Mersin'de Akkuyu Nükleer Santrali ziyaret edip toplu açılışlara katıldık.
Önceki gün de havacılık, uzay ve teknoloji festivali TEKNOFEST'te milli teknoloji ürünlerine, ve bunu daha ileriye taşıyacak olan gençlerimizin heyecanına tanıklık ettik. İş dünyamızın yatırım iştahı, istihdam kapasitesi hızla artıyor.
Çoğu art niyetli olan kimi de iyi niyetli sığ bakış açısına rağmen ticarette kesintiye uğramaması için her türlü çalışmayı yaptık. Salgının kontrol altına alınmasıyla birlikte başladığımız şehir ziyaretlerin hepsinde altyapı ve üst yapı yatırımlarının resmi açılışlarını gerçekleştirdik.
Ülkemizin yıllık ihracatı tarihimizin en yüksek seviyesine ulaşarak 210 milyar lirayı geride bıraktı.
"Aziz Sancar adına ocakta doktora sonrası araştırma bursu programı başlatıyoruz"
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız da STAR bursu olan TÜBİTAK stajyer araştırma uygulamasını başlattı. STAR Burs programını, 1500 öğrenci için yeniden açıyoruz.
Yine TÜBİTAK tarafından Aziz Sancar adına Ocak sonunda doktora programı başlatıyoruz. Ekonomideki gelişmeleri anlattı. Bu programında Aziz hocamız bizzat seçecek ve laboravutarlarda çalışmalara başlayacaklar.
Türkiye'nin ekonomideki gerçek potansiyelini yansıtmayan haberlere kimsenin itimat etmediğini zaten biliyoruz. Ülkenin ve milletin felaketinden kendine siyasi ikbal değiştirme içinde olanları iftira bataklığına davet ediyoruz.
Biz güçlü ve büyük Türkiye için usanmadan bıkmadan çalışmaya devam ediyoruz. Gelişen ve büyüyen Türkiye gerçekliğini görmek için etrafa bakmak, dünyada olan bitenleri görmek dahi yeterlidir.
Yüz yüze eğitim
Eğitim, hükümetlerimiz döneminde en büyük yatırım yaptığım alandır. Salgın sürecinden uzaktan yürütülen eğitim öğretim faaliyetlerinin yüz yüze eğitiminin yerini alamadığını gördük.
Onun için bu sene yüz yüze eğitim için kararlı bir tutum ortaya koyduk. 6 Eylül'de başlayan eğitim faaliyetleri alınan tedbirlerle başarı ile yürütülüyor. 1,5 yıllık aranın ardından elbette ufak tefek aksaklıklar olmuştur. Ama bunlarda ilgili kurumlarımız tarafından süratle giderilmiştir. 722 milyonluk ödeneği yerlerine ulaştırdık.
Pek çok üniversitemiz eğitim öğretim faaliyetlerini başlattı. Önümüzdeki haftada Külliye'de ortak akademik yıl açılışı gerçekleştireceğiz.
"Türkiye dünyada en yüksek sayıda kamu yurduna sahip ülkedir"
Öğrencilerimizi barınmaları açısından da 2 yılın ardından bir açık ortaya çıktı. Bunu altını çizerek vurgulamak istiyorum. Bazı park bahçe, buralardaki bankların üzerinde yatanlar şunu açık ve net söylüyorum. Bunların bir kısmının öğrencilikle alakası yok.
Bunlar kendilerine göre sözde öğrenci. Bunlar aynen Gezi parkı olayı neyse başkasını sergiliyor. Yurtlardaki 182 bin olan yatak kapasitesini 719 bine biz çıkardık.
Almanya'da 290 bin Hollanda'da 113 bin İspanya'da 91 bin seviyesindedir. Ülkemiz 1 milyonu aşkın yurt kapasitesiyle açık ara birincidir. Yurt binalarımız öğrencilerimizin hizmetindedir. Bu yıl yurt başvuruları 623 bine yükselmiştir. Başvuruların yaklaşık 430 bini yurtlarına yerleştirilmiştir.
Ailelerin yanlarında kalmakta olan burs ve kredi olarak 1,5 milyon öğrencimize veriyoruz. Bay Kemal bunlardan haberin var mı? Ev veya pansiyon türü yerlerde kalmayı tercih eden öğrenciler bulunmakta.
Zaten kaydı olanlarla birlikte yurt kapasitelerin tamamına yakını öğrencilerin hizmetine sunulmuştur. Yurt kapasitelerini artırmaya yönelik çalışmaları da sürdürüyoruz.
Eskiden işte CHP'nin dönemlerinde 30-40 kişilik koğuş tipi yerlerden oluşan, ranza tipi yataklarda yatan, Biz de oralardan geçtik. Şimdi ise otel tarzı yurtlardaki odaları dönüştürdük.
Kaynak: