Toplantıda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, camilerin tasarımı ve inşası konusundaki çalışmalara özveriyle katılan ve destek veren Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'a teşekkür etti.
Mabedin tarihinin insanın tarihi kadar eski olduğunu söyleyen Erbaş, "Kur'an-ı azimüşşan, yeryüzünde ilk inşa edilen mabet olarak Kabe'den bahseder. Peygamber Efendimiz de Medine'ye hicretle birlikte ilk işlerden biri olarak Mescid-i Nebi'yi inşa etmiştir. Geçmişten günümüze Müslümanlar, yaşadıkları her yerde camiler ve mescitler inşa etmişlerdir. Müslüman toplumlarda camiler, hayatın, şehrin ve medeniyetin kalbinde, merkezinde yer almıştır. Camiler, hayata anlam katan değerlerin birleştiği mekanlardır." ifadelerini kullandı.
Camilerin her türlü fikri, siyasi, sosyal ve ekonomik farklılıkların ötesinde aynı inanç, duygu ve duada buluşulan güçlü birlik ve beraberlik zeminleri olduğunu vurgulayan Erbaş, "İnanç dünyasından toplumsal ilişkilere, kulluk ve sorumluluk bilincinin oluşmasından hukukun inşasına, eğitimden sanata, aileden çevreyle ilişkilere kadar, hayatın bütün alanlarına yönelik değerlerin ruh kökleri bu mekanda birleşmekte, bu mekanda güçlenmektedir." diye konuştu.
Camilerin Müslüman kişiliğinin ve kimliğinin de inşa edildiği merkezler olduğunu anımsatan Erbaş, "Diğer yandan temsil ettiği değerler ve işlevselliği yanında sanat, estetik ve mimari açıdan da camilerimiz birer şaheser olarak düşünülmüştür." dedi.
Erbaş, milletin inanç ve ibadet dünyasında, şehir ve mahalle tasavvurunda, kalbinde ve geleneklerinde camilerin çok özel bir yeri olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Burada en önemli husus, şehirleşmenin geldiği noktayı, ihtiyaçları, imkanları merkeze alarak yeni projelere, tasarımlara ihtiyacımızın olduğudur. Yani en açık ve net şekilde ifade etmeliyim ki, bugün camilerimizi sosyal alanlarından ibadet mekanlarına, cemaat kapasitesinden fiziki görünümüne kadar her yönüyle yeniden ele almak zorundayız. Camilerimiz, ihtiyaçlarımıza olduğu kadar şehrin ruhuna ve doğal dünyasına da uygun olmalıdır."
"Yöresel mimariye, coğrafi farklılıklara ve iklim şartlarına uygun olmalı"
Camilerin nüfus yoğunluğuna uygun şekilde planlanması gerektiğinin altını çizen Erbaş, şöyle devam etti:
"Camilerimiz yöresel mimariye, coğrafi farklılıklara ve iklim şartlarına uygun olmalı. Yerel malzeme kullanımına imkan vermeli, yapım teknikleri ve malzeme kullanımı açısından güçlü ve ekonomik olmalıdır. Müştemilatında mutlaka, gençler, çocuklar için mekanlar, aile ve irşat için uygun alanlar olmalıdır. İnsanımızın sosyal ve kültürel ihtiyaçlarının karşılanmasına katkı sunmalıdır. Camiler, abdest alanlarından ibadet yerlerine kadar erkekler için olduğu gibi kadınlar için de geniş, nezih ve rahat mekanlar olmalı. Engelli kardeşlerimizin ulaşım ve ibadetlerine uygun olmalıdır camilerimiz. Enerji ve su kullanımı gibi açılardan ideal, hatta kendi kendine yeterli ve geri dönüşüm sistemleri ile donatılmış olmalıdır."
Camilerin imar ve inşasında israfa asla tahammüllerinin olmadığını söyleyen Erbaş, "Bu alanda iki sorunumuzu ifade etmek isterim. Birincisi, modern dönemde mimarlık biliminin ve alanının cami ve mabet mimarisini biraz ihmal etmiş olmasıdır. Bu durum ya geçmişteki eserlerin kopyalanmasına ya da gelişigüzel projelerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. İkincisi, cami inşasındaki yetki ve mevzuat alanının yeniden ele alınma ihtiyacıdır. Camilerin yönetimi ve cami hizmetleri konusunda yasal olarak sorumlu olan Başkanlığımız, camilerin yeri, projesi, planlanması süreçlerinde etkin şekilde yer almalıdır. Bu konularda Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız ve üniversitelerimizle beraber çalışmalar yapıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Başkan Erbaş, camilerin sadece yapı malzemeleri, kullanılan teknoloji ve fiziki özelliklerinden ibaret olmadığını dile getirdi. Erbaş, "Mihrabından kubbesine, minaresinden minberine her köşesinin ve unsurunun ruhu ve ifade ettiği manaları vardır. Bu yüzden cami inşasının her aşamasında söz konusu değerlerin bilincinde hareket etmek çok önemlidir." ifadelerini kullandı.
"Belli bir standarttan yoksun olarak inşa edilen camilerimiz işlevsel değil"
Türkiye'de camilerin büyük çoğunluğunun hayırseverlerin katkılarıyla inşa edildiğini hatırlatan Erbaş, "Camilerin inşasıyla ilgili süreçleri, müştemilatı ve mimari boyutu tanzim eden bir mevzuat ve standart olmaması hem cami yaptıranları yormakta hem de keyfiliği artırmaktadır. Belli bir standarttan yoksun olarak inşa edilen camilerimiz, ihtiyaçları karşılayamamakta ve işlevselliğini yerine getirememektedir. Bunun için Diyanet İşleri Başkanlığımız cami mimarisi alanında yoğun çalışmalar yapmaktadır." şeklinde konuştu.
Cami Planlama ve Tasarımı Kılavuzu ile Türkiye'de cami yapımını belirli standartlara kavuşturmak istediklerine işaret eden Erbaş, şunları kaydetti:
"Bütün bu çalışmaların sonunda cami inşa süreçlerinde vatandaşlarımıza, hayırsever kişi veya kuruluşlara rehberlikte bulunmak, camilerin bulunduğu yerleşim biriminde ihtiyacı karşılayacak şekilde, fiziksel çevre ve iklim şartlarına uygun, estetik, kapasite ve işlevsellik açısından yeterli nitelikte inşa edilmesini sağlamak, bu alanda toplumumuzda var olan ilgi ve talebi olumlu şekilde karşılamak, ayrıca ilgili kurum ve kuruluşlarla iş birliği halinde cami inşa süreçlerini yürütmek amacıyla Cami Planlama ve Tasarımı Kılavuzu hazırlanmıştır. Bu vesileyle gösterdiği özveri ve önemli katkılarından dolayı Çevre ve Şehircilik Bakanlığımıza, Gazi Üniversitesi Rektörlüğüne, bize görüş, fikir, öngörü, öneri ve yapıcı eleştirileriyle katkı sağlayan herkese teşekkür ediyorum.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.