Hayvanları çok sevdiğini belirten Baş, veteriner olamasa da hayvanlara daha iyi yardım edebilmek için bu eğitimlere başladığını söyledi.
Bütün hayvanları çok sevdiğini ancak kedilerin onda farklı bir yer edindiğini dile getiren Baş, ailesine ait bahçeli evde ve kendi yaşadığı çevrede 100'den fazla kediye baktığını anlattı.
Baş, anne ve babasının da hayvanlara çok düşkün olduğunu, hayvan sevgisini onlardan aldığını belirterek, şöyle devam etti: "Ben küçükken eve kedi dışında kaplumbağa, kertenkele, solucan ve karınca gibi hayvanlar da getirirdim. Annem getirdiğim hayvanlar içinde herhalde kedinin daha makul olduğuna karar verdi, ondan sonra evde kedimiz hiç eksik olmadı. Bir, iki derken birçok kediye bakmaya başladık. Evin bahçesi yeterli gelmediğinden diğer kediler için de çevreye su ve mama bırakıyoruz."
Öğretmenliği severek yaptığını bunun yanında hayvanları da çok sevdiğini vurgulayan Baş, "Yüksek lisansıma başvururken veterinerlikte alan dışı kadro olduğunu gördüm. Zor oldu, çok çalıştım ama veterinerlikte biyokimya alanında yüksek lisansa kabul edildim. Hayvanlardan ayrılmak istemediğim için şimdi aynı alanda doktoramı yapıyorum." dedi.
Baş, veteriner fakültesinden aldığı eğitimlerin çok faydasını gördüğünü vurgulayarak, şunları söyledi: "Aldığım eğitimler sayesinde 'Hayvanlar neden hastalanır, onların da bizler gibi ateşi çıkar mı, nasıl yardımcı olabilirim' sorularına cevap buldum. Mesela kedilerin de ateşi çıkıyor ve buna bağlı kulakları kızarıyormuş. Bir diğer katkısı da veterinerlikteki arkadaşlarımın baktığımız canların sağlık sorunlarında bana yardımcı olması."
Bahçenin farklı noktalarında yem ve su bölümleri olduğunu anlatan Baş, bahçelerinde ve evlerinin çevresinde 100'ü aşkın kediye baktığını bildirdi.
Baş, hayvan sahiplenmenin beraberinde büyük sorumluluklar getirdiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti: "Bakımını üstlendiğimiz hayvanların ne kadar yemesi gerekiyor, ne yemesi gerekiyor, hastaysa nasıl ilgilenmem gerekiyor, hepsiyle ilgileniyorum. Sabahları yarım saat daha erken kalkıyorum, bebeklerin, yetişkinlerin, kısırların mamasını ayrı ayrı ayarlıyorum. Akşam eve geldikten sonra da sevgi ve bakım bölümüyle günümün en az 2,5 saati onlarla geçiyor. İş yerimde de baktığım hayvanlar var. Evimdeki kedim, akşam eve döndüğümde hiçbir yakınınızın sizi karşılayamayacağı kadar sıcak, sevgi dolu karşılıyor."
Baş, sahiplenen hayvanlara zulmedilmemesi, onların aile üyesi olarak görülmeleri gerektiğinin altını çizdi.
Bahçeye çok zor durumda olan eziyet görmüş hayvanların geldiğini belirten Baş, "Eğer bir çocuk gibi ilgilenemeyecekseniz, her sabah kahvaltısını önüne koymayıp, bozulan, kuru mamayı yemesini bekleyecekseniz, hayvan sahiplenmeyin diyorum. Sen nasıl bayat ekmek yemiyorsan, o hayvan da yemek istemiyor. Herkes çevresindeki hayvana yardım eder, iyi davranırsa iç sızlatan olaylarla karşılaşmayız." dedi.
Öğretmen olduğu için öğrencilere hayvan sevgisini kazandırma noktasında etkinlikler yapmaya özen gösterdiğini kaydeden Baş, İl Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde de öğretmen arkadaşlarıyla projeler hazırladığını paylaştı.
Kaynak: