Bireysel anlamda yarattığı psikolojiden demokratik toplumların yaşadığı sorunlara kadar geniş bir yelpazede etkiye yol açan dezenformasyon büyük tedirginlik yaratıyor.
AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, dezenformasyonla mücadeleye yönelik yasa teklifinin ayrıntılarını değerlendirdi, eleştirilere yanıt verdi.
Neden böyle bir teklife gerek oldu?
Ünal, dezenformasyonun sadece Türkiye'nin sorunu olmadığını söyledi. "Dijital dönüşümün sonucu olarak ve pandemiyle beraber bir gerçeklik kaybı ortaya çıktı. Türkiye, dezenformasyona uğrayan ülkeler sıralamasında birinci sırada. Bir kişinin yalanı yayması, hakaret etmesi, karalama dezenformasyon değildir. Bunlar TCK’nın suç ceza kanuna giriyor. Bunlar dezenformasyon değil. Bir süre içerisinde, eş güdümlü, koordinasyon içerisinde bir algı operasyonu, gerçekle yalanın ayırt edilememesi durumu, gerçeğin tanınamaz hale gelmesidir."
Ünal, dezenformasyon ile ilgili "Sisli beyin sendromu diye bir sağlık sorunu var. Sağlık sorunu olarak da unutma, gerçekle ilgili bağ kurma sorunu dezenformasyonun ortaya çıkardığı sorundur" diye konuştu.
"Bütün dünyada dezenformasyonla mücadele ediyor"
Avrupa Birliği'nin internet ortamına ilişkin mücadele ortaya koyduğunu söyleyen Ünal, "Terörle mücadele ve dezenformasyonla mücadele. Bütün dünya dezenformasyonla mücadele ediyor. Almanya, ceza kanunu 186, 187, 188’te sert değişiklikler yaptı. İtibar suçu diye bir suç koydu. Biz bunu getirmedik. İtibar suçu siyasilere yönelik eleştirileri suç olarak görüyor. Almanya bunu itibar suçu olarak siyasilere yönelik değerlendirdi" dedi.
Mahir Ünal, yasanın, Avrupa Birliği’nin Dijital Hizmetler Yasası’nın esas alınarak, bir regülasyon oluşturulduğunu belirtti.
"Sosyal ağ sağlayıcılara çocuklara yönelik tedbirleri alma yükümlülüğü getirdik. Reklam yasağı, bant daraltma yaptırımı, raporlama yükümlülüğünün kapsamını genişlettik. Sosyal ağların kişilerin can ve mal güvenliliğini tehlikeye sokan içeriğe ilişkin talep gerekmeksizin yetkili kolluk birimlerine haber verme gereği getirdik."
Dezenformasyon suç kapsamında
Ünal, dezenformasyonun suç kapsamına alındığını belirterek, şöyle konuştu: "Dezenformasyonu suç kapsamına aldık. İki kritik soru var. Bir şeyin suç olduğuna kim karar verecek? Suçun cezasını nasıl düzenleyeceğiz? İfade özgürlüğüne temas eden hususlar olduğu için, biz bu bunu, TCK 125’te ele almadık. 217’nin altında 217a 'kamu barışına karşı suçlar' başlığında ele aldık."
Dezenformasyonla ilgili düzenleme yapılırken yapılan haberlerin de dezenformasyon olduğunu anlatan Ünal, "Düzenlemeyle ilgili bir sürü gerçeği yansıtmayan haber yapıldı. Paylaşım yapanlara hapis cezası dendi. Bunlar da dezenformasyon. Gerçeği korumak için kim rahatsız olur? İfade özgürlüğünün ifade edilmesinden kim rahatsız olur? Güvenli bilgi içeren haberden kim rahatsız olur?" dedi.
Suç için 3 kriter var
Ünal, suçun teşkili için 3 kriterin olması gerektiğini söyledi.
"Suçun teşkili için özel olarak,
'Halk arasında endişe, panik veya korku yaratmak olacak',
'Ülkenin iç ve dış güvenliğiyle, kamu ve genel sağlığıyla ilgili gerçeğe aykırı bir bilgi',
Bunun da kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayılması gerekecek."
Suçun, gerçeğe aykırı bir bilgi olacağına kim karar verecek?
Ünal, "Bu kapsamlarda suçun suç olduğuna yargı karar verecek. Bir kişi değil yargı ve hakim karar verecek" dedi.
Suçun cezası ne olacak?
Ünal, suçun cezasının ne olacağına dair ise, "1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası. Bu suç, gerçek kimliğini saklamak suretiyle ya da bir örgütün faaliyeti çerçevesinde nitelikli hal olarak değerlendirilecek. Bu durumda yarı oranında artırılacak" bilgisini verdi.
Temyiz yolu açık
Ünal, ifade özgürlüğünün korunması için temyiz yolunun da açık olduğunu söyledi.
"Hakim, bunu gördü ve suçu teşkil ettiğine karar verdi. Ceza muhakeme kanuna aldık. Dolayısıyla ifade özgürlüğüne temas ettiği için temyiz yolunu açtık. Bunu ifade özgürlüğünü güvence altına almak için yaptık.
Çünkü ifade özgürlüğüne ilişkin iki husus var. Zemini bilgi ve haber oluşturur. Birey, bilgi ve habere erişir, kanaat oluşturur, bunu ifade etme özgürlüğüne sahiptir. Burdaki bilgi ve haber dezenformasyona maruz kalıyorsa, her şeyi kaybetmiş oluruz."
Katalog suçlara MİT’e ilişkin bilgi ve belgelerin ifşası da eklendi
"Avrupa Birliği’nin Dijital Hizmetler Yasası’nda temel esası gerçek hayatta ne suçsa internette de suç sayılması hususu.
Eğer anayasada ve alt yasal düzenlemelerde, TCK’da bir şey suç teşkil ediyorsa, internet ortamında da suç olması gerekiyor. 5651 kanunumuzun 8. maddesi katalog suçlarını düzenliyor. O katalog suçlarına MİT ve personeline yönelik bilgi ve belgelerin ifşasını da bir suç olarak ekledik."
"Amacımız, insanımızın bu hizmetlere erişimini kısıtlamak değil"
Ünal, siber sahanlığın iç hukuk konusu olduğunu anlattı.
"Amacımız, insanımızın bu hizmetlere erişimini kısıtlamak değil. Trafikte araç kullanmak kurallar dahilinde oluyor. İnsanımızın hukukunu sosyal ağlarda kim koruyacak. 55 milyon kullanıcımız var. Sosyal ağ sağlayıcıları siber egemene dönüşmüş durumda. Diyorlar ki onlar ile ilgili cezaları 'ben koyarım' diyorlar. Ama Almanya bu duruma 'hayır' dedi. Biz de diyoruz ki Twitter’a, bizim hukukumuza neden 'hayır' diyorsun. Vatandaşımızın haklarını bizim iç hukukumuz korur. Bu ağlarda vatandaşın korumasını devlet kanunları yapar.
Nasıl deniz, kara, hava sahanlığı varsa siber sahanlığı da vardır. Deniz sahanlığının bir sınır varsa, siber sahanlığının da sınırları var. Bunu da devlet korur."
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.