TBMM'ye Birleşmiş Milletler Genel Kurul Başkanı olarak hitap etme imkanı bulduğu için onur ve gurur duyduğunu belirten Bozkır, bu sıfatla ilk ziyaretini de Türkiye'ye yapmaktan dolayı ayrı bir kıvanç duyduğunu söyledi.
Genel Kurul Başkanlığı görevini üstlenen ilk Türk vatandaşı olmaktan dolayı da ayrıca büyük bir mutluluk duyduğunu dile getiren Bozkır, "Göreve başladığım andan itibaren Türk Bayrağımız makam odamda Birleşmiş Milletler bayrağıyla birlikte yer alıyor ve bütün toplantılarımda da bu iki bayrağın bir arada olmasına özel önem atfediyorum." diye konuştu.
Şu anda 68 Birleşmiş Milletler resmi platformu içinde fiziki olarak toplanan tek platformun Genel Kurul olduğunu bildiren Bozkır, seyahat kısıtlamaları nedeniyle Birleşmiş Milletler personeli, Genel Sekreter veya diğer birim başkanlarının seyahat yapmadıklarını aktardı.
BM Genel Kurulu Başkanı olarak bir ilki gerçekleştirmek istediğini ifade eden Bozkır, "Buradan yarın Katar'a gidiyoruz, sonra Azerbaycan'a gideceğiz. Oradan Hatay'da hem Suriye'deki son derece sıkıntılı durum hakkında bir mesaj verme imkanı bulacağız hem de misafir ettiğimiz Suriyeli kardeşlerimizin durumu, insanı yardımlar, hudut kapılarının ne kadar sıkıntılı bir şekilde görev ifa ettiği ve neden daha fazla hudut kapısı olması gerektiği mesajını hem ülkemiz adına hem Birleşmiş Milletler adına bütün dünyaya verebileceğiz." ifadelerini kullandı.
"Çok taraflılık ilkesi"
Görevi devraldığında 4 öncelik saptadıklarını dile getiren Bozkır, şunları kaydetti:
"İlk öncelik, Birleşmiş Milletlerin ve küresel faaliyetlerin mutlaka çok taraflılık ilkesi içinde yürümesi şartı var. Eğer bunu ortadan kaldırırsak o zaman tek taraflı kararlarla Birleşmiş Milletlerin yönlendirilmesi, dünya sorunlarına tek ülke üzerinden çözüm bulunma çabası ortaya çıkıyor. Onun için çok taraflılık en önemli unsurlarından birisi ve bunu bugüne kadar gerçekleştirdik. Aslında Kovid salgınıyla da bir anlamda bu çok taraflılığın ne kadar elzem olduğunu ve tek taraflı kararlarla dünyanın bu büyük pandemi sorunuyla yüzleşemeyeceğini ve sorunlara çözüm bulunamayacağını anlamış olmak, pandeminin bize getirdiği olumlu bir taraf oldu."
İkinci unsurun; dünyada muhtaç durumda olan ülkelerin sorunlarının mutlaka Genel Kurulda dile getirilmesi, Genel Kurula güven duyulması olduğunu söyleyen Bozkır, "Genel Kurulun bu az gelişmiş devletlerin, orta gelir düzeyindeki ülkelerin, bizim 'mazlum ülkeler' diye tabir ettiğimiz ülkelerin sesi olması önemli olduğu için buna da önceliklerim arasında yer verdim. Ve bugüne kadar da gerçekten bu ülkelere yönelik olarak BM Genel Kurulunun faaliyetlerini hem düzenledik hem de buna yer verdik." dedi.
Bozkır, şöyle devam etti:
"Diğer bir husus, kadınların yaşam standartlarının iyileştirilmesi, hayatın içinde tüm alanlarda daha eşit biçimde yer alması, güçlendirilmesi konusuna da önceliklerimiz arasında yer verildi. Birleşmiş Milletler verilerine göre 2021 yılında 235 milyon kişi insani yardıma ihtiyaç duyacak ve bunlar arasında en savunmasız durumdaki 160 milyonun insani ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için 35 milyar dolar kaynak gerekiyor. Yaklaşık 690 milyon insan yetersiz beslenme tehlikesiyle karşı karşıya ve 22 ülkede 72 milyon insanın mücadele ettiği açlığın kökeninde de çatışma ve ihtilaflar yer alıyor. Ciddi bir kıtlık tehlikesi söz konusu ve özellikle Yemen bu kıtlık tehlikesini en çok hisseden ülkelerden bir tanesi ve bütün bu ihtiyaçların karşılanması için 4 milyar dolara ihtiyaç duyuluyor. Ülkede 16 milyon insanın bu yılın ilk yarısında açlıkla yüz yüze geleceği tahmin ediliyor. Myanmar'da şiddetten kaçan 860 bin Rohingyalı Müslümanın Bangladeş'te sığındığı Cox's Bazar dünyanın en büyük mülteci kampı haline gelmiş durumda. Bölgede iki hafta önce meydana gelen yangında zaten zor koşullarda yaşayan bu kardeşlerimizin, 45 bin kişi daha, kampsız, yerleşecek yeri olmayan bir duruma gelmesine neden oldu."
Bozkır, Bundan sonraki ziyaretini de Bangledeş'e yaparak Rohingyalı Müslümanların statülerini, durumlarını gözden geçirip oradan mesaj vermeyi arzu ettiğini dile getirerek, şöyle devam etti:
"Ayrıca, Myanmar'daki askeri darbenin Kovid salgını göz önüne alındığında Rohingya Müslümanlarının içinde bulunduğu durumu daha da kötüleştirmesinden endişe duyuyorum. Myanmar'daki askeri darbe gerek benim gerek BM Genel Sekreterinin ve Güvenlik Konseyinin kuvvetli mesajlarıyla telin edildi ve bununla ilgili olarak da BM Genel Kurulunu topladım ve askeri darbenin kınanması, oradaki seçilmiş başbakan ve liderin süratle tutukluluklarının sona erdirilmesi çağrılarında bulunduk. Birleşmiş Milletler olarak size şunu garanti edebilirim ki benim başkanlığım döneminde hiçbir ülkedeki askeri darbe destek bulmayacaktır."
Suriye'yi gündemde tutmaya çalışıyorum
Günümüzün en büyük insani krizinin 10 yıldır Türkiye'nin yanı başında Suriye'de yaşandığını belirten Bozkır, bu konuyu da sürekli olarak Genel Kurulun gündeminde tutmaya çalıştığını anlattı.
Son birkaç ayda 3 kez Suriye'yle ilgili toplantı yaptıklarını ifade eden Bozkır, "Suriye'deki insani yardımlar, insan hakları ihlalleri, Suriye'nin durumu, insani yardımların geçişi konusunda çeşitli toplantılar yaptık. Hatay'a gidişimde bir anlamda bu çekilen sıkıntıları bir kez daha dünya gündeminde tutmak ve de ülkemizin bu mültecilere gerçekleştirdiği yardımları ve bu çok sayıda insanın, düçar durumdaki insanın karşı karşıya kaldığı bütün sorunlara karşı ne kadar önemli bir başarı elde edildiğini ve ne kadar büyük fedakarlıklarla bu noktaya gelindiğini bir kere daha orada vurgulamak imkanını bulacağız." değerlendirmesinde bulundu.
Suriye'deki 4,1 milyon nüfusun 2,8 milyonunun günlük acil insani yardıma muhtaç durumda olduğunu ve bunun için de mutlaka sınır kapılarının 4 kapıya tekrar çıkarılması ve sadece Cilvegözü'ndeki insani yardımlarla yetinilmemesinin önemli olduğunu dile getiren Volkan Bozkır, "Yoksa burada, kuzeybatı Suriye'de açlıktan ölen ve dünyanın acı duyacağı, utanç duyacağı tablolarla karşılaşmamız söz konusu olabilecek." dedi.
Üzerinde hassasiyetle durduğu diğer bir insani konunun Filistin mültecileri olduğunu belirten Bozkır, buna ilişkin yardım ajansı UNRWA'nın desteklenmesinin çok önemli olduğunu, ajansın kaynaklarının giderek azaldığını ifade etti.
Bozkır, "ABD en önemli kaynak sağlayan ülkelerden bir tanesi. Amerika Dışişleri Bakanıyla görüşmemizde de tekrar dile getirdim; bu kaynağı ABD'nin eski oranlarında sağlaması lazım ki bu ülkelerde yaşayan bu 5,5 milyon Filistinli mülteci daha fazla sıkıntılı duruma düşmesin, sonradan üzüleceğimiz, utanç duyacağımız tablolarla karşılaşmayalım." diye konuştu.
"Dünyada 4,2 milyar insanın suyu yok"
Volkan Bozkır, Kovid-19 salgınının çok boyutlu etkileri nedeniyle, dünyanın Büyük Buhran'dan sonra en derin küresel ekonomik daralmayla karşı karşıya olduğunu; 1870 yılından beri en büyük gelir kaybının yaşandığını; çok önemli bir Kovid sonrası tabloyla karşı karşıya kalınacağını vurguladı.
Bozkır, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sadece salgından kurtulmak değil, salgından sonraki dönemde ne yapacağımızı da şimdiden planlamamız ve hangi ülkelere öncelik vereceğimizi kararlaştırmamız lazım. Dolayısıyla 115 milyondan fazla insanın aşırı fakirliğe ve açlığa sürüklenme tehlikesi var. Burada, çok önemli konulardan bir tanesi hijyen koşulları. Ülkemizde görmediğimiz bir sıkıntı yaşanıyor. Dünyada 4,2 milyar insanın suyu yok, bırakınız içme suyunu, suyu yok; dolayısıyla suyu düşünmemiz lazım. Dünyada 800 milyon insanın elektriğinin olmamasını hatırlamamız lazım; elektriği olmayanın dijital ulaşımı olmayabilir. Amerika'da 40 milyon kişinin internet bağlantısı yok, Afrika'da ne kadar zor şartlarda ve gerçekten bunu gideremediğimiz takdirde eğitimden bahsedemeyiz, Kovid salgınıyla mücadeleden bahsedemeyiz ve dünyadaki, şu andaki mevcut statünün korunmasından da bahsedemeyiz. Onun için pandemi sonrası bakımından bütün bunlarla ilgili ayrı toplantılar yaparak gelecekte karşılaşacağımız ikinci, üçüncü, dördüncü soruna hazırlıklı olmaya çaba sarf ediyoruz."
Az gelişmiş ülkeler ve kadının sosyal yaşamdaki rolüyle ilgili direkt kendisine bağlı çalışacak danışma kurulları oluşturduklarını anlatan Bozkır, BM sisteminin yavaş işleyen mekanizmaları içinde, kendi sorumluluğunda kurulan bu iki danışma grubunun çok önemli çalışmalar yaptığını vurguladı.
Aşı konusunda dünyanın çok sıkıntılı bir tabloyla karşı karşıya olduğuna işaret eden Bozkır, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dünya buna hazırlıksız yakalandı, çok önemli bir adım atılmış olsa dahi, aslında şu anda dünya nüfusunun yüzde 20'si, yüzde 70 aşıya sahipken geri kalan nüfus belki de hiç aşıyla karşılaşmamış bir konumda. Onun için bu aşı konusunu sürekli dile getirmemiz lazım. Ülkelerin sadece kendini düşünüp kendisini garantiye aldıktan sonra 'Benden sonra öbür ülkeler ne yaparsa yapsın.' psikolojisine girmesi kabul edilemez. Bunu, sürekli Birleşmiş Milletler gündeminde tutuyoruz ve bu aşının bütün dünyaya ulaşabilecek şekilde adil dağıtımı, hakkaniyete uygun dağıtımı için de çok kuvvetli mesajlar veriyoruz."
Milletvekillerine teşekkür
Yıllarca milletvekilliği ve Dışişleri Komisyonu Başkanlığı yapmış biri olarak, ulusal parlamentoların ve milletvekillerinin, uluslararası ilişkilerde ne kadar önemli roller üstlenebildiğini iyi bildiğini dile getiren Bozkır, "BM Genel Kurulu’nda alınan kararları, ulusal düzeyde yasalaştıran, sürdürülebilir kalkınmadan çevreye, sağlık alanından gençlik, çocuk, kadın konularına kadar küresel hedeflerin, her bir ülkede vatandaşların günlük yaşamına yansıtılmasında, parlamentoların büyük bir rolü var." dedi.
Bozkır, BM çalışmalarına, çok taraflılığa ve parlamenter diplomasiye verilen destek ve katkılar için milletvekillerine teşekkür etti.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.