Avrupa ülkelerine gidiyorum oradaki durumu da görüyorum. Yasaklar, kapatmalar, kısıtlamalar artık söz konusu değil. Hayat tümüyle normale dönmüş durumda. Ama bireysel tedbirler insanların duyarlılıklarına bağlı olarak devam ediyor. Ben de kendi adıma mümkün olduğu kadar kalabalık, iyi havalandırılmayan kapalı mekanlara, sosyal alanlara çok girmemeye çalışıyorum ya da girsem de hızlı bir şekilde oradan çıkmaya çalışıyorum. Böyle yerlerde maske mutlaka takıyorum. Bunlar bireysel olarak hepimizin bence dikkat etmesi gereken konular.
"Kapalı ortamda birlikte yeme içmeden kaçınmalıyız"
Kapalı ortamlarda aile içi toplanmaların halen güvenli olmadığını söyleyen Prof. Dr. Özlü, sözlerini şöyle sürdürdü; Açık havada maske kullanmanın artık bir anlamı kalmadı. Bunu söylemekte yarar var. Bunun dışında korumamız gereken riskli gruplar var. 65 yaş üzeri kronik hastalığı olanlar ya da yaşlı olmasa bile bağışıklığı baskılanmış bir hastalığı ya da bağışıklığı baskılayan bir tedavi almakta olanlar var. Bunları korumamız lazım.
Çünkü bunlarda hala ağır seyredebiliyor ve ölümcül olabiliyor. O bakımdan bu kişilerin kendilerini olabildiğince bulaşmanın olabileceği kalabalık diğer insanlarla bir arada olacakları kapalı ortamlardan uzak tutmalarını, maskelerini kullanmalarını bizim de bu kişilerle karşılaşacağımızı biliyorsak çevremizde, yakınlarımızda varsa onlarla karşılaşmadan önce maskemizi takıyor olmamız ve kapalı ortamda birlikte yeme içmeden kaçınmamız onları korumak açısından önemli.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.