ANKARA (AA) - AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, parlamenter sistem tartışmalarını "Arzu ettikleri kuvvetler ayrılığı, gerçekten sistem konusunda bir tartışma yapmak değil, tamamen Cumhur İttifakı'nın Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini savunmasına karşı sadece eleştirel bir alan açmak." sözleriyle değerlendirdi.
Çelik, parti genel merkezinde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı.
Bir gazetecinin CHP'ye yönelik taciz iddiasını anımsatması üzerine Çelik, taciz ve tecavüz iddialarına ilişkin CHP'de kurumsal bir suskunluğun yaşandığını belirtti.
"Bu susanlardan daha kıdemli CHP'liler bunun karşısında partinin susmaması gerektiğini, susmasının ayıp olduğunu ifade ediyorlar." diyen Çelik, şunları kaydetti:
"Son zamanlarda retorik olarak herkes, özellikle CHP de siyasi ahlaktan bahsediyor. Birtakım siyasi değerlendirmelerin merkezine bunu yerleştirmeye çalışıyorlar. Kadın onuru, kadın haysiyeti karşısında susanın siyasi ahlaktan bahsetmeye hakkı olabilir mi? Bu kadar mağdur konuşuyor. Çıkıp diyor ki, 'Biz bu konuda konuşmuyoruz, mağdurlarda daha fazla travma yaratmamak için'. Mağdurlar zulme uğramış, biz 'Çıkın mağdurun ismini verin, adresini, eşkalini verin' demiyoruz . 'Failin adresi, failin cezalandırılması ile uğraşın' diyoruz. Bunlar çeşitli yerlerde görev yapan siyasiler sizin partinizde. Mağdurun hakkına sahip çıkmadığınız zaman travma oluşturuyorsunuz."
Çelik, bir gazetecinin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun grup toplantısında kullandığı "Sen asıl vergiyi alınması gereken yerlerden alacaksın. Uyuşturucu ticareti yapan adamdan vergi alacaksın, organ ticareti yapan adamdan alacaksın" sözlerini hatırlatması üzerine, "Çoğu kez maalesef siyasi meselelerde, içselleştirilmiş, üzerinde düşünülmüş, siyasete ve siyasi argümana çevrilmiş yaklaşımlardan ziyade sadece birilerinin yazdığı parlak cümle diye okunurken bahsettiğiniz saçma sapan cümleler ortaya çıkabiliyor." değerlendirmesini yaptı.
- "Kesinlikle yorum dışı bir konu"
Çelik, muhalefetin "Osman Öcalan'ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bir danışmanı ile görüştüğü" iddiasının sorulması üzerine şunları söyledi:
"Muhalefet kim bu danışman demiyor. Muhalefet diyor ki, 'Böyle bir görüşme olmuş, işte bunun neticesi şudur'. Sözünün yorumlanmasını istedikleri kişi kim? Sözüne itibar ettikleri kişi kim? Oradan çıkarılan, böyle bir görüşme olmuş, belli ki bunun arkasından erken seçim gelecek. Yine kimi referans alıyorlar? Baştan beni söylüyorum. Hiçbir zaman Türkiye'nin resmi kurumlarını referans almıyorlar, dışarıdan kim ne derse desin onu referans alıyorlar. Böyle bir şeyi yorumlamaya ne gerek var? Kesinlikle yorum dışı bir konu."
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın serbest bırakılmasına ilişkin kararının hatırlatılması üzerine de Çelik, "Ben buraya gelirken gerçekleşen sıcak bir karar. Yaklaşık 100-150 sayfalık bir gerekçeli kararı var. Tabii ki gerekçeli kararı hukuk sistemimiz değerlendirecektir. Hukuk sistemimizin değerlendirmesine göre bir yaklaşım getirilecektir." ifadesini kullandı.
- "İbadet diliyle oynamak demek çok zalimane bir yaklaşım"
Çelik, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Şebiarus töreninde kadın erkek birlikte sema yapılması ve Türkçe ezan okunması ile ilgili görüşlerinin sorulması üzerine, şunları söyledi:
"Bu bizim kültürel hayatımızda, sosyal hayatımızda ciddi acılar, acı hatıralar oluşturmuş bir meseledir, ibadet diliyle oynamak. Bu ortaya çıktıktan sonra 'özür dileriz, yanlış yapmışız' diyecekleri yerde tam tersine çok daha sakıncalı bir şey yapıyor bazıları, 'Türkçe bizim dilimiz değil mi' diye. Tabii ki Türkçe meal okuyabilir, Türkçe tefsir okuyabilir, duasını Türkçe okuyabilir, bu bizim karar vereceğimiz bir şey değil. Ama ibadet diliyle oynamak demek çok zalimane bir yaklaşım. Ezanın Türkçeleştirilmesinde olduğu gibi çok ayıp bir şey. Bu kadar acı hatıranın üzerine, bunun bu kadar yanlış olduğu, zalimane olduğu görülmüşken halen ibadet diliyle oynamaya çalışmak gerçekten, Murat Bardakçı'ya atıf yapayım, insanın zihninde bir İstiklal Mahkemesi olmasıyla ancak açıklanabilecek bir şey. Bu zihniyetin sözü ne olursa olsun, kelamı ne olursa olsun, ibadet diliyle oynuyorsa onun aklında ve kalbinde İstiklal Mahkemesi vardır. Akıl yerine İstiklal Mahkemesi, kalp yerine İstiklal Mahkemesi taşıyordur. Ayıp bir şey. Kınıyoruz, bununla güçlü şekilde mücadele edeceğiz."
"İyileştirilmiş ve geliştirilmiş parlamenter sistem tartışmaları"na ilişkin değerlendirmesi sorulan Çelik, şunları kaydetti:
"Birisi iyileştirilmiş, birisi güçlendirilmiş parlamenter sistem diyor. Benim bildiğim bir şey var. Birisi çıkıp 'parlementer sistem meşrudur, başkanlık sistemi gayrı meşrudur' diyorsa söylediği söz cahilane bir sözdür. Çünkü sistemlerin hepsi meşrudur. Sistemleri rejim meselesi haline getirmek ya bir siyasi kötü niyetten, vesayet arayışından ya da cahillikten kaynaklanır. Ama kullanılan argümanlara dikkat etmek lazım. Diyorlar ki 'Türkiye'nin çok ciddi bir parlamenter sistem birikimi vardır'. Ben de diyorum ki, nerede? Darbeler, post modern darbeler, vesayet dönemleri on yıllara yaklaşan, vesayetçi cumhurbaşkanlığı dönemi, hükümetin üzerinde Milli Güvenlik Kurullarının Türkiye'yi yönettiği dönem. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının üzerinde kırmızı kitapların olduğu dönemler. Nerede oluşmuş parlamenter sistemler? Parlamenter sistem bir tek AK Parti döneminde sağlıklı şekilde işletilmeye çalışıldı, orada da AK Parti kapatma davası ile karşı karşıya kaldı. Muhtıra teşübbüsü ile karşı karşıya kaldı."
- "Arzu ettikleri gerçekten sistem konusunda bir tartışma yapmak değil"
Geçmişte koalisyon hükümetleri döneminde başbakanlık yapmış herkesin sistemin ürettiği koaliasyonlardan yakınarak aslında bir "başkanlık sistemi"ne geçilmesi gerektiğini söylediğini aktaran Çelik, "Mesele başkanlık sistemi midir, başkanlık sisteminin başında Tayyip Erdoğan'ın olması mıdır? Bu net. Ayrıca parlamenter sistemin içindeyken 'Parlamenter sisteme dayalı anayasa yapalım' dediğimizde bugün kuvvetler ayrılığından bahsedenlerin hiçbiri, kuvvetler ayrılığıyla ilgili modern parlamenter sistemlerdeki, örneğin Avrupa Birliğindeki yaklaşımların hiçbirini getirmedi. Çünkü vesayetten kurtulup da aslında gerçek bir kuvvetler ayrılığına dayanan parlamenter sistem de istemiyorlardı." dedi.
Çelik, bugün 'iyileştirilmiş veya güçlendirilmiş parlamenter sistem' diyenlerin parlamenter sistem varken, modern-çağdaş parlamenter sistemler çerçevesindeki performanslarının ne olduğuna bakılması gerektiğini aktardı.
O sürece bakıldığında, bu görüşlerin siyasi argüman olarak kullanıldığını gördüğünü belirten Çelik, şöyle devam etti:
"Netice itibarıyla arzu ettikleri kuvvetler ayrılığı, gerçekten sistem konusunda bir tartışma yapmak değil, tamamen Cumhur İttifakı'nın Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini savunmasına karşı sadece eleştirel bir alan açmak.
Parlamenter sistem varken de 'getirin teklifinizi' denildiğinde hiçbir şey getiremediler, ortaya hiçbir şey koyamadılar. Sadece çeşitli sivil toplum kuruluşlarında ya da bazı hocalarımızın yaptığı o zamanki anayasa çalışmaları söz konusu olduğunda onları bile sağlıklı bir şekilde ele alıp da masaya koyamadılar. Çünkü esasına bakarsanız kuvvetler ayrılığı, demokratik sistemin iyi işleyişi hiçbir zaman işlerine gelmedi. Bugün de gelmiyor."
- "Bunlar günlük siyaseti tüketmek için söylenen şeyler"
AK Parti Sözcüsü Çelik, memleket meselelerinin konuşulması için diyalog ortamlarının her zaman iyi olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama masada oturmasını istediklerinden bir tanesi Türkiye Cumhuriyeti'nin seçilmiş Cumhurbaşkanına 'diktatör' diyor, onu bir rejim tartışmasının konusu yapmaya çalışıyor. Nasıl oturacaksınız? İkincisi, Cumhur İttifakı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni savunuyor, siz 'parlamenter sistem, bunu konuşalım' diyorsunuz. Biz de 'Buna zaten halk karar vermiş, halkın karar verdiği bir konuda şu anda konuşacak bir şeyimiz yok. Böyle bir gündemimiz yok' diyoruz. Dolayısıyla bunlar günlük siyaseti tüketmek için söylenen şeyler. İki metreden öteye menzili olmayan, nefesi yetmeyen şeyler."
- "Altılı platform" önerisi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Bakü ziyaretinde gündeme gelen "altılı platform" önerisine ilişkin somut bir ilerlemenin söz konusu olup olmadığı sorulan Çelik, "Altılı platform, bölge barışı için önerdiğimiz son derece önemli bir mekanizma. Hem Sayın Cumhurbaşkanımız hem Sayın Aliyev, bu platformda işgalci tavrından vazgeçerse Ermenistan'ın da olabileceğini söyledi. Bu tarihi bir fırsat." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye ve Azerbaycan'ın, işgalci tavrından vazgeçmesi durumunda Ermenistan'ın da altılı platforma dahil olmasını söylemesinin son derece vizyoner ve bölge barışı için iyi niyetli bir yaklaşım olduğunu aktaran Çelik, "Aynı şekilde Sayın Putin'in de aralarında sorunlar olmasına rağmen Cumhurbaşkanımızın Gürcistan'ı teklif etmesi karşısında, Gürcistan'ın katılmasını uygun bulması da son derece vizyoner bir yaklaşım. Dolayısıyla bu vizyonu hayata geçirmek için güçlü bir irade var." diye konuştu.
Sonuç olarak Rusya, Türkiye, Azerbaycan, İran ve Gürcistan'ın bu platforma olumlu baktığının altını çizen Çelik, "Dolayısıyla Ermenistan'ın kendisini bir yerde konumlandırması gerekiyor. Bu mekanizma ya beşli hayata geçecek ya da altılı hayata geçecek. Burada Ermenistan için de fırsat penceresi açılmış oluyor. Kendisini bu işgalci, saldırgan mekanizmanın dışına çıkarabilmesi için bu da bir imkan ve yaklaşım. Bu mekanizma ilerliyor, teknik görüşmeler sürüyor. Herhangi bir negatif durum olmadığını söyleyebilirim, gayet pozitif." dedi.
(Bitti)
Kaynak: