Yılın ilk programı olması münasebetiyle yılın takvimini kısaca anlatan yapan TYB Konya Şube Başkanı Ahmet Köseoğlu “Saygıdeğer katılımcılar, Faruk Tuzla Lisesi ve Aselsan Lisesi öğrencileri, hepinizi içtenlikle selamlıyorum. Ayrıca, bugünkü programın ana konukları olan gençler, hoş geldiniz. Bu salon, yılın ilk programına ev sahipliği yapıyor ve bu özel anı paylaşmak adına Karatay Belediyesi'ne ve Belediye Başkanına teşekkür ediyorum. Bu güzel salon, Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi’nin yeni yerine yakın bir konumda bulunmaktadır. Bu sebeple, gelecek programlarımızın bir kısmını burada gerçekleştirmek istiyoruz.
Özellikle, nitelikten ziyade niceliğin önemine vurgu yaparak, az ama öz bir topluluğun büyük etkiler yaratabileceğini belirtiyoruz. Bu noktada, gençlerin buradan alacakları ile geleceklerine kılavuzluk edecek cümlelerin önemine inanıyoruz.
Programın ev sahipliğini yapan TYB Konya Şubesi, 23 yıldır takvimlerini düzenli olarak yayımlayarak planlı programlara devam etmiştir. Bu yıl da toplamda 55 planlı programımız bulunmakta olup, Türkiye Yazarlar Birliği Konya şubesine yeni tahsis edilen mekânı için Karatay Belediye Başkanı'na teşekkür ediyoruz.
İstanbul ve Ankara'dan gelen konuklarımıza da ayrıca teşekkür ediyoruz. Sizlerle burada olmaktan dolayı sağlıklı ve huzurlu bir program diliyoruz. İyi ki geldiniz, hoş geldiniz! Teşekkürler.”
Ali Kuşçu’dan günümüze uzay bilimleri tarihçesini özetleyen Dr. Hasan Umut “Ali Kuşçu’nun Semerkant ya da çevresinde doğduğu kabul edilmektedir. Doğum tarihi 803-5/1399-1402 arasında olsa gerek. Ali Kuşçu, Uluğ Bey’in çok yakın dostu ve öğrencisidir. Ali Kuşçu, sağını solundan ayırabildiğinden bu yana Uluğ Bey ile birlikte olduğunu söyler.Ali Kuşçu’nun, Uluğ Bey ve Kadızâde-i Rûmî başta olmak üzere döneminin önemli Timurlu alimlerinden iyi bir eğitim aldığı anlaşılmaktadır. 1420’ler ve sonrasındaki gelişmeler Ali Kuşçu’nun entelektüel hayatı için önemlidir. İki kurumun kurulmasını bilhassa belirmeli:
1) Semerkant Medresesi
2) Semerkant Rasathanesi.
Bu civarlarda Semerkant’a gelen Cemşîd Kâşî oradaki canlı ilmi ortamı babasına yazdığı mektuplarda anlatır. Şehirde binlerce ilim talebesi olduğunu, 500 kadarının da matematik ilimleri okumaya başladığını belirtir. Semerkant’ta pek çok eserin okutulduğunu biliyoruz. Astronomi ilimlerinden örnek verecek olursak, Nasîrüddin Tûsî’nin Tezkire’si ve şerhleri, Kutbüddîn Şîrâzî’nin Tuhfe’si, Çağmînî’nin Mulahhas’ı bilhassa Kadızâde şerhi zikredilebilir. Batlamyus’un Elmacesti’si, Bîrûnî’nin Kânûnu’l-Mes’ûdî’si de ilmi tartışmalara konu olmuştur. Teftazânî ve Cürcânî’nin temsil ettiği birikim de Ali Kuşçu’nun ilmi zemini açısından zikredilmelidir. Ali Kuşçu’nun entelektüel formasyonu açısından önemli role sahip olan diğer kurum Semerkant Rasathanesi’dir. 1420’li yılların ilk yarısında inşasının ve oradaki gözlemlerin yapılmaya başladığı kabul edilebilir. Otuz yılı aşkın bir süre faaliyette kalmıştır. Burada gerçekleştirilen gözlemler sonucu modern öncesi dönemin en önemli astronomi tablolarından birisi olan Zîc-i Uluğ Bey hazırlanmıştır. 1449 yılında Uluğ Bey öldürüldü. Ali Kuşçu’nun, Ebu Said yönetimi devraldıktan sonra 1450’lilerin sonlarında Herat’a gittiğini söyleyebiliriz. Meşhur kelam eseri Şerhu’t-Tecrîd’i yine 1450’lilerin sonlarında bitirdi ve Ebu Said’e ithaf etti. 1470’li yılların başında Timur topraklarından ayrılmaya karar verdi. Önce Tebriz’e uğradı. Ardından 1473 yılında İstanbul’a geldi. Fatih’e Risâletü’l-Muhammediyye adlı eserini sundu. 5 Şaban 879/15 Aralık 1474 yılı Aralık ayında İstanbul’da vefat etti. ” dedi.
TUSAŞ Uzay Sistemleri Genel Müdür Yardımcısı , eski Uzay Ajansı Başkanı Prof. Dr. Lokman Kuzu ise tarihi perspektiften ziyade bilimsel gelişmeleri anlattı.
Prof. Dr. Kuzu “ Andromeda galaksisini görüyorsunuz, değil mi? Ancak bu ışık 2 milyon yıl önce çıktı, şu anda bize ulaşıyor. Dolayısıyla, biz onun 2 milyon yıl önceki halini görüyoruz. Aslında şu anki halini değil. Michael Faraday'ın çalışmalarından sonra, 19. yüzyılın başlarında, uzaydaki bir noktaya hızla seyahat etmek neredeyse imkansızdır. Yani, 60-70 yıl süren ömrümüzle evrende pek bir yere gidemeyiz. Ancak cep telefonu sinyali gibi bazı teknolojilerle iletişim kurabiliyoruz. Mesela, Amerika ile konuştuğumuzda, ışık içinde seyahat ederek birbirimizi görebiliyoruz. Ailemizle görüşseydik, bu süre daha kısa olurdu. Örneğin, Mars en yakın mesafede 55 milyon kilometre uzaklıkta ve bu mesafeyi kat etmek 20 dakika sürer. Bu nedenle, Mars'a gönderilen bir aracı buradan kontrol edemeyiz, çünkü iletişim süresi çok uzun olur. Elektromanyetik dalgaları elde etmek için yapılan çalışmalar, 1800'lerde olgunlaşmıştır. Voltajı zamanla çizersek, düz bir çizgide pil voltajını gözlemleyebiliriz. Elektrik şehirlerinde kullanılan voltaj genellikle 220 volttur. Elektrik akımı dirençten geçerken akım sabit kalır. Ancak bu, sadece bir yönü ifade eder ve bu da "direnç" olarak adlandırılır. Uzayın derinliklerine gitmek için farklı yöntemlere ihtiyaç duyulmaktadır. Elektromanyetik fırlatma gibi ilginç fikirler üzerinde çalışmalar devam etmektedir, ancak bu teknolojilerin henüz deneysel aşamada olduğunu belirtmekte fayda var. Şu anki roket teknolojileri ile Mars gibi uzak hedeflere gitmek, hala büyük bir teknik zorluk teşkil etmektedir. Uzaydaki bir noktadan başka bir noktaya gitmenin zorluğu, bir kütlenin yörüngesine girmeyi gerektirdiğinden dolayıdır. Uzayda her şey serbestçe yüzer, bu nedenle bir kütlenin etrafında dönmek ve belirli bir hızı korumak için yörüngeye girmek gerekir. Uzayın keşfinde teleskoplar önemli bir rol oynamaktadır. Teleskoplar, atmosferin etkisini ortadan kaldırarak daha net gözlemler yapmamıza olanak tanır. Örneğin, 1609 yılında Galile'nin geliştirdiği teleskop sayesinde, Güneş Sistemi'ndeki gezegenleri ve Ay'ı daha yakından gözlemleyebildik. Ancak, gökyüzüyle ilgili bazı sorular hala cevapsız kalmış durumda. Gözlemleyemediğimiz ve ölçemediğimiz birçok şey bulunmaktadır. Örneğin, evrenin başlangıcından sonra ne olduğu, elektronların ve atomların uzayda nasıl davrandığı gibi sorulara halen tam bir cevap verilememiştir. Uzayın sınırlarıyla ilgili olarak, evrenin genişlemesi devam etmektedir. Ancak, evren soğumaktadır ve bu soğuma süreci devam ettiği sürece daha düşük sıcaklıklara ulaşacaktır. Bilim insanları, bu soğuma sürecinin nasıl sona ereceği ve evrenin geleceği hakkında daha fazla bilgi edinmeye çalışmaktadır. Sonuç olarak, uzayın derinliklerindeki sırları anlamak ve keşfetmek için bilim insanları, teknoloji ve teorilerle sürekli olarak çalışmaktadır. Ancak, hala çözülmesi gereken birçok bilinmeyen bulunmaktadır ve uzayın gizemleriyle başa çıkmak için yeni keşifler ve teknolojik gelişmeler beklenmektedir. Uzayın gizemleriyle başa çıkarken, bilim insanları daha fazla gözlem yapma ve bilgi edinme yolunda çeşitli projeler üzerinde çalışmaktadır. Teleskop teknolojilerinin geliştirilmesi ve uzaya gönderilen uzay araçlarının sayısı arttıkça, evrenin farklı bölgelerinden daha detaylı bilgiler toplanmaktadır. Büyük gözlemevi projeleri, derin uzay gözlemleri yaparak daha uzak galaksileri ve gökadaları incelemek için planlanmaktadır. Bu gözlemler, evrenin genişleme hızını, karanlık enerji ve karanlık madde gibi bilinmeyen faktörleri anlamamıza yardımcı olabilir. Uzayda insanların varlığı ve potansiyel uzay kolonileri konusu da üzerinde çalışılan önemli bir alan haline gelmiştir. İnsanların uzaya seyahat etmesi ve uzayda yaşaması için gereken teknolojik altyapıyı oluşturmak, bilim insanlarının öncelikli hedeflerinden biridir. Öte yandan, uzay araştırmaları sadece bilimsel değil, aynı zamanda teknolojik ve endüstriyel gelişmeleri de tetiklemektedir. Uzay teknolojileri, yeryüzündeki birçok sektöre de katkı sağlamaktadır. İleri seviye malzeme teknolojileri, haberleşme sistemleri ve uzaktan algılama gibi alanlarda elde edilen bilgiler, günlük yaşantımızda da kullanılmaktadır. Uzay keşifleri, insanoğlunun evreni anlamak ve içindeki gizemleri çözmek adına attığı adımlardır. Bilim, teknoloji ve keşifler, uzayın derinliklerindeki sırları çözmek için devam etmektedir. Uzay araştırmaları, sadece bilim dünyası için değil, insanlığın genel bilgi birikimine ve gelecekteki potansiyel uzay keşiflerine ışık tutmaktadır.” dedi.
Programın sonunda konuşmacılara katılım beratları, Sırçalı Medrese kapıdı minyatürü ve TYB Konya Şubesi yayınlarını Konya önceki dönem milletvekili ve TYB Konya Şube Başkan yardımcısı Ahmet Sorgun ve TYB Konya Şube Başkanı Ahmet Köseoğlu ile Prof. Dr. Bilal Kuşpınar takdim etti. (Yunus Köroğlu)