Tüm hareketlenmeleri anbean gördüklerini belirten Mandal, "Nerede gerilim birikmesi oluşuyor, bir sonraki potansiyel yerler neresi olabilir, en çok birikme nerede oluyor, onu gözlemlememiz gerekiyor." dedi.
Mandal, depremin etkilerini analiz edebilmek için hızlıca proje çağrısına çıktıklarını ve başvuruları 24 saat içinde sonuçlandırdıklarını dile getirerek şöyle devam etti:
"Şu an 59 farklı kurumdan 119 projeyle 552 araştırmacımız sahada çalışmaların bir kısmını tamamladı. Dönüş yaptılar ve raporlarını hazırlıyorlar. Mart ayının ortalarına doğru çalışmaların tümü tamamlanmış, raporlanmış olacak. Biz de tümünü hocalarımız vasıtasıyla paylaşmış olacağız. Bu zor dönemin, en önemli, kalıcı, olumlu ve geleceğe yönelik etkisini, geceli gündüzlü çalışan araştırmacılarımızın hazırlayacağı raporların oluşturacağını düşünüyorum."
Belki de çok daha geniş zaman dilimindeki en büyük depremin etkisiyle karşı karşıya olunduğuna dikkati çeken Mandal, şunları söyledi:
"Çünkü hem büyüklük hem de şiddet noktasında 500 kilometreye yakın alanı etkiliyor. Erzincan depremini yaşadık ama etkilediği bölge açısından bu kadar büyük değildi. En yakın zamandaki Gölcük ve Düzce depremleriyle karşılaştırıldığı zaman yaklaşık 20-25 kat daha büyük alanı etkileyen bir deprem. Dolayısıyla bazen yaşamış olduğumuz zorluklar var ama büyüklüğü, şiddeti ve kapsadığı alan açısından bakıldığında çok büyük depremin etkisindeyiz."
Mandal, saha araştırmalarıyla sadece Türkiye için değil tüm dünya ve insanlık için kıymetli bilgiler elde edildiğini vurgulayarak, "Dünyadaki bilim insanları da şu an seferberlik halinde Türkiye'ye geliyorlar çünkü burada elde edilecek bilgiler, gelecekte dünyada yaşanacak depremlere ön hazırlık noktasında veri sunma anlamı taşıyor." diye konuştu.
Bölgedeki en büyük problemlerden biri zemin sıvılaşması
Bölgedeki en büyük problemlerden birinin zemin sıvılaşması olduğunu bizzat gözlemlediğini vurgulayan Mandal, bu duruma Adıyaman Gölbaşı'nda şahitlik ettiğini dile getirdi.
Mandal, depremden etkilenen her ilde bulunduğunu belirterek şunları kaydetti:
"Bunlardan biri de Gölbaşı. O bölgedeki en büyük problem İskenderun ve Hatay'da olduğu gibi zeminin sıvılaşması. Net şekilde görüyorsunuz. Binaların bulunduğu haliyle yan yattığını görüyorsunuz. Kendim de bizzat gözlemledim. Gölbaşı'ndaki tesislerde görüyoruz ki göl ne yazık ki genişledi. Yine ilk depremin merkezi olmamasına rağmen Hatay'da yıkımın fazla olma sebebi de zemin sıvılaşması. Fay hatları konunun önemli boyutu ancak inşa ettiğimiz binanın zemini, statiği ve kullanılan malzemeler de en az o kadar önemli."
Mandal, "zemin sınıflaması, sismik tehlike haritalarının üretilmesi ve risk analizleri"nin mikro ölçekte illerde yapılması gerektiğini fakat birçok il ve ilçede bu çalışmanın bulunmadığını veya uygulamasının yapılmadığını ifade ederek, "Biz 40 binleri aşan vatandaşımızın vefatını gelecekte konuşmak istemiyorsak bu önlemlerin alınması lazım. Yani sadece 'Marmara'daki, İstanbul'daki deprem ne zaman olacak?' sorusundan daha çok, 'Ne kadar hazırlıklıyız?' sorusunu sormamız gerekiyor." dedi.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.