Habur Sınır Kapısı'nda teslim olduktan sonra polislerce Iğdır'a getirilen E.B, ailesi ve çocuğuyla buluşturuldu.E.B, terör örgütüne nasıl katıldığını, gördüğü baskıları ve kaçış sürecini anlattı.
Genç yaşta kandırılarak örgüte katıldığını ifade eden E.B, şunları söyledi:"BDP Diyarbakır il binasından katıldım, orada çalışanlar vardı. 'Buraya gel eğitim vereceğiz, bizim için çalış' dediler. 'Sen bize lazımsın, yapabilirsin' gibi şeyler söylediler, yani beni kandırdılar. Kaç kez eve gitmek istediğimi söyledim ama 'olmaz artık' dediler. Sonra babam Diyarbakır'daki il binasına gelmişti, beni göstermediler, yukarıya götürdüler ve bir odaya kilitlediler. Birkaç saat sonra kapıyı açtılar, 'baban nasıl biriydi' diye sordular. Babamın oraya geldiğini tahmin dahi etmedim. Sonra biri benimle görüşüp gidip dağda eğitim göreceğimi söyledi."
E.B, örgüte katılmak için Diyarbakır'dan yola çıkıp Şırnak'a gittiklerini, buradan da genç birinin gelip kendisini terör örgütü üyelerine teslim ettiğini dile getirdi.
Daha sonra Gabar Dağı'na götürüldüğünü anlatan E.B, "Gabar'daki sorumlular grup oluşturup bizi Irak'a gönderdi. Zaman zaman yürüyorduk, arabalar falan vardı ama çoğunlukla yürüyorduk. Bu şekilde bizi Gara'ya gönderdiler, Gara'da 9 aya yakın bir bekleme, eğitim süreci oldu. Biz HPG'ydik ama 'HPG olduğunuzu kimse duymasın' dediler, YPG'ye gönderdiler." diye konuştu.
"Aile olgusunu beynimizden silmeye çalışıyorlardı"
E.B, Gara bölgesinde yaşadıklarını şöyle anlattı:"Bir süre YPG'de kaldım, sürekli kaçış yolları aradım. İnsanlık yok, adalet yok, insan değerleri yok. Kalmak istemediğini dile getiriyorsun tutukluyorlar. Kaç defa kaçma girişiminde bulundum. 'Yaşamınızı sevmiyorum, burada kalmak istemiyorum, ailemi özlüyorum' diyordum ama o aile olgusunu beynimizden silmeye çalışıyorlardı. Birkaç defa kaçma girişiminde bulunurken tutuklandım. Kötü cezaevleri var, orada kötü muameleler gördük. Sonra şehre doğru olan yerlere adım adım yaklaştım, en sonunda kaçmayı başardım. Bir süre Irak'ta, Duhok'ta yaşadım. Ülkemi, memleketimi, ailemi özledim, sonra teslim oldum."
"Türk devleti, emniyeti, polisleri hiçbir şekilde bize anlatıldığı gibi değil"
Teslim olduktan sonra çok sıcak bir ortamla karşılaştığını belirten E.B, şöyle devam etti: "Gerçekten de Türk devleti, emniyeti, polisleri hiçbir şekilde bize anlatıldığı gibi değil. Burası benim evimden de daha sıcak ortam oldu. Çok korkuyordum, 'gidince acaba anlatıldığı gibi olacak mı, gerçekten işkence var mı' diye düşünüyordum. Ailemi gördüm, mutluyum ama sizleri (kadın polisler) de bırakmak istemiyorum, 3-4 gün içinde çok alıştım, bana hem anne hem abla oldunuz. Çocuğum var, o kadar özlüyordum ama bunu bile bana hissettirmediniz, çok yardımcı oldunuz, hakkınızı asla ödeyemem."
"Ülkeme döndüm, çok mutluyum, rüya gibi"
E.B, polislerin kendisine umduğundan fazla şefkat gösterdiğini vurgulayarak, emniyette sıcak ortamla karşılaştığını ifade etti. Örgüt mensuplarını teslim olmaya çağıran E.B, "Türkiye Cumhuriyeti, Kürt'e, Türk'e, Arap'a, Çerkez'e, ne ırk olursa olsun herkese yeter. Bence herkes kendi topraklarına dönsün, memleket hasreti başka oluyor. Hiçbir yer kimsenin memleketi gibi olamaz, kimse de kimseyi ülkesine kabul etmez. Ben ülkeme döndüm, çok mutluyum, rüya gibi. Her şey çok güzel. Bu saatten sonra ailem olmadan yaşayamam. Ailemin ortamında olacağım, kendi ülkemdeyim. PKK terör örgütü sadece çocuk yaşta olanları götürüp orada savaş adı altında, Kürtlük adı altında öldürüyor." diye konuştu.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.