"Her yer çökmüştü"
Baba Öztürk, pazartesi sabahı saat 04.17'de büyük bir sarsıntıyla uyandıklarını söyledi.O sarsıntının şokuyla dışarı çıktıklarını belirten Öztürk, "Dışarıya adım atınca ilk aklıma gelen oğlum Gürkan oldu. Dedesinin evine ders çalışmak için gitmişti. Hemen oraya gittim, 5 dakika sürmedi. Oraya vardığımda zaten acı bir durumdu, bir can pazarıydı. Her yer çökmüştü. Üçüncü kat, iki metre yan kaymış ve diğer binaya yapışmıştı. Oraya vardıktan sonra binanın etrafında da molozlar doluydu." diye konuştu.
Kurtarma çalışmalarında görevlilere nokta atışı yer tespiti yaptı
Öztürk, çevredekilere ve yaşananlara aldırış etmeden enkazda arama çalışmasına başladığını vurgulayarak, yaşadıklarını şu sözlerle dile getirdi: "Balkonun önündeki bütün perdeleri kestim. Hafriyatları temizledim. Bel fıtığım da vardı. Zor şartlarda yaptım onu da. Binanın batı tarafında 'baba' diye ses duydum. Betonun üzerine yattım, aldığım taşı vurmaya başladım. Vurdum vurdum dinledim. Dönüş oldu derinden. Dönüş olunca yine ses verdim. 'Beni duyuyorsan dönüş yap.' dedim. Tepki gösterdi, taş sesi gelmeye başladı. O durumda her taraf yıkılmış, felaket. Yardım çok zor bir iş yani. Devletin de işi zor. Öyle bir durumda ancak bizlere iş düşüyor. Bizleriz devlet. Biraz yağmurda da yine devam ettim. Her 15 dakikada bir taşla haberleşerek iki günü geçirdik. Gelen AFAD görevlilerine, 'Çocuk burada yaşıyor, tepki var.' dedim. Kendilerine de dinlettim. Askerimiz, Romanya arama kurtarma ekibi, AFAD ve İstanbul'dan gelen ekipler işi sıkı tuttu. Özveriyle üçüncü kattan bloku delerek aşağı kadar indi. Ben de yerini izah ettim. Aynı dediğim yerden çıktı."
Oğlunun enkazdan kurtarılmasının sevincini buruk yaşadığına işaret eden Öztürk, hastane sürecinin ardından Ceyhan ilçesindeki ağabeyinin evine geldiklerini aktardı.
"O hali insanların görmesini de istemiyorum"
Öztürk, oğlu Gürkan'ın şu anda kapı sesinden bile tedirgin olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Bazı seslerden korkuyor, hala adapte olamadı. Sağ salim nefesini aldık ama gönlümüz, yüreğimiz hala orada. Orası bir can pazarı. Hepimizin, devletimizin başı sağ olsun. O apartmandan Gürkan dışında sağ çıkan olmadı. Oraları kazdık. Hava şartları da çok zordu. Don oldu, üzerim de ıslaktı. Ellerimle kazmışım, dizlerim falan berbattı. Yani o hali insanların görmesini de istemiyorum. Bir bardak su vardı, biter diye de içmedim. Hep ağzımı çalkaladım, benzeri şeylerle devam ettim. Bu mücadeleyle Allah bugüne getirdi. Yüreğimiz hala orada."
Milli Eğitim Bakanı Özer'den "geçmiş olsun" telefonu
Oğlunun, kurtarıldığında ambulansla taşınırken sağlık personeliyle yaptığı sohbette, "enkazda ders kitaplarının kalmasına üzüldüğünü" söylemesiyle dikkati çektiğini anımsatan baba Öztürk, "Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer de beni aradı ve geçmiş olsun dileklerini iletti ve tüm kitap ihtiyaçlarının karşılanacağını söyledi. Devletimize teşekkür ediyoruz." ifadesini kullandı.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.