Son yıllarda artış gösteren köpek popülasyonu nedeniyle sokaklarda, caddelerde, sahillerde, parklarda, yürüyüş ve bisiklet parkurlarında zaman zaman sahipsiz köpek saldırıları yaşanıyor.
Güvenli Sokaklar ve Yaşam Hakkını Savunma Derneğince (GÜSODER) hazırlanan "Başıboş Köpek Sorunu Raporu"ndan derlenen bilgilere göre, Türkiye'de yaşayan yaklaşık 5 milyon sahipsiz köpek doğrudan veya dolaylı yollardan insanların ölmesine ve yaralanmasına neden oluyor.
Raporda, köpek popülasyonunun doğrusal değil üstel olarak arttığı, her doğan yavrunun yaşadığı varsayımıyla bir bölgedeki dişi ve erkek köpeğin bir yıl sonunda 16 yavrusu olduğu ve rakamın yıllara vurulduğunda popülasyonun katlanarak arttığı kaydediliyor.
Köpek saldırıları nedeniyle son 2 yılda 107 kişi yaşamını yitirdi
Raporda, son 2 yılda Türkiye'de 50'si çocuk, 107 kişinin köpek saldırılarında hayatını kaybettiği ifade ediliyor.
Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü verilerine göre de Türkiye'de kuduz riskli temas sayısı 2023'te 438 bine ulaştı. Özellikle köpek dışkısından bulaşan ve çok ağır cerrahi maliyetleri olan "kist hidatik" hastalığı 2005-2019 arasında 8,8 kat arttı.
Türkiye, Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) yayımladığı "Kuduz Riskli Temasın Yüksek Olduğu Ülkeler" ve "Kist Hidatik Tehlikesinin Yüksek Olduğu Ülkeler" haritasında "yüksek tehlike" kategorisinde yer alıyor.
ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Hollanda, Çek Cumhuriyeti, İrlanda, Finlandiya, Japonya, İsveç, Norveç, Kanada ve Avustralya gibi ülkelerin dışişleri bakanlıkları, resmi internet sitelerinde Türkiye'ye gidecek vatandaşlarına "saldırgan başıboş köpekler" ve "kuduz" riski hakkında uyarılarda bulunuyor.
Öte yandan, raporda İçişleri Bakanlığı İç Güvenlik ve Strateji Başkanlığının 2022'de yaptığı ankete göre, "Siz ya da yakınınız bir sokak hayvanının saldırısına uğradı mı?" sorusuna, ankete katılanların yüzde 13,6'sının "Ben uğradım.", yüzde 26,9'unun da "Bir yakınım uğradı." yanıtını verdiği aktarılıyor.
Köpeklerin nüfusu her geçen gün katlanarak artıyor
GÜSODER İstanbul Temsilcisi Dr. Ercan Özçelik, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nun 2004'te yürürlüğe girmesiyle, belediyelerin daha önce uyguladıkları artan hayvan nüfusunu seyreltme çalışmalarının fiilen yasaklandığını söyledi.
Bu durumun hayvanların kontrolsüz şekilde Türkiye'nin her yerinde üremelerine neden olduğunu belirten Özçelik, özellikle yılda 2 batın doğum yapabilen ve 6 ile 8 arasında yavru verebilen köpeklerin nüfusunun katlanan sayılarda artmaya başladığını dile getirdi.
Özçelik, "Daralan yaşama alanları, etkileşimler, sürü psikolojisi ve birçok faktör bir araya gelince hayvanların hem insanlarla olumsuz etkileşimi hem de yaban hayvanlarıyla etkileşimi kaçınılmaz olarak çok hızlı bir şekilde arttı." diye konuştu.
Pandemide insanların evlerine kapanmasıyla sokaklarda köpek popülasyonunun daha da yükseldiğine işaret eden Özçelik, şöyle devam etti:
"En son 2021'de yıllık kuduz şüpheli temas sayısı yaklaşık 250 bine denk geliyordu. Fakat Sağlık Bakanlığının son yayınladığı 2023 verilerinde 438 bine, neredeyse yarım milyon vakaya ulaştığı görüldü. Hayvanların nüfusu hızla arttığı için ve 16-17 çeşit agresyon modelinden sadece kısırlaştırmayla kurtulmak mümkün olamadığı için bu kadar etkileşim kaçınılmaz oldu. Aynı şekilde kontrolsüz üremeleri neticesinde özellikle kırsal alanda yaşayan insanlarımızın besi hayvanları, tavukları, ördekleri, koyun, kuzu, keçi hatta bazı yerlerde atlar bile bu nüfustan olumsuz bir şekilde etkilendiler."
"Sokaklarda başıboş köpek olmasın"
Türkiye'de kist hidatik vakalarında ciddi artış yaşandığını dile getiren Özçelik, bu hastalıktan dolayı ağır ameliyatlar geçiren insanların olduğunu, birkaç ay önce kadın bir kardiyoloğun bu hastalıktan vefat ettiğini ve bu konunun artık sürdürülemez boyutlara geldiğini vurguladı.
Sorunun çözümü noktasında sokaklardan, yaban hayvanlarının ve meraların olumsuz etkileneceği ortamlardan, plajlardan ve parklardan başıboş köpeklerin acilen toplanması gerektiğini kaydeden Özçelik, "Reçetenin bir numaralı ilacı, çözüm yöntemi bu olmalıdır. Başıboş köpekleri topladıktan sonra bölgeye, imkana ve oradaki yerel yönetimlerin şartlarına göre hangi çözümü uygulayacakları tamamen devletimizin bileceği iştir. Biz de zaten dernek olarak diyoruz ki anayasal hakkımız olan sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşayabilmek adına bizi başıboş köpeklerden kurtarın." ifadelerini kullandı.
Özçelik, "Parklara korkudan çocuklarımız değil kendimiz bile rahat rahat gidip gelemiyoruz. Yaşlılarımız camiye gidip gelemiyor. Hastanelerimiz, okullarımız, AVM'ler, hatta ulaşım araçlarımız, toplu taşıma araçlarımız bile bu köpeklerin istilası altında. Bu artık sürdürülemez bir durum. Bu konuyla ilgili biz devletimizin Türkiye çapında standart ya da bölgeye özel çözümler bulabileceğine inanıyoruz. Olmazsa olmazımız sokaklarda başıboş köpek olmasın." diye konuştu.
"Başıboşluğu resmileştiren, legalleştiren bir yapı var"
Özçelik, Türkiye'nin 2003'te Avrupa Ev Hayvanlarını Koruma Sözleşmesi'ni imzaladığını, o sözleşmenin etkili bir sözleşme olduğunu ve olayı birçok yönüyle ele alarak kontrol altına aldığını aktardı.
"Başıboş hayvan" ifadesinin söz konusu sözleşmede yer aldığını ve Türkiye'de 2004'te kabul edilen Hayvan Hakları Kanunu'nda "başıboş" ifadesi yerine "sahipsiz" ifadesine yer verildiğini anlatan Özçelik, "Sözleşmeler anayasanın altında kanunların üzerindedir. Biz bu sözleşmeyi onayladıktan sonra sözleşmenin başıboş hayvan nüfus kontrolüyle ilgili hükümlerini pas geçmişiz, onu kanunumuza almamışız. Sadece hayvanların korunmasıyla ilgili maddeleri içermişiz ve kanunumuzdaki bu açık nedeniyle nüfusta böyle bir patlama yaşanıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Özçelik, Türkiye'de yürürlükteki kanunun hayvanların sokaklarda ya da farklı yerlerde yaşamasını normal gördüğünü, herhangi bir problem olması durumunda ise kanunda söz konusu hayvanların alınıp aşılanarak tekrar yerine bırakılmasının yer aldığını bildirdi.
Bunun büyük bir problem olduğunu belirten Özçelik, "Başıboşluğu resmileştiren, legalleştiren bir yapı var. Sağlık, güvenlik ve emniyet şartlarının aksine bir durum bu. Trafik emniyeti dahil birçok konu bu yüzden büyük bir tehlikeye girmiş oluyor." şeklinde konuştu.
"Sağlıklı ve güvenli sokaklarda yaşama hakkımızı geri istiyoruz"
Sokak hayvanları düzenlemesine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Özçelik, dernek olarak düzenli raporlar hazırladıklarını ve bu raporları devlet yöneticilerine, milletvekillerine ulaştırdıklarını belirterek, "Onlara çağrımız şudur; Anayasal olarak sağlıklı ve güvenli sokaklarda yaşama hakkımızı geri istiyoruz. Türk vatandaşlarının da Avrupa'daki, Amerika'daki vatandaşlar kadar, köpekler açısından huzurla, güvenle yaşayabileceği ortamlara layık olduğunu düşünüyoruz." dedi.
Türkiye'nin şu anda Avrupa bölgesinde kuduz şüphesi yüksek riski olan tek ülke olduğuna dikkati çeken Özçelik, şunları kaydetti: "Bundan utanç duyuyoruz. Türkiye'ye gelen yabancı turistler de bu konuda uyarılıyor. Tıpkı bizim Afrika'ya giderken sıtma aşısı yaptırmamız gibi onlar da 'Kuduz aşısı yapılın öyle gidin.' diyorlar. Bu konudan acilen kurtulmamız lazım. Sadece köpekler sokaklarda artık kalmasın. Bir ölüm çok ölümdür, her bir insanın hayatı kıymetlidir ve bunun korunması gerekir. Kamuoyunda beklentiler yükselmişken, insanlar bu konuda çok acılar yaşamışken, çok sıkıntılar çekmişken bunu bir takım lobilerin, menfaat odaklarının, insanlık düşmanı kişilerin ve derneklerin etkisinde kalarak ne olur daha fazla uzatmayın, süründürmeyin."
Kaynak: AA