Şentop, Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Üyesi Ülkeleri Parlamento Birliği (İSİPAB) 16. Konferansı'nın açılış oturumundaki konuşmasında burada yapacakları istişarelerin, ortaya koyacakları görüş ve değerlendirmelerin üye ülkeler ile halkları, İslam dünyası ve bütün insanlık için hayırlı sonuçlar vermesini temenni etti.
Ülkeleri bir araya getiren ve aralarındaki iş birliğine parlamenter bir boyut kazandıran İSİPAB'ın, İslam dünyasının meseleleri ve dertleriyle ilgili verimli ve faydalı bir meşveret zemini sunduğunu belirten Şentop, bölgelerde yaşanan gelişmeler, yaşanan sorunlar göz önünde bulundurulduğunda, İSİPAB'ın gelecek dönemde mümkün olduğunca aktif ve girişimci bir tutum benimsemesi gerektiği konusunda hemfikir olduklarından emin olduğunu dile getirdi.
Şentop, tarihin bugüne kadar olmadığı bir hızda aktığı, uluslararası siyasetin önemli kırılmalar yaşadığı, dünyanın herhangi bir noktasında yaşanan gelişmelerin yeryüzünün bir başka yerini hiç olmadığı kadar etkilediği, ekonomik modellerin yeniden şekillenme mecburiyetiyle karşı karşıya kaldığı ve en önemlisi insanlığın ve vicdanların benzersiz bir şekilde sınava tabi tutulduğu çetin bir dönemden geçildiğine işaret etti.
Bu dönemin en ağır yükünü İslam dünyasının taşıdığını, en acı bedellerini İslam dünyasının ödediğini kaydeden Şentop, "Yeryüzünde fesat ve anarşinin, tabiatın, iklimin ve ekonominin, insanların, bilhassa gelecek nesillerin istikbalini karartacak tahribatıyla karşı karşıyayız. Bunu yapanlar da yeryüzünde demokrasi, insan hakları, barış ve refah, daha iyi bir hayat standartı getireceğini süslü sözlerle iddia edenler. Aynen Cenabıhakk'ın Kur'an'da, Bakara Suresi 204. ve 205. ayetlerde buyurduğu gibi, 'İnsanlardan öyleleri vardır ki dünya hayatına dair sözleri seni şaşırtır, çok hoşuna gider; halbuki o, düşmanların en şiddetlisidir. Kalbinde olana da Allah'ı şahit tutar konuşurken. Gücü ve iktidarı ele aldığında ise yeryüzünde fesat çıkarıp toprağı, iklimi, ürünleri ve nesilleri yok etmeye çalışır. Halbuki Allah fesadı, bozgunculuğu sevmez.' İçinde bulunduğumuz dünyanın çarpıcı ve net tasviri işte budur.'" diye konuştu.
"Afganistan, Suriye, Yemen ve daha nicelerinin içinden geçtiği zorlu durumlara ilişkin ortak tavırla hareket etmeliyiz"
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, konferansta, başta Filistin ve Kudüs meselesi olmak üzere, bölgede yaşanan ve çözümleri ancak ortak adımlarla mümkün kılınabilecek sorunları ele almaları ve uluslararası gündemin üst sıralarında tutmaları gerektiğine inandığını belirterek, şöyle konuştu:
"Yarım asrı geride bırakan İslam İşbirliği Teşkilatı'nın kuruluş amacını da teşkil eden Filistin Davası, Mescid-i Aksa'nın ve Kudüs-ü Şerif'in müdafaası, yani 1967 sınırları temelinde, bağımsız, egemen ve başkenti Kudüs olan bir Filistin Devleti'nin kurulması hala en mühim meselemiz, en büyük mücadelemizdir. Filistin davasındaki dayanışmamızın sarsılmadan devam edeceğinden hiç şüphem bulunmamaktadır. Üç semavi dinin kutsal mekanlarının yan yana durduğu, ilk kıblemiz Mescid-i Aksa'yı barındıran, Peygamberler şehri Kudüs'ün tarihi ve hukuki statüsünün muhafazası, sadece Müslümanlar için değil bütün insanlık için önemli bir görevdir. Diğer taraftan, Afganistan'ın, Suriye'nin, Yemen'in ve daha nicelerinin içinden geçtiği zorlu durumlara ilişkin ortak bir tavırla hareket etmemiz icap ediyor. İslam ülkelerinin güvenlik ve istikrarına, halkların barış ve refahına katkı sağlamak için gerek insani ihtiyaçların karşılanması gerekse aralarında ihtilaf yaşayan kardeşlerimizin aralarının bulunması, barıştırılması hususlarında İSİPAB olarak öne çıkmamız, yapıcı ve yol gösterici bir tutum benimsememiz gerekiyor."
Şentop, Güney Asya'da Rohingyaların Myanmar'a güvenli, gönüllü, onurlu ve kalıcı şekilde geri dönüşlerinin, KKTC'nin maruz bırakıldığı izolasyonun sona ermesinin ve Batı Trakya'da yaşayan Müslüman Türk azınlığı ile Uygur Müslümanlarının temel hak ve hürriyetlerinin korunmasının da büyük önem taşıdığının altını çizdi.
Vatanlarından, memleketlerinden ayrılmak zorunda kalan göçmenlerin durumuna çare olabilmek için azami dayanışma ve iş birliği gerektiren konularda tek ses olmalarının elzem olduğunu söyleyen Şentop, "Bütün dünyayı ve özellikle bölgemizi ilgilendiren göç meselesinin kimseyi mağdur etmeden çözülmesi büyük önem arz etmektedir. Bu bağlamda ortak çaba ve gayret hem Müslüman hem de insan olmanın bir gereğidir." dedi.
"Birlik olmanın, beraber hareket etmenin sağlayacağı manevi ve maddi gücün farkındayız"
Dünyanın dört bir yanında yaşayan Müslüman topluluk ve azınlıkların durumunun da kendileri için öncelikli konular arasında yer aldığına dikkati çeken Şentop, "Müslümanlara karşı önyargı, tahammülsüzlük, ayrımcılıkla en yoğun şekilde karşılaşarak baskı ve zulüm altında din ve kimliklerini muhafaza eden bu kardeşlerimize yönelik ilgi ve desteğimizi hassasiyetle korumamız gerektiğine inanıyorum. Bu anlayışla İSİPAB olarak bu kardeşlerimizin mağduriyetlerini, ihtiyaçlarını ve taleplerini yakından takip edecek mekanizmaları hayata geçirmemiz gerektiği kanaatindeyim." değerlendirmesinde bulundu.
Müslümanları bir araya getiren değerlerin, hususların ihtilafa sebep olabilecek hususlardan kat kat fazla olduğunu belirten Şentop, şöyle konuştu:
"İnsafla baktığımız zaman, birlik ve beraberliğimizin sebepleri karşısında, ihtilaf sebeplerimizin adı bile anılamaz derecededir. Denilebilir ki, dünyadaki insanları birleştirecek en güçlü değerler biz Müslümanların içinde ve arasındadır. Ancak buna rağmen, dünyada 2 milyara yaklaşan nüfusu ile dünyanın en stratejik coğrafyalarında yaşayan Müslümanlar olarak, yine dünya ekonomisinin büyük imkanlarına sahip olduğumuz halde gücümüz ve tesirimiz buna nispeten çok az. Bu konu üzerinde kafa yormak, uzun uzun düşünmek mecburiyetindeyiz. Birlik olmanın, beraber hareket etmenin sağlayacağı manevi ve maddi gücün farkındayız. Allah'ın ipine sımsıkı sarılmamız icap ediyor. İhtilafa düştüğümüzde, gücümüzün azalacağını, rüzgarımızın, tesirimizin kaybolacağını Rabbimiz beyan ediyor."
Avrupa ülkelerinin 20. yüzyılın ilk yarısında aralarında iki dünya savaşı yaptıklarını, toplamda 100 milyondan fazla insanı katlettiklerini, birbirlerinin şehirlerini, evlerini, ekonomilerini yerle bir ettiklerini aktaran Şentop, şöyle devam etti:
"Bu Avrupa ülkeleri yüzyıllardır birbirleriyle zaten savaş ve çatışma içindeydi. Ama 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren barıştılar, anlaştılar. Ortak değerleri ve ortak menfaatleri öne çıkarttılar. Çok kısa bir süre içinde büyüdüler, güçlendiler. Tarih boyunca bizler, Avrupa ülkeleri gibi birbirimizle çatışmadık, savaşmadık, birbirimizi öldürmedik, şehirlerimizi, evlerimizi tahrip etmedik. Geçmişimizde ve bugünümüzde birbirimizle çatışma, ayrışma, birbirimizden uzak durmak için anlamlı sebeplerimiz yok. Tam aksine bizi bir ve beraber olmaya davet eden Rabb'imiz, Peygamberimiz, inancımız, tarihimiz var. Eğer bir araya gelirsek hem kendimiz hem de mazlum halkları insani şartlara kavuşturacak adil bir dünyanın kuruluşu için tesirli ve güçlü bir mücadele verebiliriz. Birbirimize güvenelim, birbirimize inanalım, başkalarına, başkalarının söz ve kararlarına bakmak yerine istişare edip ortak menfaatlerimizi gözeten kararları biz verelim. Eğer biz kendi sorunlarımızı çözmezsek, kendi kararlarımızı vermezsek o sorunları çözmek için başkaları gelip bizim coğrafyalarımızı ateş çemberi içine alıp, kendi menfaatlerine göre düzenlemeye çalışacaklardır."
"İSİPAB'ı İslam dünyasının ortak bir istişare organı hüviyetinde işlev görecek şekilde ele almalıyız"
Mustafa Şentop, ifade ettiği sorunlarda, mevcut uluslararası düzenin başat aktörlerinin aldıkları aksiyonların ne yazık ki sorun çözmekten çok uzak bir görüntü sergilediğini kaydetti.
Küresel aktörlerin başında gelen BM'nin, değindiği meselelerde aldığı çok sayıda karara rağmen, bunların hiçbirinin çözüme yönelik bir katkı sağlamadığını belirten Şentop, "Bunun en yakın örneği, geçtiğimiz yıl uluslararası toplumun 30 yıldır çözümsüzlük içerisinde bıraktığı, Müslüman kardeşlerimizin canlarından ve yurtlarından olmasına sebep olan Karabağ'daki işgali Azerbaycanlı kardeşlerimiz kendileri sona erdirmek mecburiyetinde kalmıştır. Haklı ve kesin zaferlerinden dolayı kendilerini burada bir kez daha kutluyorum. Bu yüzden uluslararası sistemi düzenlemesi ve ayakta tutması beklenen uluslararası kurumların, gerçek temsil ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde revize edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu çerçevede İslam dünyası olarak bizim de kurumlarımızı yeniden değerlendirmemiz gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Uluslararası sistemin mevcut sorunlarına İslam dünyasının söyleyeceği yeni sözün, getireceği yeni yaklaşımın ancak kurumları da dönüştürerek ve güçlendirerek mümkün olacağı kanaatinde olduğunu aktaran Şentop, şöyle konuştu:
"İSİPAB'ı sadece parlamento başkanlarını bir araya getirerek etkin bir parlamenter diplomasi platformu olmanın ötesine taşıyarak, adeta İslam dünyasının ortak bir istişare organı hüviyetinde işlev görecek, ortak ilkelerimizi belirleyecek ve geliştirecek, sürekliliği olan bir meclis haline getirmeyi ciddi bir şekilde ele almalıyız. Öte yandan mevcut yapımız içerisinde de acilen atabileceğimiz adımlar bulunmaktadır. Dünyada İslam düşmanlığı, yabancı karşıtlığı ve ırkçılık giderek yükselmektedir. Ve maalesef bu durum hastalıklı bir sosyal vaka olmanın ötesinde bazı ülkelerde devlet politikalarında da makes bulmaktadır. Bu sebeple, İSİPAB bünyesinde, üye olmayan ülkelerdeki Müslüman azınlık toplulukların maruz kaldığı hak ihlallerini izleyecek, başvuruları kabul ederek inceleme yapacak ve raporlaştıracak özel bir alt komisyonun kurulmasının yerinde olacağı kanaatindeyim. Böyle bir adımın, ileride, müstakil, kendi iç tüzüğü ve çalışma şeklini geliştirmiş bir komisyona dönüşmesinin de mümkün olduğunu düşünüyorum."
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, başarılı Dönem Başkanlığından ötürü Burkina Faso'yu tebrik ederek, kendi Dönem Başkanlıkları süresince bütün İSİPAB üyesi ülkelerle yakın iş birliği içinde olacaklarını sözlerine ekledi.
İSİPAB 17'nci toplantısı Tunus'ta yapılacak
Dönem Başkanı Burkina Faso Meclisi'ni temsilen Ouedrago Sayouba da İslam ülkelerinin dayanışma içerisinde uluslararası bir yaklaşıma ihtiyaç duyduğunu belirti.
Omicron ve Kovid-19 salgına karşı ortak mücadelenin önemine değinen Sayouba, salgının dünyaya olduğu gibi ülkesini de derinden etkilediğini vurguladı. Sayouba, güçlü iş birliği ile İslam ülkeleri arasındaki mağdur haklara destek sağlanması gerektiğini ifade etti.
Sayouba, İSİPAB 17’nci toplantısının Tunus'ta yapılacağını kaydetti.
Genel Sekreter Mouhamed Khourachi Niass ise salgının kırıcı ve olumsuz etkilerinin azaltılması için daha çok iş birliği yapılması gerektiğini dile getirdi.
İslam ülkelerinin bilimsel araştırmalara da daha fazla önem vermesi gerektiğine değinen Niass, aşı çalışmaları konusunda iş birliği yapılabileceğine aktardı.
Filistin meselesinin Müslümanların ana meselesi olduğunun altını çizen Niass, "Bu böyle de kalacaktır. Ta ki başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin devleti kuruluncaya kadar." dedi. Mouhamed Khourachi Niass, Kudüs konusunda Müslümanların İsrail'e karşı tek vücut olması gerektiğini söyledi.
Afganistan ve göç konularına da değinen Niass, "Afganistan’da yıllarca yabancı güçlerin müdahalesiyle çok acılar yaşandı. Milyonlarca Müslümanın orada zor şartlarda yaşadığı bilinmektedir. Savaşlardan, çekişmelerden, fitnelerden, açlıktan, işsizlikten dolayı milyonlarca insan ülkelerini terk etmek zorunda kaldı." ifadesini kullandı.
Afrika'dan da gençlerin geleceklerini ve ekmeklerini kazanmak için göç ettiğini, bazılarının Akdeniz'de dalgalara kapılarak hayatını kaybettiğini anlatan Niass, bu duruma gönlünün el vermediğini sözlerine ekledi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı program sonunda katılımcılar aile fotoğrafı çektirdi.
Kaynak: