Tekbaş, bir otelde düzenlenen ve 400'ü aşkın sektör temsilcisinin katıldığı toplantıda, salgın süreci ve Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşla hızlı bir değişimin içine girildiğini, bu değişimden tarım ve gıda sektörünün etkilenmiş olduğunu söyledi.
Yaşanan gelişmelerin birtakım sorunları doğurduğuna değinen Tekbaş, "Dünya genelinde, özellikle Avrupa'da tarım ve gıda sanayi sektörleri çeşitli zorluklar yaşamış, üretim gerilemeye, yer yer durma noktasına gelmiştir. Arz güvenliğinin olmadığı bir ortamda, tüketicinin korunmasından ve gıda güvenliğinden bahsedemeyiz." diye konuştu.
Tekbaş, arz güvenliğinin sağlanması için, Türkiye'nin çabalarıyla Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde imzalanan Tahıl Koridoru Anlaşması'nın, dünya piyasasına olumlu yansıdığını belirtti.
Söz konusu fırsatların iyi değerlendirilmesinin, başarıyı küresel ölçekte taçlandırma fırsatı sunacağını vurgulayan Tekbaş, "Gıda güvenliğinin en önemli bileşeni olan un sanayisi, ülkemizde oldukça aktif ve dinamik bir yapıda. Gerek çiftçisi gerekse fırıncısıyla, yarattığı geliri, istihdamı ve tüketicisiyle milyonlarca kişinin hayatını doğrudan etkilemektedir. Yaşanan tüm olumsuz gelişmelere rağmen Türkiye, kendi insanının un ihtiyacını karşılamakla kalmayıp, dünya un ihracatında da zirvede yer alıyor." diye konuştu.
"Bu başarı sektörel birliktelik ister"
Yurt içinde ve dünya pazarında gösterilen bu başarının ardından sorumluluklarının arttığına dikkati çeken Tekbaş, şunları kaydetti:"Bu sorumluluğunun farkında olan Türk un sanayicisi, ülkesine daha çok döviz kazandırmak için var gücüyle çalışmaya devam edecektir. Söz konusu başarı, aynı zamanda ciddi bir emek ve sektörel birliktelik ister. Dünyanın örnek aldığı bu başarıda, öngörüsü yüksek ve isabetli politikalarla üreticiyi, sanayiciyi, tüccarı ve tüketiciyi koruyan, sektörü dinleyen, buğday piyasalarında istikrarı sağlamak için gerekli stokları oluşturan, stratejik ürün olarak belirlenen buğdayın ekim alanlarının, veriminin ve kalitesinin artırılmasına yönelik politikaları hayata geçiren, Tarım ve Orman Bakanlığı'na, Ticaret Bakanlığı'na ve Toprak Mahsulleri Ofisi'ne teşekkür ediyorum."
Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Genel Müdürü Ahmet Güldal ise bu sene bereketli bir sezonun geçirildiğini söyledi.
TMO olarak, üreticinin yanında olduklarını anlatan Güldal, "Üreticiyle ve üretimle başlayan bir sürecin, sanayiye una, makarnaya, bisküviye ve endüstriye dönüşen mamullerin, ülkemiz ile yurt dışına olan ihracatı, katkıyı ve değeri artırmak için gayret ediyoruz." dedi.
Güldal, buğdayın stratejik bir ürün olduğunu, üretimi artırmak için ne gerekiyorsa yapılması gerektiğini aktardı.
TMO'nun, 2022 hasat döneminde 500'e yakın alım noktasında rekor bir alım miktarına ulaştığını ifade eden Güldal, şöyle devam etti: "Güçlü bir stok oluşturduk. Piyasa regülasyonu enstrümanı olarak kullanacağımız bu stoklar 2022 yılında bizi rahat ettirecek. Geçen yıl elimizde olmayan ürünleri getirerek piyasayı yönettik. Ama bu sene bereketli bir sezonun getirmiş olduğu stoklarımızla bunu yapacağız. Aramızda çok deneyimli firmalar var. Bu firmalarla ahenkli bir şekilde regülasyonu sağlamaya çalışacağız. Aramızda makarna sektöründen de katılım sağlayan arkadaşlarımız var. Makarnalık buğday stoklarımız son derece güçlü. Hatta bir yıldan daha fazla yetebilecek seviyede. Biz de bu gücümüzü dikkate alarak, 60 bin ton civarında makarnalık buğday satışının talimatını verdik."
Konya Valisi Vahdettin Özkan da sektör adına önemli olan bu toplantının hayırlı olmasını diledi.
Toplantı, yarın sona erecek.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.