Dr. Kasapoğlu, 27 Mayıs 1960 tarihinin genç Türkiye Cumhuriyeti’nin bir kara leke olarak tarihe geçecek ilk darbesini yaşadığını hatırlattığı açıklamasında; “Kendilerine Milli Birlik komitesi adını veren Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki bazı general ve subayların oluşturduğu 38 kişilik bir grup tarafından gerçekleştirilen darbe sonrasında, bütün antidemokratik yöntemler devreye sokuldu. Anayasa ve TBMM feshedildi, siyasi faaliyetleri askıya alındı. Dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, hükümet üyeleri, DP'li milletvekilleri, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun ile asker ve bazı üst düzey kamu görevlileri gözaltına alındı. Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan 16 Eylül, Adnan Menderes ise İmralı Adası'nda 17 Eylül 1961'de sağlık muayenesini yapan doktor heyetinden sağlam raporu alındıktan sonra saat 13.21'de idam edildi” dedi.
“DEMOKRATİK KURUMLAR ZAYIFLADI, İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ KISITLANDI”
“Türk demokrasisini uzun yıllar etkisinde tutacak Türkiye’nin kara deliği de tüm bu olaylarla açılmış oldu. Kara deliklerin ışık dahil etrafındaki her şeyi emmesi, değişime uğratması gibi, 27 Mayıs darbesi demokrasiyi yutan, özgürlükleri yok eden ve toplumu karanlığa sürükleyen bir hareket olarak ortaya çıktı. Normal siyasi süreçlerin dışında gerçekleşen her olay kendi kaotik etkilerini de beraberinde getirir. Zayıflatılan demokrasi ve insan hakları, kısıtlanan ifade özgürlükleri ve artan toplumsal huzursuzluk, darbenin siyasi çekim gücünün kaotik bir sonucuydu.” diyen Dr. Mehmet Kasapoğlu, “27 Mayıs darbesinin ardından, kara deliğin etkisine giren Türkiye'nin siyasi sahnesi de benzer bir şekilde değişime uğradı. Demokratik kurumlar zayıfladı, ifade özgürlüğü kısıtlandı ve toplumsal huzursuzluk arttı. Bu, darbenin siyasi çekim gücünün bir sonucuydu ve daha uzun yıllar bu etki Demokles’in kılıcı gibi Türk siyasetinin üzerinde sallanmaya devam etti” ifadelerini kullandı.
DEMOKRASİ ADINA DEMOKRASİ ASKIYA ALMAK
Açıklamasının devamında eski zihniyetin zaman zaman kendini göstermeye çalıştığını ifade eden Kasapoğlu, “Tarih içinde zaman zaman bu zihinsel kara deliğin etkisine giren ve ülke yönetiminde söz sahibi olmak isteyen dahili ve harici gerek siyasi gerekse siyaset dışı kurumların ilk aklından geçen şey “demokrasi adına” demokrasiyi askıya almak, hukukun üstünlüğünü ihlal etmek, insan hakları ihlalleri yapmak ve adalet yok saymak oldu. Türkiye Cumhuriyeti’nde artık darbelerin, kalkışmaların ve muhtıraların gölgesinde yaşamıyoruz. Cumhuriyetimiz, milli iradenin, insan hak ve hürriyetlerinin, ifade özgürlüklerinin savunulduğu ve baş tacı edildiği, tüm bu olmazsa olmaz değerlerimize karşı çıkmaya çalışanların ise hukuk önünde hesap verdiği, yarattıkları kara delikler içine kendilerinin atıldığı ve tarihten silindiği demokratik olgunluk dönemini yaşıyor” dedi.
YENİ KARA DELİKLER GENÇLERİMİZİN GELECEĞİNİ YUTAMAYACAK
Kasapoğlu “Her ne şekilde olsun bu güzel vatanı yeniden kaosa sürüklemeye, baskı altına almaya ve karanlığa sürüklemek isteyenlere karşı dimdik duracağımızdan ve yeni kara deliklerin gençlerimizin geleceğini yutamaması için çok çalışmaya devam edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Kaynak: DHA