Behçet Kemal Çağlar’ın şiiriyle konuşmasına başlayan Uğurlu “Kıbrıs hakkında konuşacağım; fakat Kıbrıs’a giden ve orada uzun süre kalan iki seyyahın anılarını değil, daha az bilinen ya da hissedildiği hâlde pek dile getirilmeyen bazı yönlerden bahsedeceğim. Bilirsiniz ki bizim kültürümüzde sancak çok kıymetli bir simgedir; yere düşürülmemesi gerekir. O, özgürlük ve egemenlik sembolüdür. Behçet Kemal Çağlar’ın çok güzel bir şiiri var:
" Denize dalmış Toros, orada çıkmış yüze
Lefke gülümsemekte Anamurla göz göze
Suya düşürdüğümüz sancak gibi tor toptur:
“Batmadım buradayım” demekte Kıbrıs bize..."
Behçet Kemal Çağlar çok heyecanlı bir kişiydi. Onunla karşılıklı konuşma fırsatım oldu; gerçekten çok coşkulu biriydi ve harika şiirler yazardı. Kıbrıs’a dair farklı bir hissiyatı vardı. Bu şiirdeki benzetme, Anadolu’nun Kıbrıs ile olan derin bağını ve Kıbrıs’a dair anlayışını mükemmel bir şekilde yansıtır.” dedi.
Kıbrıs’ı kültürel açıdan da inceleyen Kâmil Uğurlu “Kıbrıslı Türklerin edebiyatı, folkloru, müziği, tiyatrosu ve eğitimi hakkında ne kadar bilgi sahibiyiz? Bu konuda yeterince meraklı değiliz. Kıbrıs’ı Türkiye’nin bir şehri gibi düşünmek, orayla ilgili her şeyi bildiğimiz yanılgısını beraberinde getirir. Bu ise büyük bir hata. Kıbrıs, uzun yıllar boyunca Türk idaresinden uzak kalmış ve Rum ile İngiliz kültürlerinin etkisi altında yaşamıştır. Bu durum, Kıbrıs Türklerinin kendine has kültürel özellikler geliştirmesine neden olmuştur.
Biz ise bu gerçeği göz ardı ettik. Oysa coğrafya ve iklim farkının bile kültürel farklılıklar yaratabileceğini düşünmedik. Sonuç olarak, Kıbrıs’ta özgün bir kültür teşekkül etmiş ve yeni bir Kıbrıs Türkü insan tipi oluşmuştur. Fakat biz, Kıbrıslıları eleştirir, zaman zaman da onları ihanete varan suçlamalarda bulunuruz. Bu yaklaşım tamamen yanlıştır.”dedi.
Kıbrıs’a yapılan yatırımların altını çizen Uğurlu “Devletimiz, Kıbrıs’ın öneminin farkında olarak, oraya tarihin en büyük yatırımlarını yapmaktadır. "Kıbrıs’a Temiz Su" projesi, 1974 Barış Harekatı kadar Kıbrıs’ın geleceği açısından önemlidir. Yeni Boğaziçi tarafında inşa edilen büyük barajı gördünüz mü? Oraya büyük bir baraj yaptık ve Dragon Çayı’ndan aldığımız suları bu sistemle Kıbrıs’a ulaştırıyoruz. Bu dev proje, Türk hükümeti tarafından yeniden ele alınmış ve genişletilmiştir. Ayrıca Kıbrıs’taki yol ağının yeniden düzenlenmesi de çok stratejik bir yatırımdır. Dünya standartlarında yüzlerce kilometre uzunluğunda yollar yapılmış ve trafik için oldukça başarılı bir sistem oluşturulmuştur. Kıbrıs’ta geçtiğimiz ay boyunca kaldığım sürede hiçbir trafik kazasına şahit olmadık, hamdolsun. Yolların ve düzenin ne kadar başarılı olduğunu gördük.” dedi.
Kıbrıs’ta yerleşim yerleri üzerine konuşan Uğurlu “Lefkoşa başkent olmasına rağmen bir ilçe olarak geçer. Girne de büyük bir yerleşim birimidir ve Gazi Mağusa, en çok sevdiğim yerlerden biridir. Ayrıca Lefkoşa’daki bazı camilerden bahsetmek gerek. Şunu da belirtmeden geçmeyeyim; rahmetli Rauf Denktaş, “Kıbrıs Türkü” ifadesini pek sevmezdi. O, “Türk, Türk’tür; nerede olursa olsun” derdi.” diyerek sözlerini tamamladı.
Kıbrıs’ta bulunduğu yerlerin fotoğraf sunumu ile programı tamamlayan Uğurlu’ya Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi başkanı Ahmet Köseoğlu tarafından İhtiram Beratı takdim edildi.Sohbetin sonunda Uğurlu dinleyicilere kitaplarını imzaladı.(Yunus Köroğlu)