Sanık Mehdi Mıhçı, Türkçe bildiğini ancak ana dili olan Kürtçe savunma yapmak istediğini söyledi.
Mahkeme heyeti başkanının, "Etkin pişmanlıktan faydalanmak istiyor musun? Bu durumda cezan düşüyor" sorusuna Mıhçı, "Hayır." yanıtını verdi.
Mıhçı savunmasında, İŞİD'in Suriye ve Irak'ta yaşayan insanlara saldırarak eziyet ettiğini, bundan ahlaki olarak rahatsızlık duyduğunu, bu sebeple de 2014'te terör örgütü PKK’ya katıldığını söyledi.
Örgüte katıldığında savunma konusunda tecrübeli olmadığı için bölgeye gönderilmediğini ifade eden Mıhçı, örgütte yer aldığı bu sürede terör örgütü DEAŞ’ın giderek zayıfladığını ve yok olduğunu belirtti.
Mıhçı, DEAŞ'ın zayıflamasından sonra örgütten işine dönmeyi talep ettiğini anlatarak, "Onlar da olumlu yaklaştılar. 2015'in sonunda Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ne geçtim. Kendi topraklarıma dönmek istiyordum ama savaş başladığı için dönemedim. Irak'ta yaşamımı sürdürdüm. 2022'ye kadar orada kaldıktan sonra Türkiye’ye gelmek istedim. Kimliğim olmadığı için oradaki kaçakçılar aracılığıyla kimlik getirttim." diye konuştu.
Bu yolla geldiği İstanbul'da önceden tanıdığı Suriyeli Ali ismindeki kişiden yardım istediğini anlatan Mıhçı, böylece diğer tutuklu sanık Mahmut Kaplan ile tanıştığını söyledi.
Mıhçı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ali bana Mahmut’un dükkanının adresini söyledi. Yanına gittiğimde Mahmut bana bir pansiyonun adresini verdi. 'Burası akrabamındır, kirası uygundur, iş bulana kadar burada kalabilirsin.' dedi. Mahmut’u bu sebeple tanıdım. İfadede söylenenler hiçbir şekilde doğru değildir. Mahmut'a para vermedim. Mahmut’la şifreli konuştuğum söyleniyor. Telefonum araştırılırsa ortaya çıkacaktır."
Bombalı eylem hazırlığı için İstanbul'a geldiğine yönelik iddiayı kabul etmeyen Mıhçı, kente gelip yakalandığı güne kadar geçen zamanda her şeyin araştırılmasını istedi.
Mıhçı, terör örgütü PKK'nın elebaşlarından Murat Karayılan'la fotoğrafının 2014 yılına ait olduğunu, Karayılan’ın yanına gelerek herkesle fotoğraf çektirdiğini, kendisinin de aynı fotoğrafta yer aldığını öne sürdü.
Kandil’de sabotaj faaliyetine ilişkin hakkındaki iddiaları kabul etmeyen Mıhçı, ''2015'ten sonra kişilerin söylediği şeyler yalandır. Kandil'de sabotajcı olduğum ve farklı farklı yerlerde kaldığım söyleniyor. Bu yerler somut, bunlar araştırılsın.'' dedi.
Mıhçı, mahkeme heyeti başkanının, örgüte Hakkari’den katılmasına rağmen neden İstanbul’a geldiğini sorması üzerine, "Kaçakçılar Hakkari’ye göndermiyorlar, sadece İstanbul’a gönderiyorlar." yanıtını verdi.
Diğer tutuklu sanık Mahmut Kaplan da mahkeme başkanının "Etkin pişmanlıktan yararlanmak istiyor musun?" sorusuna, "Yapmadığım bir şeyden dolayı pişmanlık duyacağım bir konu yok." dedi.
Son 5 yıldır kendi işini yaptığını, Muhammet ismiyle kendisini tanıtan Mehdi Mıhçı'nın kalacak yer istediğini anlatan Kaplan, “Amcamın pansiyonunun adını vererek, orada kalabileceğini söyledim. Muhammet’le ilişkim bundan ibarettir. Bir hafta sonra polisler geldi, örgütle ilişkim olduğunu söyleyerek götürdüler. Bunu kabul etmedim.'' dedi.
Kaplan, emniyet ve savcılıktaki ifadesini kabul etmediğini belirterek, terör örgütüyle ilişkisi olmadığını iddia etti.
Duruşmada tanık olarak dinlenen Selim Çelik, 2013'te terör örgütüne katıldığını, 2015-2016'da Mıhçı ile sözde ''özel kuvvetler'' olarak isimlendirilen birimde örgütten eğitim aldığını ifade etti.
Sanık Mıhçı'nın avukatı Vedat Çağırtekin, iddianamedeki eylemlere yönelik herhangi bir delil olmadığını, yalnızca örgüt üyeliği kapsamında yargılama yapılması gerektiğini savundu.
Sanık Mahmut Kaplan'ın avukatı Pınar Konak ise müvekkilinin sıradan vatandaş olduğunu, Mıhçı'ya yardım etmesinin insani mülahazalarla gerçekleştiğini söyledi.
Kaplan'ın, Mıhçı'nın örgüt üyesi olduğunu bilmediğini kaydeden avukat Konak, ''Müvekkilim için sevk maddesi değişmiştir. Müvekkilimin tahliyesini talep ediyoruz.'' dedi.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, suç vasfının değişme ihtimalini göz önüne alarak, tutuklu sanık Mahmut Kaplan'ın tahliyesine hükmetti. Heyet, sanık hakkında yurt dışına çıkış yasağı konulmasına karar verdi.
Mehdi Mıhçı'nın tutukluluk halinin devamına hükmeden heyet, duruşmayı erteledi.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca hazırlanan iddianamede, terör örgütü PKK/KCK'nın silahlı yapılanması, örgütün her alanda görev yapabilecek kişileri seçip siyasi ve askeri anlamda uzun süre profesyonel eğitim verdiği sözde "özel kuvvetler" birimi ve bu eğitimin devrelerine yer veriliyor.
Örgütün faaliyetlerinin deşifre edilmesi ve engellenmesine yönelik çalışmalara göre, "Xalit Seydo Botan Gewer Gever" kod adlı sanık Mehdi Mıhçı'nın, örgütün talimatıyla inisiyatif alarak sansasyonel nitelikte eylem yapabileceği değerlendirilen yapılanma içerisinde faaliyet gösterdiği aktarılan iddianamede, Mıhçı'nın 2015-2016 yıllarında örgütsel eğitim alarak metropollere fedai tarzda eylem yapmak amacıyla bekletilen hazır kadrolardan olduğu yönünde istihbarat elde edilmesi üzerine hakkında soruşturmaya başlandığı bildiriliyor.
İddianamede, sanığın eğitim sonrası Irak'ın kuzeyindeki hazır kadrolarda görevlendirildiği, silahlı terör örgütünün emir ve talimatları doğrultusunda terör faaliyetlerinde bulunduğu anlatılıyor. Sanığın, TSK'nin, sınırlarını, vatandaşlarını ve bekasını korumak için, Irak'ın kuzeyindeki askeri harekatları sırasında geçiş noktalarına mayınlı tuzaklama faaliyetlerinde bulunduğu ifade ediliyor.
Sahte kimlikle Ağrı üzerinden Türkiye'ye gelen sanığın, işbirlikçi Mahmut Kaplan'la şifreli mesajla irtibat kurduğu aktarılan iddianamede, sanığın Kaplan sayesinde saklandığı ve keşif çalışması için kalabalık yerleri araştırdığı vurgulanıyor.
İddianamede, Mıhçı'nın PKK/KCK silahlı terör örgütünün üst düzey elebaşlarından Murat Karayılan ile aynı fotoğraf karesinde yer aldığı, hakkındaki ifadelere göre örgütün sözde "özel kuvvetler" yapılanmasında yönetici konumunda olabileceğine dair kuvvetli şüphe bulunduğu kaydediliyor.
Mıhçı'nın 7 Ağustos 2022'de Fatih'teki bir kafede yakalandığı ve sahte kimlik ibraz ettiği aktarılan iddianamede, Mıhçı'nın Kağıthane Çağlayan Mahallesi'ndeki bir pansiyonda kayıtsız olarak kaldığı belirtiliyor.
İddianamede, sanık Mahmut Kaplan'ın ifadesinde örgütün ideolojisini benimsediğine dair beyanda bulunduğu, "Azad" kod adlı şahsa örgütün kırsal yapılanmasına katılmak istemediğini ancak şehirde yardımcı olabileceğini söylediği ve ikametinde ruhsatsız tabanca ele geçirildiği belirtilerek, sanığın Mıhçı ile şifreli yöntem kullanarak İstanbul'da sabotaj eylemi gerçekleştirmeye müsait konum arama çabasında işbirlikçi faaliyeti yürüttüğü anlatılıyor.
Her iki sanığın da savunmasını etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanma talebiyle verdiği kaydedilen iddianamede, Mıhçı'nın "kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmeye teşebbüs", "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak" ve "zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 23 yıl 3 aydan 43 yıl 1 ay 15 güne kadar, Mahmut Kaplan’ın ise "silahlı terör örgütüne üye olmak" ve "Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Kanuna muhalefet" suçlarından 9 yıldan 19 yıl 6 aya kadar hapsi isteniyor.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.