Resmi makamlara göre, İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze'de devam eden saldırılarında hayatını kaybeden ve yaralananların yüzde 69'unu çocuk ve kadınların oluşturduğu göz önüne alındığında, Filistinli çocukların 10 ayı aşkın süredir maruz kaldığı acı gerçek daha anlaşılır bir hal alıyor.
Saldırılarda hayatta kalabilen çocuklar da başka ağır koşullara maruz kalıyor.
Çocuklardan bazıları aldığı yaralar nedeniyle uzuvlarını kaybediyor, bedenlerinde derin yanıklar oluşuyor; bazıları ise ailesinden bir ya da birkaç kişi kaybediyor. Bazen de saldırılarda evleri başlarına yıkılan ve enkaz altından çıkarılan çocuklar, aile fertlerinin kurtulamadığını öğreniyor.
Bu acı gerçekler, rakamlara da yansıyor. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Gazze'de 17 bin Filistinli çocuğun öldürülme veya alıkonma nedeniyle ebeveynlerini kaybettiğini veya ailelerinden ayrılmak zorunda kaldığının tahmin edildiğini belirtiyor.
Kayıpların yanı sıra Filistinli çocuklar, sokaklarda yaralanmış ya da hayatını kaybetmiş kişilerin cansız bedenlerine tanık oluyor, gece gündüz aralıksız devam eden bombardıman sesleri altında uyumaya çalışıyor.
Filistinli çocuklar, gıda ve temiz su kıtlığının hüküm sürdüğü bölgede, ailelerinin maişet telaşına destek olmak için küçük yaşlarına göre çok büyük sorumlulukları ve kaygıları taşıyor.
Dünyadaki çocuklar yeni eğitim-öğretim yılını karşılamaya hazırlanırken; kırtasiye malzemesi ve okul ihtiyaçlarında eksiklerini tamamlarken Gazze'deki çocuklar, geçen bir sene boyunca uzak kaldıkları okullarda eğitim için değil de saldırı endişesiyle evlerini terk ederek sığınmak için bulunuyor.
Hükümet istatistiklerine göre Gazze'de yaklaşık 121 okul ve üniversite tamamen, 333 okul ve üniversite ise kısmen yıkılmış durumda.
"Dünyadaki hiçbir çocuğun yaşamaması gereken olaylar"
Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansının (UNRWA) Gazze Medya Ofisi Direktör Vekili İnas Hamdan, AA muhabirine verdiği demeçte, "UNRWA, 1 Ağustos'tan itibaren Gazze Şeridi'nin güneyi ve orta kesiminde resmi olmayan eğitim faaliyetlerine kademeli olarak yeniden başladı." dedi.
Bu geri dönüşün "uzun bir yolun küçük bir kısmı" olduğunu ifade eden Hamdan, bu dönemde spor, sanat, drama, oyun ve bazı eğitim faaliyetlerine odaklanılmasının planlandığını kaydetti.
Hamdan, "Eğitim sürecine yeniden dönüşte bazı zorluklarla karşı karşıyayız. Bunların başında güvenlik koşullarının istikrarsızlığı, İsrail'in tahliye tehditlerinin devam etmesi ve bunu takibe sivillere ağır koşullar yükleyen göç dalgaları bulunuyor." diye konuştu.
BM yetkilisi, UNRWA'nın "uzman danışmanlar ve öğretmenlerden oluşan bir ekiple gerçekleştirilen bu etkinliklerle, dünyadaki hiçbir çocuğun yaşamaması gereken olayları deneyimlemiş çocukların, 320 günden fazladır devam eden acımasız saldırılarla çocukluklarının bir kısmını bile yeniden kazanmalarına yardımcı olmaya çalıştığını" ifade etti.
Çocukların ödediği ağır bedeller
Gazze'deki çocukların, yıkıcı saldırılar nedeniyle hala ağır bedeller ödemeye devam ettiğini vurgulayan BM yetkilisi, "UNRWA'nın yayımladığı raporlara göre, Gazze'de çoğu çocuk travma geçirmiş durumda; psikolojik rahatsızlıklar yaşıyor, ağır şekilde yaralanmış. Bazıları ebeveynlerinden birini veya ikisini birden kaybetti. Bu yaşananların atlatmak için uzun bir tedavi sürecini gerektirecek ağır psikolojik etkiler bırakacağı muhakkak." şeklinde konuştu.
Çocukların yaşadığı bu katlanması güç koşulların, psikolojilerinin yanı sıra akademik hayatlarını da etkilediğine dikkati çeken Hamdan, 650 binden fazla çocuğun eğitim sürecinde yaşadığı kaybın telafisinin özellikle de ateşkesin olmaması durumda zorluklarla dolu olacağını söyledi.
Hamdan, UNRWA'nın "eğlence ve eğitim faaliyetlerini mümkün olduğu kadar devam ettirilmesi" konusunda kararlı olduğuna işaret ederek, bu tür etkinliklerin örgün eğitim hizmeti gibi olamayacağını da vurguladı.
Sekteye uğrayan eğitim hayatı
İsrail saldırısında sağ elini kaybeden Filistinli çocuk Muhammed Ebu Iyde'nin annesi Muna ise saldırılar nedeniyle zorla yerlerinden edilerek Nusayrat İlkokulu'na sığınmak zorunda kaldıklarını aktardı.
Muna, oğlunun okula geri dönmesi için çabaladığını fakat elinin durumunun buna engel olduğunu kaydetti.
Muhammed'in özellikle ders çalışmak, kalem tutmak, yazı yazmak gibi eylemlerini yerine getirirken kullandığı elini kaybetmesinin hayatını etkilediğini belirten Muna, oğlunun kaçırdığı dersleri sözlü olarak okumayı da reddettiğini söyledi.
Muna, "Geçen sene tam bir eğitim yılı saldırılar nedeniyle gitti, bu yıl da kaybedilir mi, kaybedilmez mi bilmiyoruz. Okullarda eğitime yeniden başlanırsa zorla yerinden edilen ve okullara sığınan Filistinliler ne yapacak onu da bilmiyoruz." dedi.
"Keşke okula dönsek"
İsrail bombardımanında sol bacağını kaybeden sığınılan okulda kalan Filistinli çocuk Abdurrahman, arkadaşlarıyla futbol oynamak için koltuk değneklerini kullanıyor.
Yaşadığı zorluklara rağmen okula dönmeyi umut ettiğini söyleyen Abdurrahman, "İsrail saldırıları geçen sene eğitim-öğretim yılının kaybına neden oldu. Keşke bitse de yeniden ders çalışmaya dönsek. Okula dönünce çok çalışacağım, başarılı olacağım. Keşke üniformalarımızı giyip okula geri dönebilsek." diye konuştu.
Okul çantaları göç bavuluna dönüştü
İsrail saldırıları nedeniyle defalarca zorla yerlerinden edilen Filistinli çocukların, okul çantaları artık göç bavullarına dönüştü.
Filistinli 12 yaşındaki kız çocuğu Ebu Tayr, geçen sene okul çantasını özenle seçtiğini ifade ederek, "Okul için aldığım pembe çantamda kitaplar, defterler ve kalemler vardı; bugün ise bir yerden bir yere giderken kullanacağım kıyafetlerim var. Ders kitaplarım için olan çantamın zorla yerinden edilenlerin bavuluna dönüşeceğini hayal etmemiştim." şeklinde konuştu.
Ebu Tayr, okul sıralarına yeniden dönmeyi istediğini, çantasını alıp okuluna gidip arkadaşlarıyla buluşmayı hayal ettiğini sözlerine ekledi.
Kaynak: AA