Kamuoyunda, Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’nün kendisine kabul edilmeyecek iftira ve ithamlarda bulunduğunu ve özür dilemesi gerektiğini sert bir dille ifade eden Emine Şenlikoğlu, yaşananların detaylarını KONTV’de anlattı.
NELER YAŞANMIŞTI?
Cübbeli Ahmet Hoca'ya neden dava açtığı hatırlatıldığında ''hakkımda aşırı yalan söylüyor'' diyen Emine Şenlikoğlu, şunları söylemişti:
''Bana Ankara'dan bir telefon geldi, bir savcı dedi ki 'Emine Hanım, ne olur Cübbeli Ahmet'e ulaşın dosyasından haberdarım maddi takipte kadınla yakalandı nikahı var. Bunu söyleyip itiraf etsin, bunu kendisine iletin. Ben de Allah rızası için gittim ama mahkeme günü görüşemedim. Hakim ve savcı beni çağırdı ve sordular; “Cübbeli Hoca, kadın satışı yapar mı?” Ben de dedim ki asla ölür yine yapmaz, ne olur serbest bırakın dedim. Cezaevine gittim görüşmek için, beni uzun süre beklettiler. Sonra geldi ve ona; ‘Senin o kadınlardan biriyle nikahın var mı? Varsa söyle’ dedim. O da, ‘yaptım ama boşadım’ dedi. O zaman nikahı itiraf et dedim. Cübbeli, benim ‘kadın pazarlamayı itiraf et’ dediğimi söyledi. Cezaevinden çıktıktan sonra, hakimlerin beni doldurduğunu ve o iftirayı kabul ettirmek için oraya gittiğimi söyledi.”
Bu iddialardan sonra Şenlikoğlu, Ahmet Mahmut Ünlü’ye dava açtı ve mahkeme takipsizlik kararı verdi.
“CÜBBELİ YÜZÜNDEN BEN BU ÜLKEDE SAPIK DAMGASI YEDİM”
Cübbeli Ahmet Hoca’nın kendisinden özür dileyip dilemediğine ilişkin soruyu cevaplayan Şenlikoğlu, “Ah Cübbeli ah, sana değer verdim sen beni paspas ettin. Cübbeli Ahmet bana söz verdi. Telefon açtı, özür diledi ve dedi ki; “Senin hakkında beni aldattılar. Avukatım senin aleyhinde konuştu, ona inandım.” İnanmasaydın, bana da Cübbeli hakkında neler söyleniyor ama ben inanmıyorum. Ve dedi ki; İlk televizyona çıktığımda sana yaptığım yanlışı düzelteceğim. Ben de dedim ki, sana çok kırgınım. Cübbeli yüzünden ben bu ülkede sapık damgası yedim. Eski halimde değilmişim, sapıkmışım ne münasebet. Ben zikrimle, yolumla, her şeyimle Allaha şükürler olsun davamdayım. Kur-an’a uygun kıyafetimle davamdayım. Ne kıyafetimle, ne fikrimle, ne de zikrimle davama ihanet etmedim. Hiçbir hocaya bağlı değilim. Cübbeli’nin ‘her hafta gider onun sohbetini dinler’ dediği hocayı bir kere başlı başına gidip dinlememişim. Bir kere, arkadaşla buluşacaktım o yüzden gittim, o da sohbetin yarısındaydı. Hepsi bu, bir daha da hiçbir sohbetinde bulunmadım. Kaldı ki bulunsam bile senin bunu silah olarak kullanman yakışık kalır mı?” ifadelerini kullandı.
“EY CÜBBELİ, ALNIMA SÜRDÜĞÜN LEKEYİ TEMİZLE”
Cübbeli Ahmet’in kendisine iftira attığını ve özür dilemesi gerektiğini sert bir şekilde dile getiren Şenlikoğlu, “Cübbeli, senden rica ediyorum benim alnıma sürdüğün lekeyi temizle. Bak, benim hakkımda çok ağır konuştun, bana iftira ettin. Beni, bir vatan haini gibi gösterdin. Ayrıca, dini konularda sapık gibi gösterdin. Bana göre, asıl dini konularda şaşıran, yanlış söyleyen sensin. Bunu tek tek ispat ederim ama sen benim dini konularda yanlış yaptığımı ispat edemezsin. Çünkü ben hurafelere inandığım zaman bile şirke sokan hurafe yazmadım. Hiçbir zaman, ‘Allah ete kemiğe büründü Mahmut diye göründü’ demedim. Bütün bunlara rağmen senin aleyhinde hiç konuşmadım ey Cübbeli Hoca. Sen, 11 yaşında vaaz verirken Rize’ye seni dinlemeye gelmiş ve sen konuştuğun sürece hüngür hüngür ağlamıştım. Ama şunu da düşünmüştüm oyun zamanı olan 11-12 yaşındaki çocuğun kürsüde işi ne? Bu çocuk oyun oynamıyor, büyüdüğü zaman inşallah ümmetin başına bela olmaz demiştim.” şeklinde konuştu.
MAHMUT EFENDİ ŞENLİKOĞLU’NU KOVDU MU?
Mahmut Efendi Tarikatı’ndan ayrılış hikayesinde de Cübbeli Ahmet Hoca’nınkendisine iftira attığını belirten Şenlikoğlu, “Sen, benim gibi bir insana, canı ile başı ile çalışan birine efendi hazretleri kovdu demişsin. Efendi hazretleri beni kovmadı, ben ayrıldım. Evi yanıyor kadının, ‘Ya şeyhim himmet, efendi hazretleri himmet’ diyor. Niye diyorsun dedim. Allah’ım yardım desene. Bilmiyordum 20 yıl sonra öğrendim bizim tarikatımızda da böyle bir şey varmış. Ben bunları sordum efendi hazretlerine ve anlattım; ‘Efendi hazretleri, böyle inancın olduğu yerde ben duramam, benim olduğum yerde de bu düşünceler duramaz. Sen yine benim mürşidim olarak kalman şartıyla tarikattan ayrılabilir miyim?’ Çok ısrar etti ama sonra ‘tamam kabul ediyorum’ dedi. Ben, efendi hazretleriyle helalleşerek tarikattan ayrıldım.” dedi.
“İNSANLAR SENİN VAHİY ALDIĞINI MI ZANNEDİYOR?”
Yazar Emine Şenlikoğlu, insanların kendisine atılan iftiraya inandığını ve bu ithamların bir an önce özür dilenerek temizlenmesini istediğini vurgulayarak konuşmasını sonlandırdı: “Ne olur, alnıma sürdüğün lekeyi temizle. Senin sakalın var ya; o insanlara çok inandırıcı geliyor. Hiç senin aldanıp ta yanlış söyleyebileceğine inanmıyorlar. Hâlbuki sen de bir insansın. Onlar, senin vahiy aldığını mı zannediyorlar? Ne zannediyorlar? Öyle bir inanıyorlar ki ayete inanır gibi.”
(HABER: SUAT TİNK)
Kaynak: