Ak, sarsıntının başlamasıyla çok korktuklarını belirterek, "12 Kasım 1999 Depremini de yaşadım ama bu çok daha kötüydü gibi geldi bana. Binamızın içinde sanki dinamit patlamış gibi. Sarsıntıyla birlikte yataktan kalktım ve çocuklara koşmaya başladım. Eşimle amacımız biz enkaz altında ölsek' bile çocuklarımızı kurtarmaktı." dedi.
Ak, depremden etkilenen herkese geçmiş olsun dileklerini ileterek, depremde can kaybı ve fazla yıkım olmamasına şükrettiklerini kaydetti.
Depremin ardından, çocuklarının eve girmek istemediğini, üçüncü çocuğuna hamile olduğunu anlatan Ak, şöyle konuştu :
"Evimizde hasar var. Çocukları eve gitmek için ikna etmeye çalıştım ama kesinlikle ikna olmuyorlar. Hasar tespiti yapılmasının ardından bile, eve gitmek istemiyorlar. 'Yıkılsa ne olacak' diye sorular soruyorlar. Düzce'de bulunan hiçbir evde oturmak veya kalmak istemiyorlar. 'Müstakil ev bulalım' diyorlar. Akşam yağmur başladı. AFAD'tan Allah razı olsun, o kadar uğraştılar çadırları yapmak için ama soğuktu dün gece. Sabah kalkıp meydanda kurulan tırlara, kahvaltı yapmaya gidiyoruz. Çadırların arasında dolaşıyoruz. Evde depremden korkacağımıza, burada duruyoruz. "
-"Devletimizden Allah razı olsun"
12 Kasım 1999 Düzce Depremi'nde evi yıkılan Nurten Çakır ise depremde ayağını zedelediğini, önemli bir yaralanma yaşamadığını belirtti.
Depremin ardından çocuklarını evden çıkarmak istediği sırada düştüğüne işaret eden Çakır, "Ayağım zedelendi. Kötü bir andı, Allah bir daha yaşatmasın. Devletimizden Allah razı olsun, bize çadır verdi. İlk geldiğimiz akşam, hemen çadırları kurdular askerlerimiz. Yemek ve çay ikramında bulunuyorlar. İçeriye yatak ve battaniye verdiler." ifadelerini kullandı.
Çakır, 12 Kasım 1999 Düzce Depremi'ni de yaşadığını hatırlatarak, şunları söyledi:
"Müftülük binası, 1999 depreminde komple yana doğru döndü. Annemin üstüne kalaslar düştü, ben çıkabildim dışarıya. Hatta deprem sonrasında, ben bir ay kadar konuşamadım. 12 Kasım 1999 Depremi ile bu deprem bir birine benzemiyor. Çünkü 23 yıl önceki deprem, bir anda sallamaya başladı ve her şey yerle bir oldu. Bu depremde ise yer altında bir top vardı ve bizi her tarafa çalkantılı bir şekilde çevirdi. Evimize gidemiyoruz. Evimizin duvarları patlak ve benim evimde çay içecek bardağım bile yok."
Emine Bayraktar, "Evimde hiç bir şeyim kalmadı. Çok ağır hasar var. En büyük hasar kirişlerimizde var. Şu anda gündelik hayatımda, hiçbir şey yapamıyorum. Evimi düşünüyorum. Evimde bir de kuşum var. İçeriye de giremiyorum. Çadırlara çok şükür, Allah yokluğunu göstermesin. Bir şekilde duracağız." ifadelerini kullandı.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.