Diyanet İşleri Başkanı Erbaş programda, Ramazan ayı ve gündemdeki konularla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Ramazan ayı boyunca müminlerin Allah’ın rızasını kazanmak için gayret gösterdiğini ifade eden Başkan Erbaş, “Oruçlarımızla, namazlarımızla, tilavetlerimizle, zekatımızla, hayır hasenatımızla şifa aramaya çalıştık bu Ramazan'da. Rabbim maddi ve manevi dertlerimize şifa eylesin inşallah” dedi.
Kudüs, Gazze ve Mescid-i Aksa’da İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırılarıyla ilgili konuşan Başkan Erbaş, bu problemin uzun yıllardan itibaren insanlığın, dünyanın gözleri önünde kartopu gibi büyüyerek günümüze kadar geldiğini söyledi.
Başkan Erbaş, Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın tarihini anlatarak, “Tarih boyunca problemler hep devam ediyor. Hz. Ömer döneminde, 637’de Kudüs Müslümanlar tarafından fethediliyor ve Yahudiler rahata kavuşuyor. Kudüs’ün yönetimi Hz. Ömer ile Müslümanlar tarafından yapılmaya başlanınca artık bir selam yurdu oluyor. İnsaflı bütün tarihçiler söylerler, Kudüs Müslümanlar zamanında barış yurdu olmuştur diye. Müslümanlar bu adaletli yönetimleri ile Kudüs'te farklı inançlardan ki Yahudiler, Hristiyanlar ve Müslümanlar var, barış içerisinde yaşamıştır. Ondan sonraki süreçte belli dönemlerde Hristiyanların eline geçmiş ve 89 yıllık bir dönemde yine büyük problemler yaşanmış, sonra Selahattin Eyyubi ile Kudüs, tekrar Müslümanların idaresine geçmiş ta ki 1948 yılına kadar geçen bu süreçte yine farklı ırklardan farklı inançlardan farklı mezheplerden insanların asırlar boyunca huzur içerisinde yaşadığı darüsselam olmuştur.” diye konuştu.
“Filistin'de İsrail devleti kurulduktan sonra sıkıntılar başlıyor”
1948'de İsrail devletinin bölge kurdurulmasıyla birlikte problemlerin yeniden yaşanmaya başladığına işaret eden Başkan Erbaş, şöyle devam etti: “Filistin'de İsrail devleti kurulduktan sonra sıkıntılar başlıyor. Filistinli Müslümanların toprakları yavaş yavaş işgal edilmeye başlıyor. O süreç, bugüne kadar geliyor. Bugün geldiğimiz noktada artık Mescid-i Aksa'nın yakınındaki Filistinli Müslümanlar evlerinden çıkarılarak oraya Yahudiler yerleştirilmeye çalışılıyor. Bu İsrail yönetimi tarafından yapılıyor. Bizim insaflı ve vicdanlı farklı dinlerden olan insanlara diyeceğimiz hiçbir şey yok. Dolayısıyla buna dünyanın engel olması gerekiyor. Bugün sürgünü ne demek olduğunu, evlerinden çıkarılmanın ne demek olduğunu esasında en iyi İsrailoğulları, Yahudiler bilirler. Çünkü bunu yaşadılar. İnsanın kendi yaşadığı problemi, acıyı bir başkasına yaşatmaması gerekiyor. Bugün Filistin'de bu yaşanıyor”
“Hiçbir insan zulümden memnun olamaz”
Başkan Erbaş, Müslümanların birlik beraberlik içerisinde olması gerektiğini ve bunun derdini taşıdıklarını belirterek, “Son günlerde gerek Mescidi Aksa baskınları ile ki İslam'da mabetlerin dokunulmazlığı, masuniyeti vardır. Savaşta dahi mabetlere, din adamlarına, çocuklara, kadınlara dokunulmaz. Hatta bizim alimlerimiz Kur'an'dan ve sünnetten almış olduğu ilhamlarla o kadar titiz davranmış ki savaş esnasında da olsa o bölgenin hayvanlarına, yeşiline dokunamazsınız. Bizim medeniyetimizin en önemli kazanımlarındandır bu. Ama şu anda geçtik mabedi, insanlar öldürülüyor. Birkaç gün içerisinde 40'a yakın şehit var Filistinli Müslümanlardan. Şu mübarek Ramazan gününde, böyle bir zulmü yapmak insanlığa yakışmaz. Hiçbir insan böyle bir zulümden, böyle bir katliamdan memnun olamaz. Herkesin bundan rahatsız olması gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
“Hani senin kitabında öldürmeyeceksin emri vardı”
Tevrat’taki on emirden birinde “Öldürmeyeceksin” denildiğini hatırlatan Başkan Erbaş, “Yahudilikte, Tevrat'ta öldürmeyiniz emri o kadar açıktır ki, öldürmeyeceksin 10 Emir'den birisidir. Peki, nasıl öldürüyorsun ve Mescidi Aksa’da ibadet halindeki insanların üzerine nasıl ateş ediyorsun. Hani senin kitabında öldürmeyeceksin emri vardı. Bu emrin niçin dinlemiyorsun yoksa Yahudi olanların dışındakileri, öldürmeyeceksin emrinin dışında mı tutuyorsun. Böyle bir inanç olmaz, inançlar evrenseldir genelde. Öldürmeyeceksin dediğiniz zaman, insanı öldürmeyeceksin.” ifadelerini kullandı.
Başkan Erbaş, tüm dinlerde şiddetin, zulmün yasaklandığını hatırlatarak, insanların kendi inandıkları kutsal kitapların emirlerine uymaları takdirde dünyada zulüm olmayacağını kaydetti.
“İslam şiddetle bağdaşmaz”
İslam adına şiddete başvuran terör örgütlerinin olduğunu ve onlarla da mücadele ettiklerini aktaran Başkan Erbaş, “Bugün Müslümanlar içerisinde terör grupları olarak sayılan bir takım gruplar, terör örgütleri var. Kendilerinin İslam'ı en iyi yaşadığını iddia eden gruplar var. Biz onlarla mücadele ediyoruz. Çünkü biz biliyoruz ki, İslam şiddetle bağdaşmaz. Müslüman barış insanı demektir. İslam barış anlamına gelir. Hangi inançtan olursa olsun şiddet varsa, bunu İslam için de söylüyorum, o inançta bir sapma vardır. Bu sapmayı nasıl önleyeceğiz, Kur'an ve sünnete sarılarak. Allah Resulü Efendimizin örnekliğinde buna göreceğiz” şeklinde konuştu.
“60 kadar ülkeden katılımcı ile Mescid-i Aksa ve Kudüs’te yaşananları konuştuk”
Başkan Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığının çağrısıyla İslam ülkeleri ve toplumlarının Diyanet İşleri Bakanları, Başkanları ve Başmüftüleriyle “Mescid-i Aksa ve Kudüs” gündemiyle olağanüstü toplandıklarını ifade ederek, toplantıyla ilgili şunları söyledi: “Kudüs'ün kavganın, zulmün diyarı olmaktan tekrar barışın diyarına dönüştürülmesi, Müslümanların birliğine ve beraberliğine dayanmaktadır. Bizim dağınıklığımız İsrail'e fırsat ve cesaret veriyor. Dolayısıyla bugünkü toplantımızda 60 kadar ülkeden 75 kadar katılımcı ile bu konuları görüştük. Netice itibarıyla 12 maddelik bir sonuç bildirgesi hazırladık. Bu sonuç bildirgesini bütün dünya kamuoyuyla paylaştık. Burada en önemli değindiğimiz maddelerden birisi de bu idi. Müslümanların birlik ve beraberlik içerisinde gücünü, cesaretini göstererek ve Mescid-i Aksa baskınları başta olmak üzere bunun büyük bir zulüm olduğunu, barışı ortadan kaldırdığını böyle devam ettiği sürece dünya barışının, Ortadoğu barışını sağlanmasının mümkün olmayacağı hakikatini bütün dünyaya duyurmaya çalıştık.”
“İnsanların canını, neslini, aklını, malını ve dinini koruyacaksınız”
İslam’da inancı ne olursa olsun insanların canı, nesli, aklı, malı ve dininin korunmasının emredildiğini hatırlatan Başkan Erbaş, “Bunları korumak farzdır. Bunlara zarar veren her şey de haramdır. İnancı ne olursa olsun. O insan Yahudi ise onu koruyacaksınız ve onun inancına zarar verecek bir şey olursa ona müsaade etmeyeceksiniz, engel olacaksınız. Onun canını, malını, neslini koruyacaksınız. Bütün bunlarla ilgili hükümler vardır Kur'an'dan ve sünnette. Dolayısıyla bizim bu hakikati bütün insanlara bıkmadan, usanmadan, yorulmadan anlatmamız gerekiyor” diye konuştu.
“Ramazanda mağfirete koşmaya çalıştık”
Başkan Erbaş, Ramazan ayı ilgili olarak yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:
“Ramazan ayına girdiğimizde bu ayı nasıl değerlendirelim diye planlamamızı Efendimizin, “Ramazanın ilk on günü rahmet, ikinci on günü mağfiret ve son on günü de ebedi azaptan, cehennem azabından kurtuluş günleridir” hadis-i şerifine göre yaptık. İlk on günü rahmetinden, ikinci on günü mağfiretinden istifade etmeye çalıştık. Ayet-i kerimede Rabbimiz, “Mağfirete koşunuz” buyuruyor. Ramazanın ikinci on gününde bu ayet-i kerimeden ilham alarak mağfirete koşmaya çalıştık. Bu mağfiretin sonunda da cennet olduğunu yine ayet-i kerimden öğreniyoruz.” ifadelerini kullandı.
“İnfakı bırakarak kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayınız”
İnfakın önemine değinen Başkan Erbaş, “Kur’an-ı Kerim’de, “Allah yolunda infak ediniz. Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayınız, İyilik yapınız, Allah iyilik yapanları sever.” ayeti vardır. Ben bunu şöyle anlıyorum infakı bırakarak kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayınız. İnfak, zekatla, fitreyle, sadakayla, yardımlaşmayla, paylaşmayla olur. Zekatı, paylaşmayı ihmal ederseniz, o zaman tehlikeyi bekleyiniz. Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmış olursunuz. İnsanlık şu an bu tehlikeyle karşı karşıya. Çünkü dünyanın yarısı açlıkla, diğer yarısı toklukla mücadele ediyor. Her üç buçuk dört saniyede açlıktan, bir o kadar zaman diliminde de tokluktan ölüyor insanlar.” şeklinde konuştu.
“Ne olur zekatımıza dikkat edelim”
Zekatın fakir ve zengin arasındaki dengesizliği ortadan kaldırdığına işaret eden Başkan Erbaş, “Buradan zekat mükellefi kardeşlerime seslenmek istiyorum. Ramazan sürecinde çeşitli vesilelerle hatırlatmaya çalıştım. Ne olur namazımıza dikkat ettiğimiz kadar zekatımıza da dikkat edelim. Herkes zekatını hesaplasın versin ben zekatımı hesaplama noktasında yeterli değilim diyen varsa, müftülüklerimize, ilahiyat fakültesi hocalarımıza baş vursun. Biz zekatın hesaplanmasıyla ilgili kardeşlerimize kolaylık olsun diye, Diyanet İşleri Başkanlığımız ve Türkiye Diyanet Vakfımızın web sayfasında, ‘Zekatını Hesapla’ yazılımını yaptık. Tıkladığınız zaman ne kadar zekat vermeniz gerektiğini hemen hesaplaya bilirsiniz” diye konuştu.
“Bayram namazlarımızı kılacağız”
Başkan Erbaş, camilerde bayram namazının kılınacağını ifade ederek, “Cemaatimize, hocalarımıza çok teşekkür ediyorum. Salgın tedbirlerinin en güzel uygulandığı mekanlar camilerimiz oldu. Cemaatimiz, tedbirler noktasında çok düzenli hareket etti. Bu tedbirlere riayet ederek inşallah bayram namazlarımızı kılacağız. Kardeşlerimizin titizlikle tedbirlere uyarak, kimseye zarar vermeden kısa zaman içerisinde bayram namazını kılıp evlerine dönmelerini buradan tavsiye ediyorum” ifadelerini kullandı.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.