Yüzlerce insanın anılarına mezar olan evlerin kırılan, sökülen ya da düşen pencerelerinden geriye ise sadece perdeler kaldı. Mustafa Kemal, Pınarbaşı ve Meydan mahalleleri gibi yıkımın fazla olduğu bölgelerdeki binalardan sarkan perdeler dikkati çekiyor.
Pınarbaşı Mahallesi'nde yaşayanlardan Alican Binektaş, depremden önce canlı bir yer olan İskenderun'un "asrın felaketi" ile hayalet bir şehre dönüştüğünü söyledi.
Kenti terk etmeyeceğini vurgulayan Binektaş, "Depremden sonra arkadaş ve akrabalarımızın birçoğunu kaybettik. Bu durumu açıklamaya kelimeler kifayetsiz kalıyor. Çünkü burada hayallerini, yuvanı kaybediyorsun. 'Evim' ve 'yuvam' dediğin başına yıkılınca en büyük psikolojik sıkıntıyı orada çekiyorsun." diye konuştu.
"Sanki kayalar üzerimize devrilecek gibi olmuştu"Esnaflık yapan Engin Alkış da depremlerde yıkımın çok fazla olduğunu belirtti. Depremin ilk günü enkaz altında kalan komşularını kurtarmak için bölgeye gelen polislerle çaba harcadıklarına dikkati çeken Alkış, "Depremin şiddeti bayağı büyüktü. Evim iki katlı olmasına rağmen önce sağa sola sonra ileri geri tak tak ses çıkmaya başladı. Sanki kayalar üzerimize devrilecek gibi olmuştu. Elektrik kesilmişti. İnsanlar panik içindeydi." ifadelerini kullandı.
Alkış, depremin yaralarını sarmak için çalıştıklarını söyledi.
İş yerini açtığını diye getiren Alkış, "İnsanlara yardım etmeye çalışıyoruz. Herkes sağlam olan dükkanlarını açarsa deprem atmosferini atıp güncel hayata başlayabiliriz." değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.
