Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın burada yaptığı konuşmasının satır başları şöyle; Değerli çiftçi kardeşlerim, kıymetli misafirler sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Yeni havalimanımıza inişle başlayan Cumhuriyet Meydanı'ndaki toplu açılış törenimiz ile devam eden Tokat programımızın bu son durağında siz çiftçi kardeşlerimle bir aradayım. Şehir ziyaretlerimizde gençlerimizle başlattığımız bu buluşmaları daha sonra hanım kardeşlerimizle devam ettirdik ve şimdi de çeşitli kesimlerden demek suretiyle çiftçi kardeşlerimizle bir araya gelerek devam ettiriyoruz. Her ne kadar kar yağışı ve soğuklar etkisini sürdürüyor olsa da baharın ilk ayının son günlerinde özellikle Tokat ziyaretimizi gerçekten çok çok farklı gördüm. Çok büyük bir coşku gördüm. Bunun yanında işin finalini de siz çiftçi kardeşlerimizle sohbet etmek suretiyle geçiriyoruz.
"20 yılda günümüz rakamlarıyla yaklaşık 470 milyar lira destek ödemesi yaptık"
Biliyorsunuz ülkemizde birileri her ağızlarını açtığında Tükiye'de tarımın öldüğünü, bittiğini çiftçilerin perişan olduğunu söylüyor. Ülkemizde tarıma ve hayvancılığa en büyük destekler bizim dönemimizde verildi. Her alanda çok önemli üretim artışları bu dönemde sağlandı. İşte bakıyoruz benim diyor şu kadar koyunum var, obürü benim şu kadar mandam var, şu kadar büyükbaş hayvanım var. Biz bu süreci Başbakanlığım döneminde başlattık. Damızlık hayvanlar vermek suretiyle süreci başlattık ve takip ettik. Gerek hanım çiftçi kardeşlerim gerek erkekler bu işin kadir kıymetini çok iyi bildiler.
Çiftçilerimize geçtiğimiz 20 yılda günümüz rakamlarıyla yaklaşık 470 milyar lira destek ödemesi yaptık. Bu yıl için 25,8 milyar lira olarak planlanan tarımsal destekleme bütçesini de ilavelerle 29 milyar liraya yükselttik. Böylece bu yıl buğday, arpa, çavdar, yulav ve tritikale üreticilerine mazot, gübre, sertifikalı tohum ve ek girdi desteği ile dekar başına 116 lira ödemiş olacağız.
"Sebze ve meyve üretiminde Avrupa'da birinci sıradayız"
Tarımsal hasılamızın 337 milyar liraya ulaşması verdiğimiz bu desteklerin karşılığını aldığımızı gösteriyor. Geçtiğimiz yıl tarımsal ihracatımız bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 20'lik bir artış ile 25 milyar dolara, dış ticaret fazlamız ise yüzde 31 artışla 7,2 milyar dolara çıktı. Bu nerede olduğumuzu göstermesi bakımından çok çok önemli. Sizlerin gayretli çalışmaları sayesinde sebze ve meyve üretiminde Avrupa'da birinci sıradayız. Son 20 yılda oluşturduğumuz güçlü alt yapı sayesinde gıda tedarikinde sorun yaşamayan kendine yeterlilik oranı yüzde 140 olan bir ülke konumuna geldik.
"Çiftçilerimize yıllık 60 milyar lira ilave gelir artışı sağladık"
Topraklarımızın verimini artırmak için hükümetlerimiz döneminde yaklaşık 300 milyar liralık su yatırımı yapmak suretiyle 9 bin 189 tesisi hizmete aldık. Bütün bunlar kiminle yapıyoruz bunu çiftçilerimizle yapıyoruz, çiftçilerimiz için yapıyoruz. Cumhuriyet tarihimizde yapılan baraj sayısını ikiye katladık toplam 47 milyon metreküp su depolanan 654 yeni barajı ülkemize kazandırdık. Cumhuriyet tarihinde böyle bir şey yok.
Yine bu yatırımlar neticesinde 20 milyon dekar alan araziyi sulamaya açarak sulanan tarım alanımızı 68,5 milyon dekara yükselttik. Böylece çiftçilerimize yıllık 60 milyar lira ilave gelir artışı sağladık.
"Herhangi bir sorun olmadığı halde panik havası oluşturulmuştur"
Ormancılık alanında da var gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz. Son 20 yılda yaklaşık 6 milyar fidanı toprakla buluşturduk. Orman varlığını en çok artıran ülkeler sıralamasıda ise ülkemiz Avrupa'da birinci sırada, dünyada ise 6. sıradayız. İspat bu bunu laf olsun diye söylemiyoruz belgeler ortada. Tabi bunlar bazılarının işine gelmiyor yalan yanlış bilgilerle kuraklık, yangın, savaş, sel, insani krizler gibi konuları bahane ederek milleti paniğe sevk etmek için uğraşıyorlar. Herhalde bunların kimler olduğunu biliyorsunuz.
Türkiye'nin dünyanın en önemli gıda ihracatçısı olduğunu bunun için gereken ham maddelerin önemli bölümünü de dışarıdan aldığımızı bildikleri halde rakam oyunları ile kamuoyunu yanıltmaya çalışıyorlar. Malesef işte son zamanlarda ayçiçek yağı konusunda kayda değer herhangi bir sorun olmadığı halde böyle bir panik havası oluşturulmuştur.
"Gıda sektörümüz alternatif tedarik kaynakları ile ilgili arayışlarını sürdürmektedir"
Aynı oyunun diğer alanlarda da oynanmak istenmesi muhtemeldir. Halbuki karşımızdaki durum şudur; ülkemizin geçtiğimiz yıl ihracata yönelik üretim yapan gıda sektörler için dışarıdan ithal ettiği 8,1 milyon ton buğdayın 5,6 milyon tonu Rusya ve Ukrayna menşeilidir. Arpa, mısır, küspe, kepek ithalatında da benzer bir tablo vardır. Dolayısıyla Ukrayna-Rusya savaşının yol açabileceği tedarik problemleri elbette bizi etkilemiştir etkileyecektir. Fakat bu etki soframızdaki ekmek değil ihracat üzerinde olacaktır. Gıda sektörümüz Kazakistan, Amerika, Kadana olmak üzere diğer alternatif tedarik kaynakları ile ilgili arayışlarını sürdürmektedir. Ülkemizin savaşan her iki tarafla da sürdürdüğü dengeli ilişkilerin bu bölgeden gelen ürün tedarikini tamamen kesmeyeceğini de ümit ediyoruz.
"Yağlık ayçiçeği tohumunun yüzde 75'i hibeli olarak dağıtılacaktır"
Bunun yanında Tarım ve Orman Bakanlığımız ile Tarım Kredi Kooperatifimiz ayçiçeği ve mısır ekimi ile ilgili gereken tedbirleri alıyor. Sadece Tokat özelinde üreticilerimizle 20 bin ton yağlık ayçiçeği ve 30 bin ton dane mısır için sözleşmeli üretim yapılması planlandı. 35 bin dekar alana ekimi yapılmak üzere 18 bin yağlık ayçiçeği tohumunun yüzde 75'i hibeli olarak dağıtılacaktır. Böylece Tokat'taki yağlık ayçiçeği ve mısır üreticilerimize toplamda 12 milyon liralık üretim desteği sağlanacaktır.
Çiftçilerimizden ülkemizde ekilmedik tek karış yer bırakmayacak şekilde üretime yönelmelerini istiyoruz. Hem kendi gıda sektörümüzün ihtiyacının karşılaması hem de Avrupa piyasasında ortaya çıkması muhtemel boşluğun doldurulması açısından üretimimizi artırmamız hayati öneme sahiptir.
İşte Rusya-Ukrayna savaşı esnasında burada gerek sayın Putin, sayin Zelenskiy onlarla yaptığımız görüşmelerde de yani bizim 50'ye yakın gemimiz bölgedeydi ve bu gemilerimizin önünü açtılar ve gerek ayçiçeği yağı gerek diğer hububat gibi ürünleri getiren gemileri ülkemize gönderdiler ve hemen hemen tamamına yakını da ülkemize ulaştı.
Çiftçilerden Erdoğan'a teşekkür
Bir çiftçi, soğuk hava deposu ve paketleme konusundaki sorunlarının atılan adımlarda çözüldüğünü, yeni havalimanının da açılmasıyla ürünlerini doğrudan yurt dışına gönderebileceklerini belirterek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a teşekkür etti. Erdoğan da "Paketlemesi, her şeyi burada yapılacak ve artık kargo uçakları da buraya gelecek, ister karadan ister havadan bunları yurt dışına ihraç edeceğiniz ülkeler hazır hale gelmiş olacak." dedi.
Genç bir çilek üreticisi "Köyümde yaşamak için bir sürü nedenim var" projesiyle küçükbaş hayvancılık yapmaya başladığını, başlangıçta 100 hayvanı varken, bu sayının 200'ü aştığını, küçükbaş hayvancılıkta çoban bulmanın zor olduğunu, sigorta primi konusunda destek beklediklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Nasıl karlı bir iş mi?" sorusuna genç üretici, "Evet çok karlı. Çilek üretimi daha çok karlı." karşılığını verdi.
Erdoğan'ın, "Ortaklığa kabul eder misin?" esprisi üzerine salonda gülüşmeler yaşandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Biraz da cumhurbaşkanımıza gönderelim demedin." diyerek şakalaştığı genç üretici, "Her zaman inşallah gönderirim. Genç çiftçilerimize verdiğiniz desteklerden dolayı çok teşekkür ederim." karşılığını verdi.
Veteriner teknikerliği bölümü mezunu olduğunu söyleyen kadın çiftçinin çabasının her türlü takdirin üzerinde olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci'ye "Vahit Bey, bu kızımız her türlü tecrübeye sahip." dedi.
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci ise "Radarımızda efendim" yanıtını verdi. Bakan Kirişci'nin bu cevabı gülüşmelere neden oldu. Erdoğan, bunun üzerine "Hoca da hem profesör hem siyasetçi, dolayısıyla daha yakın çalışmanız lazım. Radarımızda dediğine göre sinyali aldın." ifadelerini kullandı.
Çobanlık konusunun önemine değinen Kirişci ise "Bu sistemin 'Köye dönmek için pek çok sebebimiz var' projesi aslında bizim köyden kente göçü tersine çevirmek adına güzel bir proje." diye konuştu.
Kirişci'nin açıklamaları üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Vahit Hoca, sen şimdi bize Ferdi Tayfur'u hatırlatıyorsun. 'Evimize geri dönelim' diyordu ya. Senin hemşehrin. Adanalı olunca..." sözleri yine gülüşmelere neden oldu.
Vahit Kirişci, çobanların sosyal güvenliklerinin hükümet tarafından sağlanması şeklinde bir talep geldiğini belirtirken, bu konuda ilgili bakanlıkla çalışmalarının sürdüğünü, kısa zamanda müjdeler vermeyi umduklarını belirtti.
"Süratle bizim kapalı sisteme geçmemiz lazım"
Çamdere Köyü Muhtarı olduğunu belirten Adnan Eren isimli çiftçi de serada çilek üretimi yaptığını belirterek devlet desteği ile köylerine gelen basınçlı sulama sistemiyle adeta üretimde çığır açtıklarını söyledi. Tokat'ın sulamasının bel kemiğini Almus Barajı'nın oluşturduğunu belirten Eren, su kayıplarının önlenmesi için kanalların kapalı sisteme alınmasını istediklerini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da bunun sürekli konuştukları bir konu olduğunu aktararak şöyle devam etti:
"Bu açık sistemde buharlaşma ile yaklaşık yüzde 60 su kaybı var. Vahit Bey'le de bunu konuştuk, süratle bizim kapalı sisteme geçmemiz lazım. Çünkü yüzde 60 gibi buharlaşma nedeniyle kaybımızı biz büyük oranda geri çevirmemiz lazım. Bunu geri çevirdiğimiz zaman, kapalı sistemden basınçlı sisteme geçmek suretiyle bu sulamayı yapmak, bizim için hem çok daha karlı, çiftçimiz için de çok çok daha karlı bir netice doğuracaktır. İnşallah bunun alt yapısını, her şeyini süratle yapıp bu adımları da atacağız."
Muhtarın teşekkür etmesi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın söylediği, "Sana kimse muhtar bile olamaz diyemez, sen oldun." sözleri katılımcıları güldürdü.
Erzak Kooperatifi Başkanlığını yaptığına işaret eden Gülşen Bekgöz de 7 kadın bir araya gelerek bağ ürünleri ürettikleri kooperatiflerini kurduklarını anlattı. Dubai'ye salamura yaprak gönderdiklerini vurgulayan Bekgöz, ayrıca 14 kadın kooperatifi daha kurulduğuna, ürünlerini yurt dışına pazarlamak istediklerine dikkate çekti.
Bekgöz'ün kadın kooperatiflerinin ürünlerini Tarım Kredi Kooperatifi Marketlerinde satmak istediklerini belirtmesi üzerine Erdoğan, "Ne demek. Rahatlıkla satışa hazır" yanıtını verdi. Bakan Kirişci de bu marketlerin ana misyonunun bu olması gerektiğine işaret ederek, "Biz gerekli desteği sağlayacağız, oralarda raflarda başka markalar yerine Tarım Kredi'nin kendi markası ve kooperatif marklarından biz mutlu oluruz." dedi.
Yeni açılan Tokat Havalimanı'na atıfta bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kargo taşımacılığında kentin önemli bir yere gelebileceğine dikkati çekerek, "Çünkü buralardan çıkacak malların kargo uçaklarımızla gitmesi, Tokat'a farlı bir hava kazandıracaktır. Buradaki kim bilir ihraç edilecek daha nice ürünler var. Bunları da tabii zaman içinde çeşitlendirerek göreceğiz." şeklinde konuştu.
"Kendi ülkemizdeki hayvanları almak suretiyle bu işi bitirelim"
Tuğba Ezmeci isimli bir kadının, hayvancılık alanında çalıştığını ve bu işi bırakmak istemediğini söylemesi üzerine Erdoğan, Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci'nin et hayvancılığında hayvan arayışında olduğuna değindi. Erdoğan, "Hayvanlarınızı hemen alır. Şu anda Uruguay'dan hayvan getirmeye çalışıyoruz. Halbuki burada var." dedi.
Salondakilere et hayvancılığında kaç kişinin besicilik yaptığını soran Erdoğan, "Et noktasında iyi bir noktada ise biz hemen Tokat'tan Vahit Bey bu işin içine girelim. Şu anda çünkü kırmızı ette, et hayvancılığında ihtiyacımız var. Niçin Uruguay'dan alalım? Biz kendi ülkemizdeki hayvanları almak suretiyle bu işi bitirelim. Biz süt değil et hayvancılığında alalım ki çiftçimizi de bu noktada rahatlatalım. O da damızlık noktasında da yetiştirmeye devam etsin." ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın sorusu üzerine Ezmeci, kendisinde 22 hayvan bulunduğunu bildirdi. Bunun ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bakan Kirişci'ye kampanyayı Tokat'ta yaygınlaştırması ve hemen adım atılması talimatı verdi. Kirişci'nin "Efendim, karkas fiyatları..." şeklindeki ifadeleri üzerine Erdoğan, "Sen karkası, markası bırak. Önce benim kendi vatandaşımdan, çiftçimden aldığım hayvan, benim için en karlı hayvandır." dedi.
Erdoğan'ın "Vermem diyen var mı?" sorusuna salonda bulunanlar hayvanlarını verebileceklerini söyledi, bazı çiftiler de "Hibe ederiz" karşılığını verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da hibeye gerek olmadığına işaret ederek şöyle konuştu:
"Uygun fiyatla, Vahit Bey bu konularda güvenilir bir dava arkadaşımdır. Hiçbir zaman vatandaşımızı dara düşürmez. En uygun imkanlarla vatandaşımızdan biz bu hayvanları alırız, süratle de Tarım Kredi olarak bunları piyasaya süreriz. Ramazan geldi, ramazanımızda da istiyoruz ki ucuz fiyatla vatandaşımıza Et Süt Kurumunda falan eti, kıymayı, kuşbaşını verelim."
Tokat'ın Sulusaray ilçesinde yaşayan kadın çiftçi Ezmeci'nin açık su kanallarının kapalı sisteme dönüştürülmesini istediklerini söylemesi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun yapılacağını, Sulusaray'ın doğal gaza kavuşması noktasında da çalışma gerçekleştirileceğini dile getirdi.
Niksar'da yaşayan Atanur Yılmaz'ın Bakanlıktan kiraladığı bir arazide ceviz bahçesi oluşturduğunu söylemesi üzerine Erdoğan, cevizin çabuk yetişmediğini belirtti. Yılmaz, yaptığı çalışmaları Erdoğan'a anlattı.
Daha sonra söz alan Tokat Arıcılar Birliği Başkanı Ali Demir ise son 4 yılda önemli tesisler kurulduğunu aktardı. Demir, Tokat'a kurulan havalimanının ürünlerin yurt dışına gönderilmesine de katkı sağlayacağını anlattı.
Erdoğan, akşamları manda yoğurduna hurma, kestane balı, yulaf ezmesi karıştırarak yediğini, bu karışımın şifa olduğunu söyleyerek salondakilere de bunu uygulamalarını tavsiye etti.
Tokat Arıcılar Birliği Başkanı Ali Demir'in Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde bir toplantı yapmak istediklerini söylemesi üzerine Erdoğan, toplantı için gerekenlerin yapılması talimatını verdi. Toplantıya katılan çiftçilere teşekkür eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bütün soru sahibi kardeşlerim bizleri çok çok mutlu eden, memnun eden sorular sordular. Biz, sizler gibi kardeşlerimiz, çiftçilerimiz olduktan sonra bu toprakların hakkını ödeyemeyiz. Unutmayın, ne varsa toprakta var. Topraktan geldik yine toprağa gideceğiz. Onun için toprak kadar verimli bir varlık olamaz. Asrın en önemli zenginlik kaynağı petrol falan değildir, tarımdır. Tarımı çok önemsiyorum. Tarımın sizler birer mihmandarısınız. Hayvancılıkta, tarımda atacağımız adımlarla Vahit Bey sizlerle hemhal olacak. Bu topraklar Türkiye'yi ayağa kaldıracak."
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.