Depremzedelerle bir araya geldiği iftar programında konuşan Erdoğan, terörün, emperyalistlerin Türkiye'nin başına musallat ettiği en büyük bela olduğunu ve bu meselenin kesin ve kati olarak çözülmeden ülkenin huzura, siyasi, ekonomik hedeflere ulaşamayacağını belirtti. Erdoğan, terör örgütlerinin bu topraklardan defolup gitmesinin önemine işaret ederek, kalıcı güvenlik açısından ülke içinde tek bir teröristin dahi kalmamasının yeterli olmadığını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Silahının namlusu Türkiye'ye dönük teröristlerin olduğu her yer, bekamıza yönelik bir tehdit kaynağıdır. Ayn el-Arap'ta terörist varsa Suruç nasıl emniyet içinde olabilir? Tel Abyad'ta istikrarsızlık varsa Akçakale nasıl huzura erebilir? Bu durum bilhassa sınır hattındaki il ve ilçelerimizin tamamı için geçerlidir." diye konuştu.
"Suriye veya Irak'ın kuzeyinde terör oluşumu varken güvende olamayız"
Türkiye'nin milli güvenliğinin hudutların dışında başladığını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
Türkiye'nin milli güvenliğinin hudutların dışında başladığını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bölgemiz sükunete kavuşmadan biz başımızı yastığa huzurla koyamayız. Hemen yanı başımızda terör örgütleri yuvalanmışken, teröristler ellerini kollarını sallayarak gezerken kendimizi rahat hissedemeyiz. Suriye'nin veya Irak'ın kuzeyinde hava gücüyle, kara gücüyle, asimetrik silahlarla donatılmış bir terör oluşumu varken biz asla güvende olamayız. Bu ülkeleri güvenliğe, huzura, refaha hasret bırakanların gayesi Türkiye'yi de aynı cendereye sokmaktır. Biz işte buna izin vermedik, vermeyeceğiz. İnşallah önümüzdeki dönemde aynı doğrultudaki gayretlerimizi arttırarak sürdüreceğiz.
Kimsenin, hiçbir küresel ve bölgesel aktörün gözümüzün içine bakarak ülkemizin güvenliğini tehlikeye sokmasına eyvallah etmeyeceğiz. Bu konudaki kararlılığımızı defalarca gösterdik. Gerek sınırlarımız içinde kesintisiz süren operasyonlarımız gerekse sınır ötesi harekatlarımız sayesinde ülkemizin terörle ne iç içe ne de yan yana yaşamayacağını açıkça ortaya koyduk. Bu tavrımızdan asla geri adım atmayacağız. Bütün bu adımları atarken tavizimiz kesinlikle yok ve bu mücadelemize inşallah kararlılıkla devam edeceğiz."
"Şanlıurfa'ya 20 yılda 138 milyar liralık yatırım yaptık"
Erdoğan, Şanlıurfa'ya sadece son 20 yılda 138 milyar liralık yatırım yaptıklarını, eğitim, sağlık, ulaşım, sanayi, tarım, turizm ve diğer alanlarda sayısız eserler kazandırdıklarını anlatarak, şöyle konuştu: "Asırlık hizmetleri 20 yıla sığdırdığımız bu başarının arkasında güçlü bir yönetim, güçlü bir siyasi irade vardır. Ülkemizin kaynaklarını tefecilere, çetelere, bir avuç elite, elinde viski kadehiyle ahkam kesen seçkinlere yedirmeme kararlılığımız var. Bay Bay Kemal ne diyor, 'İngiltere'den 300 milyar dolar getiriyormuş.' Nerede bu para? Nasıl getiriyorsun? Yahu sana kim güvenir de böyle bir parayı verir? Açık açık da söylüyor. Demek ki bunlar tefeciliğe soyundu, başka bunun izahı yok. Daha dur bakalım, seçim mi kazandın? Ne oldu da böyle bir parayı getiriyorsun? Benim milletim bu tefecilere, bu Bay Bay Kemal'e ve yandaşlarına 14 Mayıs'ta gereken dersi verecek mi? Öyleyse durmak yok, yola devam. Vesayet sistemi yerine tüm kurumları ve kurallarıyla demokrasiyi tesis etme mücadelemiz var. Milletimizin başına bela olan eli kanlı canileri tasfiye etme cesaretimiz var.
Erdoğan, Şanlıurfa'ya sadece son 20 yılda 138 milyar liralık yatırım yaptıklarını, eğitim, sağlık, ulaşım, sanayi, tarım, turizm ve diğer alanlarda sayısız eserler kazandırdıklarını anlatarak, şöyle konuştu: "Asırlık hizmetleri 20 yıla sığdırdığımız bu başarının arkasında güçlü bir yönetim, güçlü bir siyasi irade vardır. Ülkemizin kaynaklarını tefecilere, çetelere, bir avuç elite, elinde viski kadehiyle ahkam kesen seçkinlere yedirmeme kararlılığımız var. Bay Bay Kemal ne diyor, 'İngiltere'den 300 milyar dolar getiriyormuş.' Nerede bu para? Nasıl getiriyorsun? Yahu sana kim güvenir de böyle bir parayı verir? Açık açık da söylüyor. Demek ki bunlar tefeciliğe soyundu, başka bunun izahı yok. Daha dur bakalım, seçim mi kazandın? Ne oldu da böyle bir parayı getiriyorsun? Benim milletim bu tefecilere, bu Bay Bay Kemal'e ve yandaşlarına 14 Mayıs'ta gereken dersi verecek mi? Öyleyse durmak yok, yola devam. Vesayet sistemi yerine tüm kurumları ve kurallarıyla demokrasiyi tesis etme mücadelemiz var. Milletimizin başına bela olan eli kanlı canileri tasfiye etme cesaretimiz var.
Bu Bay Bay Kemal şu anda terör örgütüyle yan yana mı? Bunlar Diyarbakır'da 51 vatandaşımızı sokağa dökerek, onların ölümüne neden olmadı mı? Bu Selo şimdi nerede? Edirne'de. Bay Bay Kemal ne diyor? 'Geleceğiz ve Selo'yu da cezaevinden çıkaracağız. Bitmedi, bir de evlat katili... O da nerede? Ada'da. Onu da çıkaracaklarmış. Ya ne zamandan beri katiller, bir hukuk devletinde, onların çıkarılmasına yönelik söz verip 'Onları çıkaracağız' diyerek oy topluyorlar. Türkiye bir terör devleti değildir. Türkiye adaletle hükmedilen, hakkın egemen olduğu bir devlettir. Benim milletim bu teröristlerle kol kola gezenlere, teröristlerle beraber hareket edenlere 14 Mayıs'ta gereken dersi verecektir, ben buna inanıyorum."
"Bu kazanımlardan artık taviz veremeyiz"
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde artık bambaşka bir havanın hakim olduğunu ve son 40 yılın en huzurlu ve en rahat günlerinin yaşadığını aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde artık bambaşka bir havanın hakim olduğunu ve son 40 yılın en huzurlu ve en rahat günlerinin yaşadığını aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
"Yıllardır terör sebebiyle aksayan hizmetler artık katbekat fazlasıyla bölgedeki kardeşlerimizin istifadesine sunuluyor. Uğrunda nice ağır bedeller ödediğimiz, nice zorluklara göğüs gerdiğimiz bu kazanımlardan artık taviz veremeyiz. Türkiye'nin 1980'lerin, 1990'ların karanlık ve kaotik günlerine tekrar dönmesine rıza gösteremeyiz. Son günlerde iyice şımaran, pervasızlaşan bölücülerin ve FETÖ'cülerin evlatlarımızın hayallerini çalmasına müsaade edemeyiz. İşte 14 Mayıs, diğer pek çok husus yanında bunun için de karar günüdür.
Bölücü örgüt ve uzantılarının alenen destek beyan ettiği 7'li koalisyonun Türkiye'yi hiçbir alanda ileri taşıması mümkün değildir. Daha birbiriyle anlaşamayan bir yapının anlaşarak, ülkemizin sorunlarını çözmesi mümkün değildir. Adam Kandil'den meydan okuyor. Kandil'den veriyor, veriştiriyor. Ne diyorlar? 'Bunlar Cumhur İttifakı'nın karşısında gereğini yapacaklarmış.' Ya bunlar benim Kürt kardeşlerimin yavrularını Kandil'e kaçıranlar değil mi? Hiç acımaları oldu mu? Bu kaçırılan yavrular şu anda nerede? Bir kısmı geldi ama maalesef çoğu hala Kandil'de. Her türlü tacizi, tecavüzü, bu alçaklar bu kızlarımıza yaptılar mı? Yapıyorlar mı? Buradan annelere sesleniyorum, babalara sesleniyorum. Gelin dik durun, dimdik durun ve 14 Mayıs'ta bu hesabı bunlara sorun."
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.