Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na, "Bay bay Kemal, sen hayatında böyle hastane gördün mü? Senin SSK Genel Müdürü olduğun zaman hastanelerimizin hali ortadaydı." diye seslenen Erdoğan, merhum gazeteci Savaş Ay'ın o dönemde hastanelerde yaptığı programlara dikkati çekti.
Söz konusu dönemde hastaların hastanelerde rehin kaldığına değinen Erdoğan şöyle devam etti:
"Hatırlıyorsunuz değil mi? Kimdi o zaman SSK'nın başında? Bay bay Kemal. Ya bunlara bu vatan teslim edilir mi? Affedersiniz beş koyunu güdemeyecek olanlara bu vatan teslim edilebilir mi? Hele hele az önce Önder (Aksakal) Bey'in ifade ettiği gibi kardeşlerim, Kandil'e bu ülke teslim edilir mi? Terör örgütüne bu ülke teslim edilir mi? İşte dün Diyarbakır'daydım. Diyarbakır'da, orada vatandaşlarımızın bize yakarışlarını gördüm. Ne dediler biliyor musunuz? 'Başkanım ne olur bizi bunların eline bırakmayın'. Ya siz bizi bırakmadıktan sonra biz sizi bırakır mıyız? Biz bunların ne menem olduğunu biliyoruz. Ve Kandil bizim Diyarbakır annelerimizin yavrularını kaçırdı mı? Hatta Diyarbakır'da, bu şimdi Edirne'de olan bir Selo var ya, kardeşlerim 51 Kürt kardeşimizi bunlar öldürdü mü? Hatta bu gençlerin üzerinden arabayla geçtiler, bunları bu şekilde öldürdüler. Onlar da Kürt'tü, hani siz Kürtlere kadir kıymet biçiyordunuz, ne oldu? Kardeşlerim bunların derdi Kürt filan değil. Biz Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Gürcü'süyle, Abaza'sıyla, Boşnak'ıyla tüm kardeşlerimizi yaratılanı severiz Yaradan'dan ötürü anlayışıyla seviyoruz. Bizde ayrım yok, bizde bölücülük yok."
Deprem izolatörlü modern inşaatıyla her türlü imkana ve birikime sahip olan 1218 yatak kapasiteli Kocaeli Şehir Hastanesi ile iftihar ettiğini dile getiren Erdoğan, ülkenin zenginlerine "Artık hastalarınızı Cleveland'a göndermeyin. İşte Cleveland burada. Doktorsa elhamdülillah doktorlarımız da onlardan geri değil." diye seslendi.
"Türkiye'nin 21 yılda elde ettiği demokrasi ve kalkınma kazanımlarına bakarak esip gürlüyorlar"
Kocaeli Şehir Hastanesinin modern binası ve personeliyle muhteşem bir hastane olduğunun altını çizen Erdoğan, "İnşallah ülkemizin tüm büyük şehirlerini bunun gibi şehir hastaneleriyle donatıyoruz. Şimdi sırada İzmir var, İzmir'i de inşallah bayram öncesi yetiştirmeye çalışacağız. Orayı da açacağız. Bakınız, İstanbul'da Çam ve Sakura muhteşem bir hastane. 45 günde, o Kovid'in olduğu dönemde biz ne yaptık, Atatürk Havalimanı'na tuttuk Murat Dilmener Hastanesini yaptık, 45 günde. Feriha Öz Hastanesini Anadolu Yakası'nda yine 45 günde yaptık. Niye? Benim insanıma bu yakışır da onun için." ifadesini kullandı.
Türkiye'yi sağlık alanında sadece kendi vatandaşlarına hizmet etmekle kalmayıp küresel bir cazibe merkezi haline dönüştürmekte kararlı olduklarını belirten Erdoğan şunları kaydetti:
"Bugün dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın vatandaşlarımız sağlık hizmetleri için nereyi tercih ediyor, ülkesini tercih ediyor. Aynı şekilde yabancıların ülkemize olan ilgisi de giderek artıyor. Sağlık alanında kurduğumuz örnek altyapının, yaptığımız sistem reformunun, halen güçlendirmeyi sürdürdüğümüz insan gücünün kıymetini milletimiz gayet iyi biliyor. Buna karşılık muhalefet her gün yeni bir yalan ve iftira ile bu hizmetlere, bu eserlere saldırmayı sürdürüyor. Geçtiğimiz haftalarda Hatay'da inşasına başladığımız hastanenin temelinden bir fotoğraf karesiyle kendi aklınca bizi ters köşe yapmak isteyen bir kendini bilmez vardı. İşte o hastane var ya inşallah 1-1,5 ay içinde hizmete girecek. Bakalım dalgasını geçtikleri temelin üzerinde yükselen hastane açıldığında bunu yapanlar çıkıp milletimizden özür dileme onurunu gösterebilecek mi? Biliyorsunuz CHP Genel Başkanı'nın kariyerinin önemli bir bölümü de şehir hastaneleriyle uğraşmakla geçti. Salgın ve deprem dönemlerinde bu hastanelerin ne kadar hayati öneme sahip olduğunu hep beraber gördük.''
Erdoğan, Türkiye'nin, asrın felaketi 6 Şubat depremlerinin yükünün altından devletinin gücü, kurumlarının kapasitesi ve insanlarının fedakarlığı sayesinde ayağa kalktığını vurgulayarak "Sanıyorlar ki bu işler kendi kendine oluyor, kendi kendine yürüyor. Türkiye'nin 21 yılda elde ettiği demokrasi ve kalkınma kazanımlarına bakarak esip gürlüyorlar. Halbuki bu ülkede eser bırakmak, hizmet etmek öyle her babayiğidin harcı değildir. Şayet öyle olsaydı bizden önceki on yıllar boyunca Türkiye eser ve hizmet hasreti çekmezdi. Geçtiğimiz 20 yıla sığdırdığımız asırlık yatırımlar daha öncesinden yapılır, bugün Türkiye bambaşka bir yerde olurdu. Fakat eski Türkiye'nin düzeni buna uygun değildi. Arada rahmetli Menderes ve Özal gibi gayret sahibi liderler çıkmış olsa da düzen, ülkemizin geri bırakılması, milletimizin baskı ve zulümle potansiyelinden uzak tutulması üzerine kuruluydu. Biz işte bu köhne düzeni değiştirdik." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, attıkları her adımda olduğu gibi Türkiye Yüzyılı vizyonunun da önüne türlü türlü engeller çıkartmak için çalışıldığını belirtti.
Bu sırada, alandaki gençlerin "Bir şarkısın sen" şarkısını söylemesi üzerine Erdoğan, "Siz de benim kalbimin vazgeçilmez sevdalılarısınız." karşılığını verdi.
"Proje diye ortaya koydukları şeylerin yarısı yalan"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ne yaptılar bunlar, bu muhalefet? 7'li bir masa kurdular. Kumar masası. Yetmedi PKK'sından FETÖ'süne tüm terör örgütleriyle anlaştılar. O da yetmedi, emperyalistlerin ve tefecilerin desteğini aldılar. Dikkat ederseniz, bu koalisyonda her şey var. Ne ararsan bulunur, derde devadan gayrı. Ama milletin kendisi yok. Vizyon zaten yok. Program deseniz bunların aklı o kadarına zaten ermez. Proje diye ortaya koydukları şeylerin de yarısı yalan, yarısı yanlış konular. Bir kısmı da bizim zaten yaptığımız işler. Bunların yaptığı bir şey yok. Ne eğitimde, ne sağlıkta, ne adalette, ne emniyette, ne ulaşımda, ne tarımda, ne diplomaside, ne uluslararası münasebetlerde bunların yaptığı bir şey yok. Dolayısıyla bunların ülkeye ve millete herhangi bir vaatleri bulunmuyor. Tek yapacakları iş ortaklarının altlarına birer cumhurbaşkanı yardımcılığı koltuğu çekmek, mavi boncuk dağıttıkları herkese bakanlık vermek. Kamudan atılan teröristleri yeniden devlete doldurmak. Hazineyi, tam takır edip ülkeyi yeniden işçi, memur ve emekli maaşı ödeyemez hale getirmek. Bunlar geçmişte bunu yaptılar, hatırlayın. Bunları ödeyebilmek için Türkiye'yi tekrar ne yaptılar bunlar, eski hazinenin başındakiyle beraber işte şu anda bir sözcüleri var ya birlikte otelde kapalı kapılar arkasında IMF'le görüştüler."
"Peki biz ne yaptık?" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Şu anda bu masanın etrafında olanlardan bir tanesi benim bir zamanlar bakanımdı. Hatırlıyorsunuz değil mi? Şimdi Davos'ta oturduk, IMF'nin başındakiyle konuşuyoruz. O şimdi Altılı Masa'nın etrafında olan kişi de o zaman benim bakanım. Dedim ki ben IMF'nin başındaki o zata, 'Bak.' dedim, 'İkide bir Türkiye'ye adamlar gönderiyorsunuz. Türkiye'yi ben yönetiyorum. Siz değil. Siz taksitlerinizi almaya geliyor musunuz? Geliyorsunuz. Taksitinizi alıyor musunuz? Alıyorsunuz.' 2013'e kadar devam ettik ve 2013'te bu ödemeyi bitirdik, IMF'yi Türkiye'den defettik ama CHP'ye sorarsan ne diyor? 'IMF'le oturup konuşmak lazım.' Ya o sizin işiniz. İşte 6'lı Masa. Rabbim size zaten bu fırsatı vermeyecek de. Biz IMF'yle değil, biz kendi kendimize yeteriz ve 23,5 milyar dolar olan IMF borcunu 2013'te sıfırladık. Bitti. O zaman Merkez Bankamızın rezervi de 27,5 milyar dolardı. Şimdi hamdolsun, 100 milyar doların üzerine Merkez Bankasının rezervi çıktı ve gümbür gümbür gidiyoruz. Başbakanlığım döneminde bir ara 135 milyar doların üzerine de Merkez Bankasının rezervi çıkmıştı. Şimdi yine onu yakalayacağız. Hiç endişeniz olmasın. Yaparsa Cumhur İttifakı yapar, hiç endişe etmeyin."
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.