"Biz bu ülkeyi böldürtmeyeceğiz"
30 Nisan'da Başkent Millet Bahçesi'nde gerçekleştirdiğimiz büyük Ankara mitingindeki coşkunuz, sevginiz, ahde vefanız için sizlerle birlikte tüm Ankaralılara şükranlarımı sunuyorum. Hamdolsun bu seçimlerde Ankara'dan İstanbul'a, İzmir'den Erzurum'a, Samsun'a kadar ülkemizin her yerinde milletimiz bizi bağrına bastı. Siyasi tarihimizde eşi benzeri görülmemiş bu kalabalıkların verdiği mesaj şuydu. Milletimiz kazanımlarına el uzatanları affetmez, kendisiyle değil terör örgütleriyle yol yürüyenleri affetmez. Biz bu ülkeyi böldürtmeyeceğiz.
Bay Bay Kemal, şunu bilesin ki bu ülkeyi böldürtmeyeceğiz. Yanına kimi alırsan al, kimlerle yol yürürsen yürü, bu milletle yol yürümeyenleri 14 Mayıs'ta göreceğiz. Eser ve hizmet değil, ayrımcılık peşinde koşanları benim milletim affetmez. Milletimiz meydanlarda verdiği bu mesajı inşallah Pazar günü sandığa da yansıtacaktır.
Tek parti faşizminin alışkanlığıyla iktidarı, milli iradede değil, kaosta, darbede, vesayette arayanları yine sandık korkusu sarmışa benziyor. Kayıplarına bahaneler uydurmak için şimdiden çalışmaya başladılar. Kendileri dahil tüm partilerin temsilcilerinin olduğu sandık kurullarına bile güvenmiyorlar. Tabii bunların hayali açık oy, gizli tasnif. Bu yöntemle sandıktan çıktıkları o tek parti dönemini, insanlar oylarını gizlice sandığa atıp oradan alınan zarflar herkesin gözü önünde sayılınca bir türlü bunların istediği sonuç çıkmıyor. Öyle olunca da suçu biz niye milletin gönlüne giremiyoruz diye kendilerinde arayacaklarına, sağa sola sataşıyorlar. Ama ne yapsalar boş. 14 Mayıs'ta sadece Türkiye Yüzyıl'ına giderken önümüzdeki son engelleri aşmakla, sıkıntıları çözmekle kalmayacağız.
Ankara, sadece Selçuklu'dan Osmanlı'ya ülkemizin önemli bir şehri, Cumhuriyetimizin başkenti değildir. Ankara aynı zamanda tarımdan sanayiye, eğitimden sağlığa, ulaşımdan spora pek çok alanda ülkemizin lokomotif şehridir.
"Bozkırın ortasında daha gidilecek çok yol var"
Bozkırın ortasında bir medeniyet anıtı gibi yükselen bu şehrin önünde daha gidilecek çok yol var. Bunun için Ankara'nın hem fikri hem fiziki üretim tarafını güçlendirmemiz gerekiyor. Unutmayınız bir ülkenin zenginliği üretimle olur. Şayet petrol ve doğal gaz gibi bir yer altı kaynağınız yoksa çalışmaktan ve üretmekten başka çareniz kalmaz. Türkiye yıllarca yüksek teknolojiye dayalı üretimden bilinçli olarak uzak tutulmuştur. Tarım ülkesi olmuşuz ama çok düşük verimle ancak karnımızı doyuracak kadar üretim yapmışız.
Madenlerimizi en ilkel şekilde ve en düşük katma değerle çıkarabilmişiz. Sanayimiz, kol gücüne dayalı montaj ünitesine geçememiş. Ticaretimiz kendi ülkemizin sınırları içerisinde bile kadük bırakılmış, dünyaya açılamamış. Biz Türkiye'de işte bu kısır döngüyü kırdık.
Değerli kardeşlerim, işte bu sayede Türkiye artık üretimiyle istihdamıyla, ihracatıyla bölgesel olmanın ötesine geçip küresel bir güç haline geldi. Tabii asıl sorunumuz enflasyon. Bilhassa gıda ve konut fiyatlarındaki dengeli olmayan yükseliş bizi de rahatsız ediyor. Ama seçim sonrası bu kiraları artıranların üzerine çok çok farklı gideceğiz bunu bilsinler. Bunların önüne de öyle yasaklamayla falan geçilemez. Onların çözüm yolları her konuda olduğu gibi yine üretimdir. Daha çok konut yapacağız ki ev ve kira fiyatları düşsün. Daha çok üretim yapacak, daha iyi depolama ve lojistik mekanizmaları kuracağız ki gıda fiyatlarında sert iniş çıkışlar olmasın. Allah'ın izniyle bu ülkenin her meselesini çözdüğümüz gibi bunların da üstesinden biz geliriz.
21 yıldır nasıl bunları çözdüysek yine biz çözeriz. İşçisinden memuruna, girişimcisinden esnafına, çiftçisinden emeklisine herkesi hak ettiği refah seviyesine ancak biz çıkarırız. Geçtiğimiz 21 yılda bunu ispatladık. Önümüzdeki dönemde daha iyisini yapacak olan da yine biziz.
Bunları söylerken elbette insanımızın günlük hayatında karşısına çıkan sıkıntıları görmezden gelmiyor değiliz. Ülkemizin başına gelenleri yaşayıp da ekonomik olarak hala ayaklarının üzerinde durabilecek başka yer var mıdır bilmiyorum. Yıkılmadan atlattığımız her badire bizim önümüze yeni fırsatlar çıkarıyor. Tüm dünyayı sarsan 2008 küresel finans krizinde bunu yaşadık. Millet olarak gezi olaylarından beri maruz kaldığımız her siyasi ve sosyal gelişmenin bir boyutunu da hep ekonomi oluşturuyordu. COVID salgınında dünyadaki üretim ve tedarik zincirleri kırılırken biz daha ok ürettik, daha çok sattık. Rusya Ukrayna savaşı küresel bir krize dönüşürken biz hem diplomatik olarak hem ekonomik olarak kendimizi farklı bir yere koyduk.
Enerjide, sanayide, ihracatta, istihdamda sağladığımız başarıların gerisinde dünyadaki gelişmeleri işte bu şekilde kendi lehimize çevirebildik. Peki biz bu mücadeleyi verirken muhalefet ne yaptı? Son mahalli seçimleri hatırlıyorsunuz değil mi? Büyükşehirlerde suyu, ulaşımı, sütü, aklınıza gelen her şeyi ücretsiz yapma vadinde bulunmuşlardı. Yaptılar mı? Hayır… Kazandıkları belediyelerde kimsenin işinden edilmeyeceği üzerine Bay Bay Kemal namus sözü vermişti, ne oldu bu söz yerine geldi mi? Ankara'da otobüsler bedava olacaktı, süt bedava olacaktı oldu mu? Hatta hızlarını alamadılar çiftçiye bedava traktör vadetmişlerdi. Şimdi bunlara hesap sormayacak mıyız? Sonra da çıkıp utanmadan arlanmadan çarpıcı olsun diye öyle söyledik dediler. Bu sadece Ankara'da değil İstanbul'da, İzmir'de de böyle. Kimseyi kapı dışarı etmeyeceğiz dedi Bay Bay Kemal. Ankara'da, İstanbul'da, İzmir'de benim işçi kardeşlerim belediyeden atıldı. Nice insanlar, nice anneler gözü yaşlı kaldı. Muhalefetin söyledikleri vaat değil, palavradır. Bunun için biz 21 yıldır muhalefetle değil, kendimizle yarışıyoruz. Türkiye Yüzyılı vizyonumuzla yine kendi kurduğumuz altyapı üzerinde yükselttiğimiz bir hedefin adıdır. Karşımızda bizim 21 yılda yaptıklarımızı 21 haftada yıkacak bir zihniyet var. Aman ha kendinizi ve evlatlarınızın geleceği için her türlü kırgınlığı, küskünlüğü bir tarafa bırakın, sandığa sıkı sıkıya sarılın.
Tüm teröristlerle Bay Bay Kemal el ele, omuz omuza. Gücünü onlardan alıyor. Bu ülkeyi biz böldürtmeyeceğiz. Bu ülkeyi teröristlerle el ele dolaşanlara kaptırmayacağız. Bunların sadece siyaseti değil, hayatı yalan. AK Parti'ye LGBT sızamaz, Milliyetçi Hareket Partisi'ne LGBT sızamaz, bütün bunlarla beraber Cumhur İttifakı'na LGBT sızamaz. Dolayısıyla biz aile kurumunun kutsiyetine inanan bir ittifakız. Bununla ilgili adımları inşallah seçim sonrası atacağız ve anayasa değişikliğiyse anayasa değişliği, yasa, bu adımlarla birlikte güçlü aileleri kuracağız. Eğer güçlü aileniz olmazsa güçlü millet olamazsınız. Ama diğerleri için böyle bir dert yok. Onlar için her şeyden önce LGBT'ci olmak onların kendi şerefidir.
"Biz ülkemizi aşkla seviyoruz"
Ülkesine tek çivi çakmamış olandan milletinin hayrına tek bir işi olmayandan hayır gelmez. İnşallah 14 Mayıs'ta bu kifayetsiz siyasetçi ekibinin tamamını tarihin tozlu raflarına kaldırarak ülkemize ayrıca bir hizmet edeceğiz. Biz 21 yıldır bu ülkede sadece eser ve hizmet siyaseti yaptık. Önümüze hangi tuzak kurulursa kurulsun hizmet etmekten vazgeçmedik. Hangi bedelleri ödersek ödeyelim yatırımla ülkemizi ve şehirlerimizi büyütmekten vazgeçmedik. Çünkü biz ülkemizi aşkla seviyoruz. Çünkü biz bu milleti gönülden seviyoruz. Her fırsatta geçmişte yaptıklarımızı anlatırken müflis tüccar misali eski defterleri karıştırmıyoruz. Yaptığımız her işin üzerine daha ne koyacağımızı hemen söylüyoruz. Partimizi kurduğumuz 2002 yılından geri her seçimde yaptığımız vaatlere bir bakın. Bir sonraki seçimde sadece onları hayata geçirmekle kalmadık, daha fazlasının sözünü verdik. Bugün de öyle yapıyoruz. Seçim beyannamemizde önümüzdeki dönemde yapacaklarımızı yüzlerce, binlerce başlık altında ilan ettik. Bu ülkenin hiçbir vatandaşı söylediklerimizi yapacağımızdan şüphe etmiyor. Esasen sadece bu bile bizim milletimizin gözündeki yerimizi ispatlamaya yeterlidir.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.