Diyarbakır'da 21 Ağustos tarihinde kaybolan 8 yaşındaki Narin Güran'dan acı haber 19 gün sonra geldi. Küçük kızın cansız bedeni köyün yakınındaki dere yatağında çuval içinde bulundu. Narin’in ölümüyle ilgili başlatılan soruşturma kapsamında, aile üyeleri de dahil olmak üzere toplam 24 kişi gözaltına alındı.Cinayetle ilgili sırlar hala tam anlamıyla açığa kavuşmazken, cesedi dereye gömen itirafçı Nevzat Bahtiyar ve amcası Salim Güran, cinayetin şüphelileri olarak tutuklandı. Gözaltında bulunan 22 kişinin yaklaşık 12 saat süren sorguları tamamlandı.ANNE VE AĞABEY DE DAHİL 8 KİŞİ TUTUKLANDI
Anne de dahil olmak üzere 9 kişi tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilirken, 3 kişi adli kontrol şartıyla, 10 kişi ise serbest bırakılmıştı. Soruşturma kapsamında gözaltına alınan ve dün jandarmadaki işlemlerin ardından adliyeye getirilerek nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk edilen zanlılardan, Narin Güran'ın annesi Yüksel (44), ağabeyi Enes (18), amcası Fuat Güran (41), kuzenleri Muhammet Kaya (23) ve Birsen Güran (19), yengesi Maşallah Güran (46), halasının eşi Mehmet Şevket Kaya ve tutuklu amcası Salim Güran'ın işçisi olduğu öğrenilen Mehmet Selim Atasoy (40) tutuklandı.CUMA HUTBESİNDE NARİN VURGUSU
13 Eylül 2024 Cuma günü camilerde okunacak cuma hutbesinin konu başlığı "Mevlid-i Nebi" olurken, öte yandan cuma hutbesinde kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin'e de yer verildi.
İşte cuma hutbesi tam metni...
Muhterem Müslümanlar!
Yarın akşam, âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in dünyayı teşriflerinin yıl dönümünü idrak edeceğiz inşallah. Bizleri bir kez daha Mevlid-i Nebi’ye ulaştıran Yüce Rabbimize sonsuz hamdüsena, ümmeti olmakla şeref bulduğumuz Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’ya salat ve selam olsun.
Aziz Müminler!
Hutbeme başlarken okuduğum ayet-i kerimede Cenâb-ı Hak şöyle buyurmaktadır: “Allah, müminlere kendi içlerinden bir peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur. O Peygamber ki, onlara Allah’ın ayetlerini okur, onları günahlardan arındırır, onlara kitabı ve hikmeti öğretir…”
Okuduğum hadis-i şerifte ise Allah Resûlü (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “Bana itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur. Bana isyan eden de Allah’a isyan etmiş olur.”
Değerli Müslümanlar!
Allah Resûlü (s.a.s) yüce bir ahlak üzere yaratılmıştır. O, güzel ahlakı tamamlamak için gönderilmiş son peygamberdir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), iman, amel ve ahlâkın birbirinden ayrılamayacağını; güzel ahlakın, hayatın her alanını kapsaması gerektiğini vurgulamıştır. İnsanın ancak ahlâkı ölçüsünde dindar ve iyi bir kul olabileceğini belirtmiştir.
Peygamber Efendimiz (s.a.s), tüm insanlık için en güzel örnektir. Rabbimize, kendimize ve çevremize karşı sorumluluklarımızı o hatırlatmıştır. Ailemize Allah’ın bir emaneti olarak sahip çıkmamız gerektiğini o öğütlemiştir. Erdemli, ahlaklı ve onurlu bir hayatın yollarını o göstermiştir. Hak ve hakikati, adalet ve merhameti o öğretmiştir. Kadınlar ve yaşlılar hak ettikleri gerçek saygınlığa onunla ulaşmıştır. Yetim ve öksüzlerin yüzü onunla gülmüştür. Diri diri toprağa gömülen, hor ve hakir görülen kız çocukları onunla hayat bulmuştur.Kıymetli Müminler!
Ne hazindir ki her geçen gün, insani değerlerin ayaklar altına alındığı, masum çocukların acımasızca katledildiği, her türlü kötülüğün açıkça işlendiği bir zamanda yaşıyoruz. Kalpleri kararmış, vicdanları körelmiş zalimlerin kurbanı, nazik ve narin bedenler oluyor. Böylesine bir ortamda Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in sadece mevlidini anmak ve hatırasını yâd etmekle ona karşı sorumluluğumuzu asla yerine getirmiş olamayız.Bugün bize düşen; Allah Resûlü (s.a.s)’e hakkıyla tabi olmak, bizlere bıraktığı en büyük miras olan Kur’an-ı Kerim’e ve sünnetine sımsıkı sarılmaktır. Başka Narinler’in canice katledilmemesi, başta Gazze olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki masumların canlarına kıyılmaması için Peygamberimiz (s.a.s)’in güzel ahlakını ve çağlar üstü mesajlarını insanlıkla buluşturmaktır. Barış dini İslam’ın, hayat rehberi Kur’an-ı Kerim’in, rahmet peygamberi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’in, insanlığın sığınabileceği tek liman olduğunu ısrarla anlatmaktır. Dinimizi ve dini değerlerimizi değil, dindarlığımızı yeniden sorgulamaktır. O kutlu Nebî’nin sünnet-i seniyyesinin tüm insanlık için bir kurtuluş pusulası ve bir hayat kılavuzu olduğunu unutmamaktır. İşte o zaman dünyamızda zulüm ve haksızlıklar sona erecek, insanlar güven içinde kardeşçe bir arada yaşayacaktır. Kimse kimsenin canına, malına, namus ve iffetine zarar veremeyecek, masum canlar hayatlarının baharında solmayacaktır.
Aziz Müslümanlar!
Her yıl olduğu gibi bu yıl da Mevlid Gecesi’ni içine alan haftayı Mevlid-i Nebi Haftası olarak kutlayacağız. Başkanlığımız bu yıl, Mevlid-i Nebi Haftası temasını “Peygamberimiz ve Şahsiyet İnşası” olarak belirlemiştir. Hafta boyunca gerçekleştireceğimiz programlarla Peygamberimiz (s.a.s)’in örnek hayatını anlamaya ve anlatmaya çalışacağız. Toplumumuzun her kesimine yönelik yapacağımız programlara sizleri bekliyoruz. Bu vesileyle Mevlid-i Nebi Haftamızın aziz milletimize, İslam âlemine ve tüm insanlığa hayırlı olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.
Hutbemi Âl-i İmrân sûresi otuz birinci ayetin mealiyle bitiriyorum: “Habibim! De ki: ‘Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.
Kaynak: Haber Merkezi